034- D&D Kimin Evi?

3.1K 211 121
                                    


...

________________________

...
...

Şehre girdiğimizde Derin eve uğramak istediğini söyledi ve önce onun evine gittik. Beş katlı bir apartmanın ikinci katında oturuyordu.

Oldukça şirin bir bahçe vardı apartmanın girişinde. Özellikle hayvanlar için bahçenin bir bölümünün ayrılmış olması dikkatimden kaçmadı. Aidatlardan toplanan paralardan, sokak hayvanları için de mama alındığını öğrendim ve bu ekstra puan demekti benim için.

Derin'in katına geldiğimizde, anahtarını çıkarıp bana uzattı.
- "Eğer kalbimin sahibiysen, o zaman evimin de sahibisin demektir. Evine hoş geldin bebeğim."

Söylediği sözler teker teker, ılık ılık kalbimden geçti. Şaşkınlık, mutluluk, minnet, sevgi, aşk... Hepsini aynı anda yaşadım. Parmaklarımla dudaklarımı kapattığımı konuşmaya çalıştığımda fark ettim.
+ "Sen... Sen bu hayatın bana verd... Seni çok seviyorum ben yaa, çoook seviyorum."

Boynuna sarıldığımda tam kulağımın altına, boynuma doğru fısıldadı,
- "Ben de seni çok seviyorum sevgilim."
Ne büyük anlamı olan bir cümle bu. Herkesin dilinde tekerleme gibi dolaşan ama sadece gerçek sevgi varsa kalpten akıp gelen...

~Bu kadar ince bir ruha sahip, bu kadar güzel, bu kadar kibar bir kadın için ölünmez de ne yapılır ama yaa... Bir insanın hiç mi olumsuz bir yanı olmaz?~
Derin geri çekildiğinde gülümseyerek anahtarı tekrar uzattı,
- "Hadi sevgilim, sevgi pıtırcığı hallerimizi evimizde tamamlayalım. Apartman sakinlerinin şahit olmasına hiç gerek yok."
Biraz daha sesini kısıp fısıltıyla devam etti,
"Üst kat komşumuz mahallenin ayaklı gazetecisi olma yolunda azimle ilerliyor."

+ "Evimiz...? Evet! Tamam açıyorum."
Üst kat komşusu umrumda değildi şu an. Ben 'evimiz' kelimesine takılı kalmıştım. Her fırsatta beni onore edecek, ondaki yerimi anlamamı sağlayacak bir şey mutlaka buluyordu Derin.

Anahtarı sanki büyük bir ödül kazanmışçasına ellerim titreyerek aldım Derin'den. ~Önce besmele çek Deniz. Sonra sağ ayağınla gir... Dilek tutmayı unutma! Aha! Dilek... Ne dilesem? Hangisini dilesem? Derin'le bir ömür mutluluk...? Derin'le bir ömür sağlık...? Derin'le bir ömür aşk...? Derin'le ikimize bir bebek...? Bebek mi? Bebek nerden çıktı şimdi yaa? Bilinçaltım kendine gel lütfen. Bizim bebeğimiz olamaz ki! Yoo gayet de olur valla neden olmasın. Dur şimdi bebek için çok erken. Onu sonra düşünürüz! Bebeği ele, bebek olmaz. Ne diyordum? Derinle bir ömür...... Aman yaa içinde Derin olsun da ne olursa olsun, ne fark eder ki?~

Kapıyı açtım, sağ ayağımla içeri adım atarken elimi kalbime koyup gözlerimi kapatarak sadece "Derin..." dedim içimden. ~Boşlukları sen doldur Allah'ım. Zira ben bir seçim yapamadım.~

Kapıyı kapattığımızda Derin elimi tuttu,
- "Sana evimizi gezdirmemi ister misin?"

Onu durdurdum ve yakasından tutup kendime çektim,
+ "Önce ilk öpücüğümü almak istiyorum."

- "Mmmm... İsteğiniz benim için emirdir efendim."
Anlık dozumuzu da aldıktan sonra tek tek odaları gezmeye başladık.

Sade ve zarif bir evi vardı Derin'in. Tıpkı kendi gibi... Sırasıyla salon, mutfak, misafir odası ve yatak odasını dolaştık. Genelde beyaz renk hakimdi evin içine. Duvarlar, mobilyalar, dolaplar çoğunlukla hep beyazdı.

Yatak odasına girdiğimizde, yatağın üstüne oturdu ve beni de yanına oturttu. Dizini kırarak yatağın üstüne alıp yönünü tamamen bana çevirdi.
- "Sana 'bundan sonra beninle yaşa' derken şaka yapmıyordum. Sensiz bir tek saniye bile geçirmek istemiyorum ben Deniz. Benimle burada yaşamak ister misin? O zaman sorduğumda cevap verme imkânın olmamıştı. Şimdi 'evet' diyebilirsin."

+ "Ben de sensiz olmak istemiyorum. Ama ben, benim evimde yaşarız diye düşünmüştüm."

- "Gördüğüm kadarıyla senin evinde istediğimizi, istediğimiz zaman, istediğimiz kadar yaşayabileceğimizi sanmıyorum ben."

+ "Kapımızı kapattıktan sonra kim müdahil olabilir ki?"

- "Sevgilim biz yirmi dört saat içinde tam iki kez Narin'in elinden kurtulduk unuttun mu? Narin'e asla kızmıyorum beni sakın yanlış anlama ama gerçekleri konuşacaksak bu böyle. Arkadaşlarının her birini tek tek gerçekten çok sevdim ama onların yanında, yanıma otururken bile kasıldığını kendi gözlerimle gördüm."

+ "Haklısın ama..."

- "Birbirimize yemek yaparken gönül rahatlığıyla yakmak ve dışarıdan söylemek istiyorum... Kahve içmek için onlarca basamak inmek istemiyorum... Sen tezgâhta herhangi bir şey yaparken arkandan sarılmak ve belki de orada seninle sevişmek istiyorum... Televizyon izlerken koltukta seninle uyuyup kalmak istiyorum... Daha birçok şey sayabilirim sana."

Sessizce dinlemeye devam ediyordum çünkü söylediklerinin çoğunda haklıydı Derin. Peki ya çocuklar, Narin, Zeynep abla n'olcak? Birçok kişiye aykırı gelse de bize ait bir düzenimiz vardı bizim.

Derin beni biraz izleyip, belki de tepkilerimi kontrol edip konuşmaya devam etti.
- "Ağaç evde günlerce seninle baş başa kaldık. Biz yaşadık ne yaşadıysak. Sence bunların kaç tanesini tam anlamıyla senin evinde yaşayabiliriz?"

+ "Ama ya bizimkiler?"

- "Ben onları hayatından çıkar demiyorum ki sana. 'Benim ol' derken, onlar olmayacak da demedim zaten. Sadece bizi, istediğimiz gibi yaşayalım diyorum ve bunu istiyorum. Bunları senin evinde yaşamamız imkânsız!"

Yine cevap veremedim. Aklımdakiyle karşımdaki çok farklı olmuştu. Derin sonuna kadar haklıydı ama ben o evden başka bir yerde yaşamamıştım ki hiç!

O sıra Derin'in telefonu çaldı,
- "Sen söylediklerimi bi düşün.",
dedi ve telefonunu açtı.

- "Efendim."
- "..........."
- "Beni yine neden arıyorsun?"
- ".............................."
- "Seninle konuşacak bir şeyim yok."
- "......................."
- "Bunları daha önce düşünecektin."
- "......"
- "Dinlemek istemiyorum!"

Konuşmalar hiç hoşuma gitmedi. Karşı tarafı duymadım ama arayan her kimse Derin'in hoşuna da gitmemişti belli ki. Telefonu kapattığında fazlasıyla stressliydi.

+ "Kimdi arayan? Niye bu kadar gerildin?"

- "Önemsiz birisi."

+ "Önemsiz birisi olsa bu kadar gerilmezdin Derin. Seni artık tanıyorum. Şimdi söyle bana, arayan kimdi?"

Vee yine aynı şey oldu...
Derin yine çok gerildi...

Kahretsin!!!

...
...



.

Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin