28- D&D Derin'in Geçmişi

3.3K 201 88
                                    

Selaaamm :)


...

Feyza'yı sormam bir anda ortamın havasının değişmesine sebep oldu.

Uzun bir süre donup kaldı Derin. Kaskatı kesilmişti ve
- "Neden bu kadar merak ettin?",
diye sordu dümdüz bir tonla.

+ "Hiç. Aklıma takıldı sadece. Ne zamandır hayatındaydı mesela?",
diye sordum. Ne yalan söyleyim daha da fazla merakım kabarmıştı hâl ve davranışlarından dolayı.

İyiden iyiye gerildi ve saklamaya çalışsa da ben artık Derin'i tanıyordum ve ne kadar gerildiğini anlayabiliyordum.

- "Niye soruyorsun bunu?",
diye soruma soruyla cevap verdi bir kez daha. ~Aha! Kesin bir şey var. Bu Derin'in yapacağı bir şey değil Deniz.~

~Hâlâ onu mu seviyor acaba? Ya da unutamadı mı? Kafamda deli sorular!~ Beynimin içinde alarm zilleri çalmaya, her yer uğuldamaya başladı. Derin'in bir başkasını unutamamış olma fikri mahvetmişti beni. Bu kez ben de çok gerilmiştim.

+ "Soruyorum çünkü merak ediyorum. Anlatmak zorunda değilsin! Kendi kendime kurmak yerine doğrusunu senin anlatacağını düşündüğüm için sormuştum. Ama görüyorum ki zaten sen de anlatmak istemiyorsun!"

Sessizliğe büründü. Cevap vermiyordu. Yüzüme de bakmıyordu üstelik. Gözleri dalıp gitti uzaklara. ~Cevap versene yaa... Bir şeyler söylesene. Ne bekliyorsun?~

Ne kadar daha bekleyebilirim acaba sabırla? ~Deniz sakin. Sakinnn... Her şeyin mantıklı bir açıklaması olur. Bekle ve sakin ol.~ Fevri davranıp yanlış bir şey yapmak istemiyordum. Dakikalarca bekledim ama Derin'in hâlâ konuşmaya niyeti yoktu. Sinirli miydim? Evet, biraz. Galiba daha çok kırılmıştım sanki. Ne hissettiğimi anlayamamıştım.

Konuşması için kendimce zaman verdim Derin'e sessizce. Ona bu zamanı verirken bir yandan da ben kendi kendime düşünmeye başlayıp kendimi sorguladıkça da ne kızdığımı ne de kırıldığımı anladım. Ben aslında tamamen Derin'in o kadını unutamadığı ihtimaline üzülmüştüm.

+ "Sen oturacaksın herhalde hâlâ burada? Ben gidiyorum. İstersen burada kalabilirsin. Konuşacak hiçbir şeyimiz de yok anlaşılan.",
dedim ve ayağa kalktım. Yalnız kalmak istiyor olabilirdi. Belki de benim yalnız kalmaya ihtiyacım vardı, bilmiyorum. His kaybı yaşamaya başladım galiba çünkü ne hissettiğim konusunda bile bir fikrim yoktu.

Kolumdan tutmasıyla beni yeniden yerime oturtması bir oldu.
- "Nereye gidiyorsun?",
derken kaşlarını çatmıştı. Yüzünde kızgın mı üzgün mü olduğunu anlayamadığım bir ifade vardı. Karmakarışık bir haldeydi.
~Ne Feyza'ymış bee? Sormaz olaydım keşke! Sabahki halimize bak bir de şimdiki halimize!~

+ "Kendi başına kalıp düşünmen gerektiğini düşündüm sadece. Zaten şu an yaptığında sadece bu değil mi?",
dedim.

Rüzgâr artmıştı, dolayısıyla ben de üşümeye başlamıştım ama sebebinin rüzgâr olduğuna çok da emin değilim açıkçası. Bu kadar esmeye başlayarak aramıza mı girmeye çalışıyordu, kendimize mi gelmemizi istiyordu onu da anlamadım! ~Rüzgâra n'oluyosa?~

Derin, sabitledi oturduğum yerde beni,
- "Benim bir şey düşünmeme gerek yok senden uzakta. Yanımdan ayrılma, beni sensizlikle sınama sakın. Lütfen!",
Şimdi daha netti, yüzündeki kızgınlık değil üzüntüydü.

Uzunca bir nefes aldı ve bana dönüp gözlerimin içine bakarak anlatmaya başladı. O andan itibaren ben tek kelime bile edemeden sadece Derin'i dinleyebildim.
- "Annem ölüp de babamla abimi terk ettiğimde üniversiteyi okuyabilmek için hem okudum hem çalıştım ben Deniz. Kimsem kalmamıştı. Şansıma yurtta kalıyordum; ama yemem, içmem, yurt parasını ödemem için para kazanmam gerekiyordu."

Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin