10- D&D İlk Hediye

3.8K 286 7
                                    

...

- "Deniiiz?",
kaşları şaşırmış gibi yukarı kalkmış, o gözler yine kocaman bana doğru açılmıştı. Tanrım ne yapacaktım ben bu gözlerle?

+ "Merhaba Derin." Boşta olan sağ elimi başımın hizasına kaldırıp parmaklarımı sallayabildim sadece. Elini uzattı tutmam için, kalkmama yardımcı olacaktı sanırım ama ben eline bakakaldım öylece. Ne kadar kibardı parmakları.

- "Elimi tutsana, hadi, kaldıralım seni.",
gülümsüyordu. Gülümsemesi bulaşıydı. Tuttum elini. Keşke hiç bırakmasam. Kapılıp gitsem derinlerine hiç sorgulamadan. Bir anda çekti kendine, başım vücudumun gerisinde kalıp tekrar bedenime yapıştı sanki. Bu kadar hızlı kalkabileceğimi hiç düşünmezdim.

Aynı hizadaydık sonunda. Gülümsemesi o kusursuz yüzünü halâ muntazam bi şekilde süslüyordu. Ben de devam ediyordum yarım yamalak tebessüme. Gözlerim yeşillerine hapsolmuş gibi, çekemiyorum bakışlarımı üzerinden. Çok enteresan! Derin de ayırmadı gözlerini benden. Neden ayırmadı ki? Bakışıyorduk öylece. Üstelik elimi de tutuyordu halâ. Anlaşmak üzere pazarlık yapmaya çalışırken tokalaşan esnaf gibi tutuşuyordu ellerimiz ama olsun. Bırakmamıştı ya yeterdi. Yeter miydi? Eğer hiç bırakmayacaksa yeterdi tabi!

- "Siz tanıyor musunuz birbirinizi evlâdım? Aman ne güzel ne güzel."
Rıfat amca güzel olmaya güzel de zamanı mıydı şimdi yaa? Niye bozuyorsun ki büyüyü? Tam kendimi bırakmayı öğreniyordum yavaş yavaş derinlere! Göz bebeklerinin lavını ezberliyordum şurada iki dakika. Bi daha bakamam ki bu kadar uzun uzadıya yaa offf? Neden girdin aramıza amca, yapılır mı şimdi bu bana?

- "Bugün beni büyük bi dertten kurtardı kendileri. Daha yeni tanıştık sayılır amca. Silah zoruyla kahve içmeye ikna etmeyi başardım ama sonunda."
dedi Derin. Gülümsemeyi hiç düşürmüyordu yüzünden.

Rıfat amca öyle bir soru sordu ki dönüp önce ona baktım sonra da cevap için Derin'e.
- "İyi iyiii. O zaman hediye Deniz içindi demek?"

Benimle aynı anda Derin de bakmıştı Rıfat amcaya. Ama tekrar bana dönmeden cevapladı.
- "Evet, onun için."

- "Güzel güzeeeelll."
işlediği figürlerin içinden bir şeyler arar gibi bakındı sonra birini alıp bize doğru uzattı.
"Madem öyle bu olmalı hediye. Ama bu sefer benden olacak. Para mara uzatacak olursanız bir daha size bir şey vermem ona göre."
Uzattığı şeye baktığımda kanatları birbirine geçmiş iki anka kuşu olduğunu gördüm. Aaa elim! Elimi halâ tutuyordu. Derin, Rıfat amcayla değil benle pazarlık yapmaya niyetliydi anlaşılan. Sonunda beni bırakıp, Rıfat amcanın elinden kuşları aldı ve bana uzattı. Bundan daha güzel bi hediye daha önce hiç almamıştım. Aldıysam bile onlar sayılmaz! Keyif benim değil mi? En güzel hediyem bundan sonra bu işte.

+ "Teşekkür ederim, ne gereği vardı?",
dedim Derin'e. Sonra Rıfat amcaya dönüp,
"Sana da teşekkür ederim amca, bu da çok güzel." dedim şaşkın şaşkın. Çünkü halâ şaşkındım hediye için. Neden bana hediye almak istesin ki?

- "Girelim mi içeri artık? istersen başka bir şey de yapabiliriz.",
diye sordu Derin. Tabii yaaa... Biz ne için gelmiştik ne yapıyorduk?

Berkay geldi aklıma, "sıkışırsan manzara seni kurtarır" gibi bişey söylemişti.
+ "Yok yok girelim. Neticede burası için sözleştik di mi?"

- "Bana her şey uyar. Yeter ki içelim şu kahvemizi artık.",
dedi Derin göz kırparak. Niyeydi acaba bu kadar kahve ısrarı? Hayret!

Cafeye doğru yönelirken, Rıfat amca arkamdan seslendi, durup ona dönünce de,
- "Benden aldığın şeyin içi dolmuş bile çoktan.", dedi manâlı manâlı bakarak. Hee Rıfat amca heee... Bi sen kalmıştın ilişki uzmanı. Derin yüzüme baktı soru sorar bi ifadeyle tek kaşını kaldırarak. Bu kadar yakışır mı tek kaşını kaldırmak bir insana? Bende 'yok bir şey, önemli değil' der gibi kafamı salladım.

Girdik cafeye. Allah yardımcım olsun.

...
...



Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin