26- D&D Bi Kahve?

3.6K 218 156
                                    

..

Tezgahın yanında başlayan serüvenimiz, koltukta devam edip yatakta son buldu. Bir ara sanki halının üzerindeydik diye hatırlıyorum ama bilmiyorum tabi, emin değilim yani. ~Romeo bizi görse aşkından utanır intihar ederdi bence. Yazık bee acıdım şimdi adama durup dururken.~

Hayatım boyunca bunları yaşamak aklımın ucundan dahi geçmiyorken şimdi dibine kadar, üst üste ve defalarca yaşıyordum. Üstelik uzaktan da değil, bayağı bayağı başrol olarak! ~Aşığım lan ben! Bayağı aptal aşık oldun çıktın valla Deniz sen...~

Sırtüstü uzanmış ve Derin'in kolunu yastık yapmıştım kendime. Gözlerimi tavana dikip çarşafı göğsümün üstüne kadar çekmiş, son birkaç saat içinde neler yaptığımızı şaşkın bir halde sırıtarak düşünürken buldum kendimi.

Derin'in,
- "İstersen hepsini yeniden yaşayabiliriz, tekrarını düşünmene gerek yok bebeğim.",
diyen teklifiyle hem daldığım yerden uyandım hem utandım hem de ateş aldım. Nasıl anladı ne düşündüğümü? ~Sen kesin yine kızarmışındır düşünürken Deniz. Derin de akıllı kadın tabii şıp diye anlamıştır kesin görür görmez. Yaşıyorsun tamam da bi de düşünerek niye yaşıyorsun ki? Edepsizliği iyice ele aldın sen de hee!~

Yönümü ona doğru dönüp elimi koluyla yüzümün arasına koydum ve gözlerine baktım doğrudan,
+ "Hmm... 'Bu kadar saat sonra bile hâlâ yorulmadım' diyorsun yani? Benim üstümden kamyon geçmiş gibi sen nasıl enerjiksin bu kadar anlamıyorum."

- "Aklından geçenleri tahmin ederek yorum yaptım sadece sevgilim. Birbirimizin ateşinde yeniden yanalım diye değil yoksa. Gayet masumum ben."
diyerek yine dudağımın kenarındaki yerini buldu.
"Madem çok yorgunsun, uyumak ister misin biraz?"

Uyuyup vakti öldürmek işime gelmedi açıkçası. Zaten akşam olmak üzereydi, hava kararmaya başlamıştı yavaş yavaş. Nasıl olsa uyuyacaktık sonra. Uyanık kalınması gereken zamanı dolu dolu geçirmek gerek değil mi ama? ~Kafam yine zehir gibi çalışıyor. Aferin bana! Uyuma fikri de çok cazip geldi şimdi bak. Ama hayır! Sakın haa.. Uyanık kalmam gerek. Daha yapacağımız çok şey var. Kahve! Evet kahve... Yine başarılı bir zekâ örneği gösteriyorum. Kahve içmeliyiz.~

Yüzyılın icadını bulmuş gibi heveslendim bir anda,
+ "Bizi en son bıraktığım yerde kahve içmeye hazırlanıyorduk tam diye hatırlıyorum ben ama bilemedim şimdi n'apsak? Uyuyup günü bitirmek istemiyorum. Kahve kendime gelmemi sağlar bence. Sen de içmek ister misin?"

Burnumun üstüne bir öpücük kondurdu,
- "Senin elinden zehir olsa içerim ben."

Tam kahve yapmak için kalkıyordum ki üzerimde hiçbir şey olmadığını fark etmemle aniden yatmam ve çarşafı boynuma kadar çekmem bir oldu. Kalakalmıştım öylece. Gözlerim fal taşı gibi açılmış vaziyette ne yapacağıma karar vermeye çalışırken Derin'i bir anda örtündüğüm çarşafı kenara fırlatarak üstüme çıkmış halde buldum. ~Bütün bunlar her seferinde ben daha anlamadan nasıl bu kadar hızlı olabiliyor ama yaa? Hiç anlamıyorum ben!~ Üstümü örtme görevini Derin devralmıştı şimdi. Ben daha çarşafı yakalamaya çalışırken o çoktan ellerimi başımın üstünde sabitlemişti bile.

Uzun uzun yüzümü inceleyip,
- "Sana benden utanmaman konusunda ne söylediğimi hatırlıyor musun?",
diye sordu. ~Yine mii? Ay hadi inşallah!~ Çocuk gibi hızlı hızı evet anlamında başımı salladım.

- "Pekiiii... Bu konuda anlaştığımızı hatırlıyor musun?",
bunu sorarken bir eliyle hâlâ ellerimi yukarda sabit tutarken diğer eliyle yüzümden boynuma, oradan da göğsüme doğru inmeye başlamıştı yavaş yavaş. ~Hızlansana yaa! Ağır ağır hareket etmek de nereden çıktı şimdi?~ Sanki Derin'in hareketlerini hızlandıracakmışım gibi nabzım iyice yükselmiş halde daha hızlı salladım başımı evet anlamında.

Derin Düşünce / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin