032- D&D Benimle Yaşlan

3.3K 217 121
                                    

(: iyi okumalar efem :)
______________

...

Başımıza gelen şey ne kadar kötü olursa olsun, yaşanan süre boyunca güçlü durmak ve olaylar bittiğinde ders almış olarak hayatımıza kaldığımız yerden devam etmek Derin'in bana öğrettiği en büyük özelliklerinden birisiydi. Acemiydim biraz ama beceriyordum Derin'in teşvikiyle.

Herkesin harcı değil hayatı bu şekilde yorumlamak. Alman gereken dersi alıp, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmek kolay değil çünkü.

Üstelik acıyla beslenen bir toplumun ferdiysen; bu şekilde yaşadığında, çoğunluk tarafından fazlasıyla abes karşılanabiliyorsun. Çünkü olumsuz şeyler yaşandığında
"vah-vah tüh-tüh'cülerden",
"neden hep benim başıma geliyor"culardan,
"kendimi öldüreceğim"cilerden,
"karalar bağlayıp, günlerce yataktan çıkmayan"lardan olmak zorundasındır. Vs... Vs... Vs... Diğer türlüsü kabul görmez. Gamsız olursun, yüzsüz olursun, deli olursun...

Peki hangisi doğru? Toplumun genelinin yaptığı mı makul sayılmalı her zaman? Çok saçma!

Ama biz Derin sayesinde, bir gün önce neredeyse tecavüze uğrayıp belki de öldürülebilecekken şimdi ATV'lere binmiş, birbirimize meydan okuyarak yarışıyor, kahkahalar atıyorduk.

Turumuz bitip geri döndüğümüzde Berkay'ın cafede bizi beklediğini öğrendik. Başımıza gelenler sayesinde tanınır olmuştuk çalışanlar içinde, adımızı bilmeyen kalmamıştı. Berkay'ın notu da kolayca iletildi tabi bu durumda bize.

Cafeye kol kola gülerek girdiğimizde Berkay endişeli bir halde önündeki çay bardağını karıştırıyordu. Biz ona doğru yürürken, başını kaldırıp bizi gördüğünde yüzündeki endişenin yerini anlam veremez bir şaşkınlık aldı. Aniden yerinden kalkıp hızla bize yaklaşmaya başladı ve ayrılmamızı bile beklemeden bir kolunun altına beni diğer koluna da Derin'i sıkıştırarak sarıldı. Berkay ve yavruları gibi olduk.

Biraz geri çekilip yüzümüze baktı dikkatli dikkatli, anlamlandırmaya çalışıyordu muhtemelen gülüyor oluşumuzu.
- "İyi misiniz? Bir şeyiniz yok değil mi? Doktora falan göründünüz mü?"

- "Berkay, sakin, tamam bir şeyimiz yok. Biraz ezilme var o kadar."

- "Kızım burdakiler tecavüz falan diyorlar nasıl bir şey yok? Bana telefonda 'küçük bir saldırıya uğradık' dedin Deniz! Nasıl küçük oluyor bu saldırı böyle?"

+ "Ne deseydim telefonda? 'Şerefsizin biri bize tecavüz etmeye kalktı, beni de boğdu, az kalsın ölüyordum' mu deseydim? Sabahı bekler miydin acaba o zaman gelmek için? Zaten çok kötü şeyler olmadan kurtulduk. Yolda başına bir şey gelseydi de bi de seninle uğraşsaydık değil mi?"

Berkay kolay kolay sinirlenen birisi değildir. Ama eğer bir şeye kızmışsa, yapacağınız tek şey anında arazi olmak olmalı. Diğer türlü karşısında kalabilmeniz imkânsızdır. Şu an ise yeterince kızmış, damarlarında dolaşan kanın rengi çoktan değişmeye başlamıştı bile.
- "Az kalsın ölüyordum ne demek lan? Doğru düzgün anlatın şu olayı siz. Her ikiniz de ayrı ayrı anlatacaksınız. Ben de kaç yıl daha fazla tutarım içeride o pezevengi ona bakacağım. Kusura bakma Derin."
Boğazını temizler gibi yaptı,
"Küfür için."

- "Ben dün gece çok daha fazlasını söyledim zaten merak etme, atış serbest.",
Derin'in sadece bende değil, herkesin üzerinde rahatlatıcı bir etkisi vardı.

Berkay hafif tebessüm etti Derin'e. Bilgisayarını çıkarıp açtı ve gözlerini bize diktiğinde karşımızda dostum olan Berkay değil işine bağımlı, şirketimin en iyi avukatı Berkay vardı.

Önce Derin başladı anlatmaya. Bitirdiğinde Berkay bir iki soru daha sordu Derin'e ve bana döndü. Bütün olanı biteni kendi gözümden anlattım ben de. Derin bana göre daha serinkanlıydı. ~Her zamanki gibi! Aksi olsa şaşılacak durum olurdu zaten...~ Ara sıra gerildim ister istemez. Derin'in yine ufak dokunuşları sakinleşmemi sağladı. Her ikimiz de anlatmayı bitirdiğimizde Berkay ayağa kalktı ve biraz beklememizi istedi. Bilgisayarını aldı ve ayrıldı yanımızdan.

Derin kendini tamamen bana çevirdi, ellerimi ellerinin arasına aldı,
- "Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyor musun?"

Başımı salladım aşağı yukarı,
+ "Peki ya sen?"

- "Ben, bu dünyada hiçbir şeyin beni artık üzemeyeceği kadar çok şey yaşadığımı düşünüyordum. Seninle ömrümün sonuna kadar iki ayrı bedende ama bir ruhun içinde olacağımıza da seni gördüğüm ilk andan itibaren emindim. Ama ilk kez dün, seni kaybetme korkusu yaşadığımda, başka birisinin ellerinin senin bedeninin üzerinde olduğunu gördüğümde bu duygunun yaşadığım hiçbir şeye benzemediğini anladım. Seni bu kadar çok sevdiğimi ben bile bilmiyormuşum biliyor musun?"

+ "Biliyorum. Çünkü ben de aynısını yaşadım, aynı şeyleri düşündüm."

- "Normal insanlara göre çok hızlı gidiyoruz farkındayım ama sana 'artık sensiz tek bir saniye bile geçirmek istemiyorum. Bundan sonra benimle yaşa, benimle yaşlan.' desem ne dersin?"

Gözlerim dolu dolu oldu. Beklemediğim yerden gelmişti soru. Dilim tutulmuş gibi sadece Derin'e bakıyordum. Zaten artık istediğim tek şey sadece buydu, Derin'in yanından hiç ayrılmamak... Ellerimizin yerini değiştirdim, dudaklarıma götürdüğüm her bir parmağıyla tek tek buluşturdum dudaklarımı.

Cevap vermek için ağzımı açtığımda,
- "Hadi kalkın hemen, gidiyoruz!",
diyen Berkay'ın telaşlı sesiyle, sesin geldiği yöne döndük ikimizde.

Yanında dün gelen görevliler de vardı Berkay'ın.
- "Nereye?"

...
...

:)


...

Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin