Hiçbir şeyden keyif alamıyorum. Yaptığım her şeyde aklım başka diyarlarda oluyor. Sadece uyumak istiyorum. Sonra yine uyumak ve bir daha düşünmemek. Hiçbir şey hakkında...
***
Beni terk etmesini takip eden ilk ay boyunca derine ulaşmaya çalışıyorum. Başlarda beni dikkate almıyor fakat sonrasında onu aradığımda hattının kapalı olduğunu fark ediyorum.
Bütün bunlar bana ağır geliyor. Tüm duygularım dalgalanmalar şeklinde art arda geliyor. Kimi zaman felaket derecede üzgün ve umutsuz hissediyorum; kimi zamansa sadece öfkeli ve huysuz...
Ne yapacağımı bilemez hâlde idare etmeye çalışıyorum.
***
Sonbahar
"Dalga? Bir şeyler yemeyecek misin? Daha yataktan çıkmamışsın."diyor elinde tepsiyle korkak adımlarla içeri giren annem.
Onu göz ucuyla görüp yattığım yastıktan kafamı diğer tarafa çeviriyorum. Tepsiyi yanımdaki komodine bırakıp perdeyi açıyor.
Gözüme vuran güneşten rahatsız olup yorganı üzerime çekiyorum.
Saatin kaç olduğunu bilmiyorum.Annem eliyle ateşimi kontrol ediyor.
"Kalkıp hazırlanman gerek. Dershaneye gitmen gerektiğini biliyorsun.
Dalga artık toparlansan diyorum. Neyin var böyle?""Anne beni biraz rahat bırakır mısın? Bari hafta sonu biraz nefes alabileyim. Bu dershane işi nereden çıktı ki zaten? Bana sormadan kararlar verip onlara uymamı bekliyorsunuz."
Bunu elimde olmadan sinirlice söylemiştim. Her ne kadar onların her şeyi benim iyiliğimi düşünerek yaptığını bilsem de onlara "kızmak" istiyordum. Kendi adıma kendim iyi kararlar vermeyi öğrenmem gerek. Farkında olmadıkları şey bu. Bana yeterli zamanı asla tanımıyorlar. Her şeyi vaktinde ve tam anlamıyla düşünüp yapmak zorundalar."Dalga derdin ne senin, he? Kalk hazırlan. Gitmek istemiyorsan da durumu babana açıkla." diyor.
Bir hışımla odamdan çıkarken kapıyı sertçe kapıtıyor. Hâlâ söylendiğini duyabiliyorum.
Beş dakika daha yattıktan sonra tam tekrar uykuya dalacakken kapım çalınmadan yavaşça gıcırdayarak açılıyor. Gözlerimi aralıyorum. Arkam kapıya dönük olduğu hâlde anneannemin ayak seslerini hemen tanıyorum.Yatağımın kenarına oturup fısır fısır bir şeyler mırıldanıyor. Dönüp ona baktığımda başımda dua okuduğunu görüyorum. Uyanıp ona baktığımı fark edince kısa bir açıklama yapıyor,
"Nazar var, nazar!" diyor kaşlarını tam bir uzman edasıyla kaldırarak.Hemen yataktan kalkıp anneannemi de kaldırıyorum.
"Anneanne hazırlanmam gerek derse gideceğim sonra hallederiz bunu."diyorum onu kapıdan dışarı göndererek.Derse gidip uyumanın bu evde kalmaktan daha mantıklı olduğunu düşünüp hazırlanmaya başlıyorum. Saate bakıyorum şimdiden sabahki dersi kaçırmışım. Yine de acele etmiyorum. Aynadan kendime baktığımda berbat gözüktüğümü fark ediyorum.
***
Artık çıkmaya hazırım. Son bir kez aynaya bakarak saçımı düzeltirken kolumda Derin'le birlikte aldığımız bilekliğe gözüm takılıyor.
Bir an donup kalıyorum. Günlerdir unutmaya çalıştığım tüm olup bitenler tekrar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.
Dudaklarımdaki gergin duruşu bozmadan kararlı bir şekilde bilekliği çıkarıyorum. Çekmeceye atıp kapatıyorum. Bileğimde alışık olmadığım bu hafiflik boşta kalan kısmı diğer elimle kavrayıp okşamama sebep oluyor. Derin bir nefes alıp veriyorum.O yapabiliyorsa sen de yaparsın. O sensiz idare edebiliyorsa sen de edersin.
Bunu içimden tekrarlayıp arkamı dönüyorum. Bundan sonra bu düşük moddan kurtulmaya çalışmalıyım. Yenilenmiş bir şekilde evden ayrılıyorum.
Sonbaharın ılık rüzgarı yüzüme vururken kulaklığımı takıyorum. Kafamda hâlâ onun düşüncesi var. Fakat şu an daha sağlıklı düşünebiliyor ve bu durumdan nasıl zarar gördüğümü fark edebiliyorum. Her şeyi daha tepeden bir gözle görebiliyorum.
Böyle olmayabilirdi, o bunu seçti.
Bunlarla yüzleşmem gerekiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DALGA (G×G)
Romance#LGBTİQ+ (tamamlandı) Dalga, yabancı bir yerde geçireceği yazı unutulmaz kılan biriyle tanışıyor. İlk aşkının tüm tazeliğini ve yoğunluğunu hissettiren bu hikayede kahramanımızın anılarına ve duygularına eşlik edeceğiz.