(: iyi okumalar :)...
Ana yoldan tali yola saptık ve biraz ilerledikten sonra küçük, köy gibi bir yere geldik ama tam olarak köy olduğunu pek söyleyemem. Tatil yapmaya gelenler için yeniden düzenlenmiş gibi bir hava var çünkü gördüğüm kadarıyla.
Yolun tam girişinde resepsiyon tarzı bir bölüm var ve her şekilde içinden geçmek durumundasınız. Durmamız için kibarca uyarıldıktan sonra, biz arabadan inmeden yanımıza gelen görevliyle görüşüp nerede kalacağımızın tam tarifini öğrendik ve bize uzatılan anahtarı alarak yavaş yavaş etrafı keşfederek ilerlemeye devam ettik.
Resepsiyonu geçince az ileride sağlı sollu restoran, mağaza, cafe ve market vardı. Şu ana kadar gözüme çarpan insan sayısı yirmiyi geçmedi. Daha fazlasını görmedim henüz. Doğa ile iç içe, bina boyu kadar ağaçların ve kuş cıvıltılarının içinde, inanılmaz huzur veren bir yer olduğunun şimdiden farkına varmıştım bile.
Ben etrafımı seyrederken, çok ilerlemeden Derin arabayı park etti ve aşağı indik.
- "Önce karnımızı doyuralım ister misin? Yol acıktırdı beni sanki.",
diye sordu. O an içinde bulunduğumuz ambianstan dolayı o kadar mutluydum ki açlık aklıma bile gelmemişti açıkçası. Memnuniyetle kabul ettim ve restorana yöneldik. O an, orada bana ne söylese ne istese kabul edecektim ben zaten.Restoranın bahçeli bölümüne geçtik. Sanki ormanda oturuyormuşsunuz gibi bir duygu veriyor burası. Her şeyi o kadar doğaya uygun yapmışlar ki, modernize olmuş, göze batan hiç bir şey yok etrafınızda.
Garson gelip siparişlerimizi aldı ve son anda Derin garsondan, gözlerini benden ayırmadan, yemek gelene kadar içmek için iki tane kahve istedi. Artık aklından geçenleri yavaş yavaş okuyabiliyordum. Kesinlikle ilk gün buluştuğumuz anlar gelmişti aklına.
Garson yanımızdan ayrılınca dirseklerimi masaya koyup, ona doğru eğilerek,
+ "Kahve uyutmaz ama sevgilim biliyorsun...",
deyip meydan okudum bakışlarımla.Aynen benim gibi yapıp bana doğru eğildi ve aramızdaki mesafeyi azaltıp,
- "Sen böyle seksi olduğun sürece uyku kimin umurunda?",
dedi. Gözleri alev almıştı yine. Nefesimi tuttuğumu hissettim bir anlığına.+ "Yemeği beklemesek mi?",
dedim ilk kez hiç utanmadan ve çekinmeden.- "Üzgünüm ama olmaz bebeğim. Önce karnımızı doyurmamız gerek. Sonra ruhumuz yeterince doyacak zaten."
Tam ağzımı açıp itiraz edecekken, garson denilen şahsiyet gelip girdi aramıza. Kahvelerimizi bırakıp, yemeklerin birazdan geleceğini söyleyerek hemen uzaklaştı. Hani aramıza kimse girmeyecekti be? Burada bile bi yolunu bulup bozuyorlar her şeyi. Off ama yaaa...
Yemekler inanılmaz lezzetliydi. Sadece yemek yemek için bile gelebilirdim buraya kadar. Kalkarken Derin'e,
+ "Zeynep abla duymasın ama en az onun kadar güzel yapmışlar valla. Daha da olsa yerdim ben.",
diyerek beğenimi dile getirdim. Kıkırdayarak çıktık ordan.Şöyle bi bakındık etrafa ve Derin,
- "Akşam için bir şeyler alalım güzelim.",
dedi ve kolunu bana doğru uzattı. Zevkle girmiştim koluna sevgilimin.Önce markete girdik. Abur cubur doldurduk biraz arabaya. İçecek bölümüne geldiğimizde Derin'e bakıp gülerek şaraba uzandım. Memnuniyetle kabul edip imalı gülüşüme karşılık verdi. Gülmek bu kadar mı yakışır bir insana Allah'ım. Ben nasıl bir iyilik yapmış olabilirim ki karşılığında bu kadını bana gönderdin acaba sen?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Düşünce / GxG
Romance☆ TAMAMLANDI ☆ ______+18______ 'DERİN' ve 'DENİZ'in HIZLI ve TUTKULU AŞK HiKAYESiNE RASTLADINIZ. Tebrikler! :) Her aşkın kendi rengi vardır.. "Gerçek aşkın gücüne inanın!" Uyarı: Homofobik bireylerin okumaması kendi hayrınadır.