...
Bıraktım gözlerinin akımına kendimi ve ta taaa, işte tam yanındaydım. Aferin bana. Saçlarının hafif dalgasının arasından rüzgar ensesini okşuyordu usulca. Nasıl fark edebilmiştim bunu, yuh! Tanrım! Gözleri kocaman ve yemyeşil. Peki o dudaklara ne demeli? Böylesine kusursuz bütünlük daha önce kaç kişide birleşmiştir ki? Şahsen ben hiç görmedim herhalde. Gördüm mü? Yooo görmedim. Sanki Tanrı bu zamana kadar yarattığı diğer insanlara nispet yapar gibi yaratmış bu kadını. Hem zeki hem güzel. Bu kadar kusursuz olabilir mi bir insan? Şştt... Tamam sakin. Alt tarafı bir kadın. Doğaüstü bi durum yok. Var mı? Var valla yaaa var.
En son yanında kalan delikanlılar da polis isteyip istemediğini sorup, geçmiş olsun diyerek ayrıldılar yanından. Ve şimdi sadece ikimiz kalmıştık. Dönüp bana baktı kocaman kocaman. Çizgi filmlerdeki karakterlerin o koca gözlerini, bu kadından ilham alarak yapmadılarsa benim adım da Deniz değil.
Elimdeki suyu uzattım içmesi için.
- "Teşekkürler." dedi.+ "Mühim değil altı üstü bir şişe su."
- "Haa evet, su için de teşekkürler ama ben asıl o öküzün bana vurmasını engellediğin için teşekkür etmek istedim."
+ "Yok canım ne demek, kim olsa yapardı herhalde o durumda."
- "Kim olsa yapar mıydı bilmem ama sen yaptın."
+ "......"
Söyleyecek söz bulamadım. Çalış ulan kafa gibi senin ben çalışşş. Bi cevap versenee... Hay aksi! Çok sessiz kaldım.Sessizliği bozan o oldu.
- "Bu arada ben Derin."
Ahh tabi yaa, gözlerinden belliydi zaten. Derinnn.+ "Belli belli."
Söyledim mi gerçekten bunu? Yok yaa düşündüm sadece, çıkmadı ağzımdan. Söylememiş olayım lütfen.- "Nasıl?", dedi anlayamamış gibi.
Söylemişim! Lanet olsun! Hay senin ben kafana tüküreyim Deniz yaa...+ "Deniz. Ben de Deniz. Memnun oldum." dedim çabucak.
- "Belli,
dedi başını biraz sağ omzuna doğru eğerek,
Ben de memnun oldum."
Hafif bıyık altından güldü mü sanki? Al işte dalga geçti benimle? Kesin alay ediyor şimdi içinden. Kibarlığından ayıp olmasın diye belli etmemeye çalışıyor. Kesin! Bu kadar aptal olunur mu hiç? Vur şimdi kafanı duvarlara Deniz, hak ettin bunu sen.Beynimle dilim arasında savaş var sanki. Küsmüşler gibi birbirlerine. Frekansları bir türlü tutmuyor. Bu beyin bana ait olamaz. Reddediyorum. Nasıl olur da bu kadar düşünme yetimi kaybederim? O sırada ne kadar sövdüm kendime bilmiyorum. Ya da ne kadar bekledim gözlerinde, dudaklarında kayboldum fark etmedim. Burnu bile sanat eseri gibi yahu. Bu nasıl olur?
Birden sessizliği yırtan yine o oldu.
-"Sana 1 kavanoz çikolata borçlandım"
dedi, sesine kitlendim bir an. Sesi bile kendine çekiyordu. Nasıl bu kadar huzur verici olabilirdi ki bir ses? Bir insan, sadece duyduğu bir sesle ışık hızında dünya turu atıp geri dönebilir miydi? Yapıyordu valla. Bizzat ben şahidim. O an yaşadım bunu.- "Sana yenisini almamı ister misin?"
diye yeniden seslenince tekrar odakladım gözlerine, kendimi tokatlamak istedim. 'Kendine gel bee' diye birisi yakamdan tutup sallasa beni ne güzel olurdu şu an. Resmen arka arkaya aptal durumuna düşürüp duruyorum kendimi karşısında. Nasıl olduysa cevap vermek aklıma geldi sonunda.+ "Hayır." dedim.
Yuhh yaa yuhhh... Konuşmasan daha iyiydi. Ne o öyle? Tersler gibi cevap mı verilir? Dövseydin bari bi de. Bu böyle mi söylenir? N'oluyor bana? Ben kimim? Bu 'ben'i buraya kim bıraktı? Hemen birisi eski 'ben'i nereye kaldırıp sakladıysa getirsin geri koysun yerine çabuk, bu hiç komik bir şaka değil.Gözlerini kısarak ve hafif de tebessüm ederek beni izliyordu.
- "Hayır mı?"
derken kaşlarını yukarı kaldırdı. Gözleri hapsetti kendine yine. Biraz durdu ve sonra devam etti.
"Pekâlâ. O zaman kahve ısmarlamama izin verirsin herhalde? Bunu da kestirip atmazsın 'hayır' diye değil mi?"
birkaç saniye düşünme payı bırakmak ister gibi susup bekledi ve yine devam etti,
"Bak, sana teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten. İnsanlara borçlu kalmayı sevmem. Sana da borçlandım. Ödememe izin ver lütfen."
deyip gözlerini dikti yine gözlerime. Niye bu ısrar çözemedim.Kimyamı değiştirmişti, resmen kendime inanamıyordum. Hayır asıl anlamadığım şey şuydu; ben neden kabul etmiyordum söylediği hiçbir şeyi? Madem kabul etmeyecektim burada ne işim vardı o zaman? Ne olacaktı ki sanki? Ömür boyu ona kapılıp gidecek değildim ya? Altı üstü bi kahve içecektik sonuçta. Ben kimseye bağlı kalamazdım ki zaten. Babam da öldükten sonra bağlanamıyordum artık kimseye. Bağlanmamak için hemen soğuyacak bir şey buluyordum karşımdakinde. Aşk bana göre değildi. Asla gerçek bulmadığım bir duyguydu aşk. Hem en kötüsü onda da bulurdum kendime yine soğumak için bir şey. Bu kadar kusursuzluğun içinde ne bulacaktım o da muammaydı ama neyse. Gideceğini bile bile birisine bağlanmak sadece aptalların yapabileceği bir şeydi benim için. Ben onlardan değildim.
+ "Tamam öyleyse, dedim, ama bugün işim var biraz, daha sonra içelim."
işim mi var? Benim işim vardı da benim mi haberim yoktu? Bu da neydi şimdi? Kendime inanamayacağım şeyler yapıyor ve söylüyorum. Hayatımda bu kadar saçma sapan davrandığım başka hiçbir yer olmadı sanırım. Bir an önce bu büyüden kurtulmak istedim. Bilinçaltım kendini korumaya mı çalışıyor nedir anlamadım ki!Numaralarımızı birbirimize verdik. Tekrar görüşmek üzere ayrıldık birbirimizden. Derin yolun soluna döndü, bende sağına arabamı parkettiğim yere doğru yöneldim. 15-20 metrelik mesafede defalarca dönüp dönüp baktım arkasından. Yürüyüşünde de ayrı bir endam vardı. Arabaya binmeden son kez bakayım dedim, o da döndü aniden. Yakalandım! Ya-ka-lan-dım... Saklanma ihtimalim de yok apaçık karşısındayım. Nerelere soksam kendimi? Far görmüş tavşan gibi kalakaldım. Bin kere lanet olsun! Gördü! Kocaman bir gülümsemeyle el salladı, elimi yukarı kaldırabildim sadece. Tekrar dönüp bakmayacağıma dair kendime söz vererek önüme döndüm. Yakalanmanın heyecanından mıdır nedir, arabaya binerken alnımı da kapıya vurdum. Oohh ne güzel! Bugün kendimi aptal yerine düşürme kotamı 1 yıllık doldurdum bence.
Eve doğru giderken alnımın sızlaması eşliğinde bana neler olduğunu anlamaya çalışarak geçti zaman.
...
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Düşünce / GxG
Romance☆ TAMAMLANDI ☆ ______+18______ 'DERİN' ve 'DENİZ'in HIZLI ve TUTKULU AŞK HiKAYESiNE RASTLADINIZ. Tebrikler! :) Her aşkın kendi rengi vardır.. "Gerçek aşkın gücüne inanın!" Uyarı: Homofobik bireylerin okumaması kendi hayrınadır.