Derin Düşünce / GxG

038- D&D Abi ile Buluşma

...

...
...

Hazırlanmak için yatak odasına girdiğimizde benim orada olmamam gerektiğini, ikisinin yalnız konuşmasının daha doğru olacağını söylesem de, itirazıma itiraz ederek kendi gözlerimle şahit olmam gerektiğini öne sürdü Derin ve dolaptan bana kıyafet seçerek giyinmemi istedi.

Hazırlandığımızda Derin'in üstündekiler absürt derecede açıktı. Bana verdikleri benim en normal kıyafetlerimken, kendi giydikleri çok daha farklıydı. Üstündeki bluzun her yerinde dekolte vardı, şortu ise sadece kalçalarını kapatıyordu. Bunu da bilerek yaptığına emindim! ~Hiçbir şey söyleme Deniz bu konuya dair. Eğer Derin böyle yapıyorsa mutlaka bir bildiği vardır. Sevgiline güven! Kıskanmanın sırası değil şimdi! Ama şu haline bi baksana bee, çok seksi oldu yaa... Açık alanda olacak bir de, gelen geçen bakacak şimdi. Niye park dediyse zaten!~

Gidip bana arkası dönük olan Derin'in kalçalarına ellerimi yerleştirdim ve dünyalar güzeli, seksi sevgilimin boynuna güzel bir öpücük kondurdum. Biraz da kafasını dağıtmaktı açıkçası niyetim çünkü belli etmemeye çalışsa da bir hayli gergindi.
+ "Ne kadar seksi ve güzel olduğunu sana daha önce söylemiş miydim sevgilim?"

Yönünü bana dönüp, ellerini boynuma doladı,
- "O senin seksiliğinin bana yansıması bebeğim. Kendini benim gözümle bir kez olsun görebilsen keşke."

Dudaklarımız kısa bir süre karşılıklı birbirine teşekkür etti. Sonra derin bir nefes alıp verdi ve
- "Hadi bakalım. Şu senin, dinle diye tutturduğun şahsı bi dinleyelim bakalım.",
dedi.

+ "Bence doğru olanı yapıyorsun.",
dedim gayet kendimden emin bir şekilde.

Kaşlarını kaldırıp başını sallayarak cevap verdi,
- "Göreceğiz..."

...

...

Arabadan indiğimizde parka doğru yürürken koluna girdim Derin'in. ~Her zamanki gibi.~ Yürürken başı dimdik, ayakları yere daha sağlam basar hâlde ilerliyordu. Uzaktan görseniz asker yürüyüşü dersiniz. Kendi içinde büyük savaşlar verdiği de buradan belliydi zaten.

O an 'doğru bir şey mi yaptım acaba' diye geçirdim içimden. Derin'in gerildiğini biliyordum evet ama böylesi kaskatı kesileceğini hiç düşünmemiştim. Attığı her adımda ördüğü duvara bir tuğla daha koyuyordu resmen.

Aslında bu sabaha kadar ara ara abisinden yana saf tutmayı düşünmüştüm, sırf Derin onu affetsin diye. Ama Derin'i böyle görünce vazgeçtim bundan. Şimdi ise onlar konuşurken, hiç konuşmama kararı aldım kendi kendime. Sadece dinleyecek ve elimden geldiğince Derin'in yanında olmaya çalışacaktım.

Parka girdiğimizde hava karanlık olduğu için pek kimse yoktu. İleride, bankta ayak ayak üstüne atmış oturan bir adam vardı. Derin elimden tuttu ve ona doğru yürümeye başladık. Bizim yaklaştığımızı görünce ayağa kalktı adam. Tepeden tırnağa Derin'i ve kıyafetini süzdü iyice! Derin'den daha çok giydikleriyle ilgilenmiş gibiydi.

Boyu bizden uzundu. Esmer, zayıf, çelimsiz birisiydi. Elini uzattı Derin'e,
- "Hoş geldin.",
dedi.

Derin tokalaşmadı adamla,
- "Seni dinliyorum. On dakikan var. Bu süre içinde dişe dokunur bir şey söylemezsen çeker giderim.",
dedi. Sesi buz gibiydi.

Adam dönüp mümkün olduğunca sevimli olmaya çalışarak bana uzattı bu kez elini,
- "Merhaba. Ben Erkan."

Derin tuttuğu elimi biraz geriye doğru çekti el sıkışmamam için. Uyarısını gayet net anlamıştım ve sadece başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Tam da bu arada Derin konuşarak araya girdi,
- "Dokuz dakikan kaldı."
Eli havada kaldı adamın. Biraz parmaklarını oynatır gibi yapıp aşağı indirdi elini.