047- D&D Yassı Taş

2.3K 138 214
                                    

...

Bugün
SEVGİLİMİN DOĞUM GÜNÜ

Onu ne kadar çok sevdiğimi burdan anlatmak gibi bir görgüsüzlük yapmayacağım elbette. :)

Ama bugünün hatırına 2338 kelimelik uzun bir yeni bölüm atabilirim.

Bu bölümde, ilk bölümden ufak kesitler olacak.
Dikkatli okuyucularım bunu anlayacaktır!

(: iyi okumalar :)
_________________
🖤🖤🖤

...

(...ŞİMDİKİ ZAMAN...)

Bomboş geçen bir koca günün ardından yine gece oldu...

Geldiğimden beri kafamı evden dışarı çıkarmadım. Bahçeye bile çıkmadım. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden.

Bir fincan daha kahve alıp odama geçtim. Bu içimdeki hüzün neyin nesiydi böyle? Oysa benim tercihimdi buraya gelmek. ~Derin'i özledim!~

Karanlığın içinde camın önüne oturup denizi izlemeye başladım. Dalıp gittiğim yerden kendime geldiğimde ne zamandır orada durduğumu algılayamadım. Kahvem soğumaya yüz tutmuştu artık. Bardağı hafifçe daire çizer gibi salladım ve kahvenin bardakta büründüğü şekli izledim biraz. Ne kadar sakindi görüntü. Son aylarda yaşadıklarıma çok tersti bu durum...

Peki şimdi ben ne yapacaktım?
Lanet olsun!

Mutfağa yönelttim kendimi, zaten soğumuş olan kahvemi tezgâha bırakırken gözüm duvarda asılı çerçeveye takıldı bir an, bu tabloyu da Derin'le almıştık. ~Ahh Derinn! Yine düştü aklıma... Zaten hiç çıkmıyor ki... Düşünme Deniz düşünmeee... Kahretsin!~ Derin aklıma geldiği sürece sağlıklı düşünüp mantıklı kararlar alamıyorum. Cevaplarımı bulamıyorum. Bu bir gerçek.

Aşk ağır basıyor. Kalbim "Derin" diyor başka da bir şey demiyor. Gidip uyusam mı yaa? Uyuyunca geçer belki! Geçer mi?

...

Uyuyamadım tabii. Dağ taş uyudu, ben yine uyuyamadım. Sabahın ışıkları kendini göstermeye bile başladı. Pes edip kalktım yataktan. ~Belli ki, bu gece de uyku haram bana...~

Yiyecek bir şeyler alayım bari diye evden çıktım, geldiğimden beri ilk kez... Bahçe kapısını açarken Ahmet amca seslendi arkamdan. Kahvaltılık bir şeyler alacağımı öğrenince kendi gitmek istese de kibarca savuşturdum başımdan.

Ahmet amcanın kullanması için, bi yerlere giderken en azından idare etsin diye bıraktığımız arabayı alıp markete doğru giderken yolda bisiklete binen iki genci görmemle birlikte, Derin'le orman yolunda bisikletlerle kaybolduğumuz geldi yeniden aklıma. ~Yine mi yaa? Her yerde Derin... Her yerde... Hücrelerime kadar işleyen kadın. Aşık olduğum, aşkı tattığım kadın. Sıradan ve renksiz hayatımın gökkuşağı... Benim gökkuşağım! Benim sevgilim...~

Marketten içecek bir şeyler, biraz da yiyecek ıvır zıvır alıp döndüm tekrar eve. Anahtarlığı maket bisiklet olan o anahtarlarla kapıyı açıp içeri girdiğimde, kapatır kapatmaz kendimi tutamayıp hüngür hüngür yeniden ağlamaya başladım. Bıraktım kendimi kapının önünde yere.

Derin'i özledim ben yaa. Çok özledim... Ama biliyorum ki kendi cevaplarımı bulmadan geri dönersem ilişkimize zarar vereceğim. Derin'in de üzüldüğünün farkındayım şu an ama onu daha fazla üzerim eğer cevapsız kalıp dönersem. Kendimi tanıyorum ben! Kafamda soru işaretlerim olursa şayet, bütün hareketlerimi sorgular ve asla doğal davranamam... Kendim gibi olamam! Bu da büyük yara verir ilişkime.

Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin