7- D&D Cesaret

3.9K 277 17
                                    

...

Derin'in mesaj göndermesi nakavt etmişti aklımı. Karşısındayken aptallaşmıştım tamam ama bir mesaja da böylesine aptallaşmaz ki bi insan canım. Boş boş bakmaya başladım bizimkilere. Keşke bilmişliklerini konuştursalar da ne yapacağımı söyleseler ben sormadan. Kendime inanamıyorum! Hepsinin akıl vericisi, yol göstericisi hep bendim. Şimdi ise resmen onlardan medet umar haldeyim. Ehh be Derin bee. Ne hallere sokuyorsun beni böyle?

Kimse yemek yemiyordu -Berkay hariç-! Yemek varsa eğer, dünya yansa Berkay'ın umrunda olmaz. Zeynep abla en çok onu sever bu yüzden. Ne yapsa Berkay bitirir çünkü, "bu çocuk hiç zayi etmiyor nimeti aferin" der sürekli.

- "Açsana ne yazmış, neden bakmıyorsun?",
dedi Gökmen. Ben ne yaptığımı biliyor muyum sanki.

Zeynep abla ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama bi anlam veremiyor duruma. Elime aldım telefonu, titreyen ellerle şifreyi girdim ve mesaj kutusuna bastım.

"Merhaba Deniz. Nasılsın? Arayı çok soğutmadan yazmak istedim, sana olan şu kahve borcumu ödemek istiyorum. Nerede ve ne zaman içeceğimizi de sana bırakıyorum. En kısa sürede buluşalım ama tamam mı? Görüşürüz."
Allah'ım sana geliyorum! Hem buluşma süresini kısalttı hem de yer seçimini bana bıraktı. Zorlamadan zora sokmak böyle bir şey herhalde.

- "Ne diyor, ne diyor?", sabırsızlanan Damla'nın sesi bu.

- "Dur bi hazmetsin okuduğunu, az bekle." diye cevapladı benden önce Sena.

- "Durum vahim gerçekten gençler. Gözünü telefondan alamıyor bizimkisi."
Gökmen analizlere başladı yine! Hepsi de ilişki profesörü oldu başıma! Bir tek Berkay benimle ilgilenmedi. Sadece geviş getirirken şöyle bi bakıp gülümsedi ve yemeğini yemeye devam etti.

Damla yine bekleyemedi,
- "Elinden telefonu alıp bakcam ama şimdi haa... Söylesene ne diyor yaa... Öldürecek misin meraktan beni?"
Hiç fena fikir değil aslında! Hatta hepinizi birden öldürebilirim bugün.

Çatlama bee...
+ "Buluşmak istiyor. Yeri ve zamanı da ben seçecekmişim."

- "Kız baya hızlı çıktı yalnız! Aferin valla. Sıcağı sıcağına bağlıyor işi hemen."
Bay analiz devrede yine. Çok bilmiş mi demeliyim acaba?
"Eee nereye gideceksiniz?"

+ "Ben hiçbir yere gitmiyorum. Kızın yanında aptallaşıyorum, kendimi tanıyamıyorum karşısında. O duruma tekrar düşmek istemiyorum.",
dedim fısıltı halinde.

Zeynep abla bir anda çığlık attı,
- "Anaaaa sen aşık mı olduuuunnn?",
iki eliyle ağzını kapadı şaşırmış bir ifadeyle.. Abla sen de mi yaa? Lütfen ama yaa... Herkes Zeynep ablanın tepkisiyle kahkahaya boğuldu. Berkay bile püskürttü ağzındakini. Yesene oğlum sen yemeğini, önüne bak yaa...

+ "Allah sizin dilinize düşürmesin kimseyi.",
dedim başımı öne eğerek.

- "Oy çen kıjdın mııı? Çen çok mu utandın? Çeni yiyeyim mi ben?"
Sena sandalyesinden kalkarak geldi sarıldı boynuma, Damla da öteki yanımdan dolandı. Gökmen ve Berkay sevecen ifadelerle oturdukları yerden bakıyordu.

- "Tamam çok fazla takıldığımızın farkındayız. Kabul ediyoruz, abarttık gerçekten. Ee ama sen de her zaman böyle fırsatlar vermiyorsun ki elimize be kuzum. Bulunca da sonuna kadar değerlendirdik işte biz de n'apalım yani?",
farkında olmanıza minnet mi duymalıyım şimdi yani ben? Teşekkür ederim!
"Hadi bizi bırak da kıza cevap ver. Görüldü attın, kaç dakika geçti üstünden. Yanlış anlayacak yoksa.",
doğru söylüyordu Damla.

+ "Ne yazacağımı bilmiyorum! Nereye gideceğimizi de bulamıyorum. Ne söyleyeceğim ben şimdi? Düşünmeye fırsatım olmadı ki.",
mama bekleyen yavru kediler gibi hissettim kendimi. Ufacık bi yardım kırıntısı bile yetecekti sanki.

- "Sahildeki bizim cafeye gidin. Yiyecek bir şey isterseniz de yemekleri gayet güzel. Hem nezih hem de konuşacak bir şey bulamadığında manzara kurtarır seni.",
Fikir Berkay'dan gelmişti. Ooo Berkay beyler de burdalarmış. Hoş gelmişler sefa getirmişler efendim!

Soran gözlerle diğerlerine baktım. Hepsi onayladı sahildeki cafeyi.

+ "İyi de ne yazacağım?",
hadi buna da bi el atıverin bee...

- "Saçmalamaktan korkma Deniz. Aşkın bir kısmı da saçmalıktır zaten. Bırak kendini aşkın akımına, kalbin sana söyler her şeyi. Güven bana çok güzel olacak, yeter ki sen kaçma aşktan."
Sena yine huzur dolu konuşmuştu.

Damla devam etti ardından,
- "O kadar güzel ki senin kalbin, bizim gördüğümüzü eminim Derin de görmüştür. Sen mutluluğu sonuna kadar hak ediyorsun. Hadi benim canım kardeşim! Al eline telefonu içinden ne geçiyorsa onu yaz."

Gökmen'e dönüp baktım. Kafasını salladı hafiften aşağı yukarı doğru.
- "Her ne yaşarsan yaşa biz hep yanındayız unutma. Ama uçmayı denemeden uçmaktan korkma sakın! Belki dibine kadar geldiğin uçurum kanatlarının ne kadar büyük olduğunu keşfetmeni sağlayacak."
Ulan siz iyi ki varsınız bee. Kızıyorum ediyorum ama cansınız siz can! Canlarım beniiimmm...

Umut dolmuştu içim bir an. Cesaret bu kadar kolay elde edilir miydi? Omuzlarımı dikleştirdim oturduğum yerde. Elime telefonu aldım, ayağa kalkarak,
+ "O zaman bana müsaade gençler. Benim ayarlamam gereken bir randevum var. Beni bir süre rahatsız etmeyin, soran olursa da 'Guccuk hanım odasında' dersiniz. Hoşça kalın, mutlu kalın, esen kalın efeemm",
deyip odama çıkmak üzere hareketlendim.

Berkay arkamdan
- "Bir lokma bile yemek yiyemediğinin farkındasın değil mi? Aşk karın doyurmaaazz!"
diye bağırırken, onları kıkırdamalarıyla baş başa bırakıp, yüzüme sersem bi gülümseme yerleşmiş vaziyette odama doğru hızlı adımlar atmaya başladım.

...
...

CESARET İYİ BİR ŞEYDİR,
APTALLARIN ELİNDE DEĞİLSE!


Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin