44. Bölüm

998 40 21
                                    

Sana deli divane olmam çat diye bir anda ortada bırakmayacağım anlamına gelmiyor.

Şarkı önerisi;
BTS- Cypher Pt.3 💖

Erva Aselin Ağzından:

"Burkulmuş. Reçeteye yazdığım kremleri alın ve uygulayın."

"Kırık falan yok yani değil mi doktor bey?"

"Röntgende çıkardı kırık olsaydı. Ve bir gece boyunca o kırığın ağrısıyla uyuyamazdı yani dayanamazdı. Dediğim gibi burkulmuş. Kremleri kullanmanız yeterli. Kremler ağrıyı keser. Ve birkaç güne de bir şeyiniz kalmaz zaten."

"Bu kremleri sürünce ağrısı kalmaz değil mi?" Doktor Uzaya bakıp gülümserken

"Sevgiliniz için endişelenmeniz doğal. Ama dediğim gibi o kremler etkili kremler. Geçirir yani. Ama yine de fazla ağrınız olursa gelirsiniz." Doktorun dediği şeyle beraber Uzaya döndüm. Uzay da bana bakıyordu. Göz göze gelmemizle yutkunduk. Bende yutkunma ihtiyacı hissederken bakışlarımı Uzaydan çekip doktora çevirdim.

"T-teşekkürler doktor bey." deyip ayağa kalktım. Elimi uzatırken doktor tutup sıktı. Sonra da Uzay kalktı.

"Kolay gelsin." dedikten sonra beraber odadan çıktık. Hala yürürken ağrıyordu ama yürüyebiliyordum neticede. Ve abartılacak bişey olmadığını da biliyordum zaten. Doktorun dediği şeyden sonra ne Uzaydan ne de benden ses çıkmıştı. İkimizde konuşmuyor, sadece yürüyorduk.

Dışarı çıkarken merdivenlere geldik. Uzay kendine gelmiş gibi bir anda kolumdan tuttu. Şaşırırken önce koluma, sonra Uzaya baktım.

"Merdivenlerden inerken yardım edeyim." Kolumu yavaşça kurtarıp

"Ben yürürüm." dedim. Ben yavaş yavaş inerken adımlarımı takip ediyordu. Son 2 basamak kalmıştı ki ayağıma bir ağrı girdi ve dengem bozuldu. Uzay anında belimden kavrarken

"Sana yardım edeyim demiştim. İyi misin?" Elini tekrardan itmeye çalışırken

"İyiyim, ani bir ağrı girince oldu sorun yok." dedim. Ama bırakmıyordu belimi. Kafamı kaldırırken göz göze geldik. Bakışlarıyla çok şey anlatmak istermiş gibi bir hali vardı. Ya da ben öyle anlıyordum. Bakışlarını çeken ilk ben olurken tekrardan bıraksın diye elini itmeye çalıştım.

"Tamam bırak ben yürürüm." Gözlerime yine aynı şekilde bakarken yavaşça bıraktı. Araba hemen merdivenlerin yanındaydı zaten. Arabanın yanına gelirken kapıları açtı. Kapıyı açarken bindim ve kapıyı kapattım. Kendisi de bindikten sonra kapısını kapattı ve kemerini taktı.

"Kemeri tak." dedi kontağı yerine takarken. Dediğine uyup kemeri tutup kendime doğru çekip taktım. Uzay arabayı çalıştırırken telefonumdan saate baktım. Tahminlerime göre eve gidiyorduk.

"Reçeteyi sen bana ver. Ben alırım kremleri." Uzay bana bakmaya bile tenezzül etmezken arabasını kullanmaya devam etti. Böyle umursamaz olması çok sinirlerimi bozuyordu. Bende takmamaya çalışırken camdan dışarıya bakmaya başladım. Uzay sessizlikten sıkılmıştı sanırsam. Uzanıp şarkı açarken Şebnem Ferah- Sil Baştan çalmaya başladı.

İkimiz bir aradayken neden böyle şarkılar çalıyordu anlamıyordum. Kader bizimle sağlam oynuyordu. İstanbulda pek fazla zaman geçirmemiştim. Geçen zamanlarımın hepsinde de Uzay vardı. Şu anda bile o vardı. İstanbulu özledim dersem Uzayı özledim anlamına gelirdi.

Ankarada bile sürekli Güneşe böyle söylemiştim. İstanbulu özledim diyemiyordum. Deyince Uzayı özlediğimi anlıyordu. Gözlerimin dolduğunu yeni fark ederken gözlerimi kırptım geri gitmesi için. Neyse ki akmadan geri gitmişlerdi. Yola bakarken eve doğru gitmediğimizi fark ettim. Eve gideceğimiz sokağa girmemişti. Gelirken yollara baktığım için nerden girmemiz gerektiğini biliyordum.

Gecenin Yıldızı (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin