47. Bölüm

973 35 14
                                    

Senin onu çok sevmen ve onun kim bilir kimi çok sevmesi...

Şarkı önerisi;
Ebru Gündeş- Cennet 💕

Erva Aselin Ağzından:

Mekana gelmiştik ve şimdi rakılarımızı içiyorduk. Denizin tam yanında ki masada ben oturuyordum. Arkadan çalan şarkı da çok güzeldi. Ve kendime engel olamadan Uzayı getirmiştim aklıma. Kuzey Bey gözlerini ayırmadan Güneşe bakıyordu. Güneşte elinde ki bardağı sallayıp duruyor ve onu izliyordu sadece. Şuna emindim ki aklına Yağızı getirmişti. Tuna Beyde tam karşısına, yani bana bakıyordu.

Birkaç gün sonra burdan gideceğimiz ve bir daha Uzayı göremeyeceğim aklıma gelirken burnumun sızladığını hissettim. Gözümden bir damla akarken kimse görmeden sildim hemen.

"Ee sohbet etmeden böyle oturacak mıyız?"

"Kızlar bardaklarıyla sohbet ediyorlar zaten. Rahat bırakalım da devam etsinler." dedi Kuzey Bey.

"Ayıp ettik ya özür dileriz." dedi Güneş kendine gelirken.

"Son bardaklar zaten. İçinde kalkalım artık. Saat epey geç oldu zaten." Saatten hiç haberim yoktu. Telefonumun tuşuna basarken saatin 23.35 olduğunu gördüm. Resmen tüm günü patronlarımızla geçirmiştik. Kuzey Bey ve Tuna Bey bardaklarındaki rakıları bitirirken bende kafama diktim. Sonra yanımızdan geçen garsona

"Hesabı alabilir miyiz?" dedim. Garson kafa salladıktan sonra gitti. Bende çantamdan cüzdanımı çıkardım. Anlaşmamız böyleydi.

"Erva biz ödeyeceğiz."

"Tuna Bey anlaşmamız böyle. Bir daha cidden bir yere çıkmam sizinle."

"Olmaz ki ama."

"O zaman kahvaltı, kurabiye, çay, hediye onlarda olmaz."

"Hediye konusunda anlaştık. Sende bana aldın."

"Sizinkinin yanında benim aldığım anahtarlık ne ki?"

"Benim için değeri çok büyük. Yanlış düşünüyorsun."

"Olsun, ama hesabı ben ödeyeceğim." Garson hesabı getirirken tutara baktım. Ve cüzdanımdan bir miktar para çıkarıp koydum.

"Üstü kalsın." dedikten sonra yerimden kalktım. Montumu üzerime geçirdim ve çantamı aldım. Güneş zaten ayaktaydı ve bizi bekliyordu. Mekandan yarın kaçta buluşulacağına dair sözleşerek çıktık.

Güneş hafiften sarhoş gibiydi. O yüzden Kuzey Bey Güneşi belinden tutarak yürüyordu. Bende bir sıkıntı yoktu. Tuna Beyle sohbet ede ede gidiyorduk. Kapıdan çıkmamızla beraber gördüğüm kişilerle şok oldum. Onların ne işi vardı ki burada? Ayrıca bizim burada olduğumuzu nerden biliyorlardı?

Tuna Beye dönerken normal bir şekilde Yağız ve Uzaya baktığını gördüm. Kuzey Beyin kaşları çatılmıştı ama. Onlara doğru yürürken

"Sizin burda ne işiniz var?" dedim. Uzay bana öyle kötü bakıyordu ki, Tuna Beyin arkasına saklanma isteğiyle dolmuştum resmen. Bana cevap verme tenezzülünde bulunmadan Yağız Güneşe ilerledi ve Kuzey Beyin elini itip Güneşi kendine çekti. Güneş dengesini sağlayamazken yalpaladı ama Yağız dirseğinden tuttu onu.

"Kızı düşüreceksin yavaş olsana!" Yağız Güneşi kendine yapıştırıp

"Düşerse düşer sanane?" dedi. Kuzey Bey bu cevaba sinirlenirken Tuna Bey bişey fısıldadı. Ve Tuna Beyin cevabıyla beraber Kuzey Bey yerinde öylece kaldı.

"Erva yürü gidiyoruz." Uzaya hiçbir şey demeden Tuna Beye döndüm.

"Tuna Bey, Kuzey Bey çok güzel bir gün geçirdik sayenizde. Çok teşekkür ederim o yüzden. Şimdi kusura bakmazsanız..." deyip gözlerimle Uzayı işaret ettim.

Gecenin Yıldızı (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin