Arabanın sürekli sarsılmasıyla uyanıyorum. Taşlı yollardan geçtiğimizi ve dolayısıyla çok yaklaştığımızı anlıyorum.
Babam "Günaydın. Gece nerene uyuyacaksın acaba?" diyor.
"Geldik mi?" diyorum. Gözlerimi zar zor açıp etrafa bakmaya çalışırken.
Annem "Geldik sayılır. Uyanmasan uyandıracaktık. Anneanneni uyku sersemi bir şekilde görmeni istemeyiz. Seni çok özlediğine eminim."
Etrafa bakınıyorum. Güneş tepede olduğu için çok kalabalık olmadığını fark ediyorum.
Sonra kafamı sağ tarafa çeviriyorum. Son geldiğimden hatırladığım güzel denize bakıyorum.
Uzaktan evleri görmeye başlıyorum. Kalabalık olmasa da azımsanmayacak bir nüfusu var. Büyük annemin evini görüyorum. Aslında içlerinden en güzeli o görünüyor. Bazı kulübe ve eski bazı yapıların aksine daha modern bir yapı. Ama görüntüyü bozmuyor.
Araba bahçeye yaklaşıp duruyor.
Sesi duyan büyük annem dışarı çıkıyor. Önce annemle kucaklaşıyorlar. Sonra beni görüyor ve hemen annemi bırakıp kollarını açarak bana doğru geliyor."A torunum ne kadar büyümüşsün. Yavrum." diyor ve beni öpüyor.
"Nasılsın anneanne?" diyorum.
Sarılma faslından sonra eve geçiyoruz. Büyük bir ev olduğunu fark ediyorum. Ayrıca kendime ait bir çatı katı odasına yerleşebileceğimi öğrenince çok seviniyorum. Küçük bir yer olduğunu ve belki diğer odada daha rahat edeceğimi söylüyor. Anında itiraz ediyorum ki annem bana laf anlatmanın mantıksız olduğunu düşünüp hemen kabul ediyor.
Hemen odaya çıkıyorum. Anneannem burayı eski kıyafetlerin ve yorganların konulduğu bir oda olarak kullanmış ve bazı yerlerde kafamı tavana çarpma ihtimalim olsa da bir toparlarsak güzel olur diye düşünüyorum.
Bir saat sonra yemeğe çağırılıyorum. Sofraya oturuyorum. Anneannem:
"Yerleştin mi ?" diyor.
"Neredeyse." diyorum.
Geldiğimize çok sevindiği belli.
Yemeklerimizi yiyoruz. Sofrayı kaldırdıktan sonra. Biraz dolaşmaya çıkmak istediğimi söylüyorum. Bu sıcakta nereyi gezmek istediğimi anlamamış gibi yüzüme baksalar da tamam diyorlar.
Kendimi dışarı atıyorum. Yaz ayı ama terleten bir sıcak yok. Bu iyi diye düşünüyorum. Arka tarafta garajı fark ediyorum. Kapıyı açıp bakıyorum. Bakımsızlıktan her şey iç içe geçmiş. Bir bisiklet var ama kullanılır bir durumda değil. Babama söylemeliyim ki o gitmeden birlikte tamirini yaparsak süper olur. Garajı kapatıp üstümü başını silkeliyorum. Komşulara bir göz atıyorum. Bahsettiklerinden daha fazla genç olmalı. Fakat herkes evinde ya da başka bir yerde olmalı pek ses çıkmıyor.
Kendi kendime, deniz kenarına mı gitsem diyorum. Sonra yola koyuluyorum çok uzak değil ama yürümek gerekiyor. Evlerin arasından denizi görüyorum tam kenarına vardığımda bizim piknik yaptığımız zamanlardaki gibi müthiş bir manzarası kalmadığını fark ediyorum.
Etrafa bakınıyorum ve ilginç bir şekilde biraz yüksekçe gelen bi yerde birini görüyorum. Gözlüğüm yanımda olmadığı için net göremiyorum fakat onun beni fark etmediği belli başı öne eğik bir şeyler okuyor sanırım. Korkunç görünmemek için seslenip selam vermesem mi yoksa versem mi derken kızın gittiğini fark ediyorum.
"Hay aksi" diyorum ve görülecek başka ilginç bir şey olmadığına kanaat getirip eve dönüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DALGA (G×G)
Romance#LGBTİQ+ (tamamlandı) Dalga, yabancı bir yerde geçireceği yazı unutulmaz kılan biriyle tanışıyor. İlk aşkının tüm tazeliğini ve yoğunluğunu hissettiren bu hikayede kahramanımızın anılarına ve duygularına eşlik edeceğiz.