Bugün okulun ilk günü ve herhangi bir dönem başlangıcından daha heyecanlıyım. Bu yaz hayatımda çok fazla şey değişti. Bu değişimle birlikte yüzümdeki ifadenin bile farklılaştığını görür gibiyim.
Tanrım! Saymaya çalıştığımda o kadar çok şey oldu ki...
Kendimle ilgili kabullenmelerim ve keşiflerim oldu. Hayatıma çok değer verdiğim birini aldım. Ailem benim özel hayatımı irdelemeye başladı. En yakın arkadaşımla aramızdaki ilişki tuhaf bir boyuta taşındı. Anneannem bize taşındığı için özel alanım diye bir şey kalmadı(!).
Fakat bunların içinde en önemlisi, bir ilişkim olması. Uzaktan ve ciddi... Bir roman adı gibi...Derin'le uzun süredir bu uzaktan ilişki sürecine alışmaya çalışıyoruz. Hâlâ biraz zorlanıyoruz. Tüm yaz boyunca yaptıklarımızla ilgili anılarımız bitince elimizde konuşacak malzemeyi tüketiyoruz. Bu durum bi' hâyli canımı sıkıyor. Bana yansıtmak istemese de onun hayatında da bazı olumsuz olaylar döndüğünü hissediyorum. Ne zaman gelecekle ilgili bir şeyler konuşmak istesem konuyu değiştirmeye ve geçiştirmeye başlıyor. Fakat bu durumu geçen seferki gibi zorlayıp üstüne gitmek istemiyorum. Çünkü ikimiz de hassaslaştık. Şu hâlde onu üzersem yanına gidip sarılırım ve her şey düzelir gibi bir şans elimde yok. Ona varlığımı hissettirmek bu kadar zorken canını sıkmak bir hâyli kolay. Bu da işin en dengesiz taraflarından biri...
Yine de hayatımdaki gündelik olaylara kendimi vermeye başlıyorum. Özellikle uzun süredir görmediğim arkadaşlarımı görecek olmam beni heyecanlandırıyor. Onlara anlatacak ne çok şeyim olduğunu fark ediyorum.
***
Yorgun bir günün ardından eve döndüğümde içeriden gelen seslerden misafir olduğunu anlıyorum. Tanıdık ses Meltem teyzeye ait. Meltem teyze annemin ben kendimi bildim bileli en yakın arkadaşı. Onunla ilgili bazı gerçekleri bu sene fark ettiğimde nasıl da şaşırdığımı anımsıyorum. Şimdi ona her zaman böyle yakın hissetmem ve aramızda bu ilginç bağın sebebini rahatça görüyorum.
Üstümü çıkarıp anahtarımı asarak içeri doğru gidiyorum.
Ben mutfağa girdiğimde masanın başındaki hararetli konuşma birden duruyor.
"Selam. Naber Meltem teyze?""İyiyim canım. Senden?"diyor. Sesinin tonundan demin burada konuşulanların benimle ilgili olduğunu anlıyorum.
"Neler konuşuyordunuz?" diyorum gayet sakin bir şekilde masadaki tabaktan bir elma alarak.
Babam açıklamaya girişecekken annem atik davranıyor,
"Birden bire bizimle ilgilenmeye karar verdin?" diyor Derin'le olan uzun telefon görüşmelerime atıfta bulunarak.
"Hem ellerini yıkadın mı?" diyor sinir bozucu sakin bir sesle.Onları orada bırakıp içeri gidiyorum. Sonra annemin yine sinir bozucu bir şekilde haklı olduğuna karar verip elimi yıkamaya gidiyorum. Yine de bu aşırı keyifli günde kimsenin moralimi bozmasına izin veremem.
Koltuğuma dönüp televizyondaki bir programı izlemeye dalmışken mumları yanan ufak bir pastayla içeri giriyorlar.Neler olduğunu anlamaya çalışarak yayıldığım koltuktan doğruluyorum. Bugünün doğum günüm olmadığına eminim.
Pastayı önüme koyup heyecanlı bir şekilde yüzüme bakıyorlar. Üzerinde gökkuşağı süslemesi olan pastaya tuhaf bakışlar atıyorum."Bu ne?"
"Biz seni ne olursan ol kabul ediyoruz ve gurur duyuyoruz."diyor annem. Babam devam ediyor,
"Bu da sembolik bir kutlama. Hazır anneannen komşuya gitmişken seninle konuşmak istedik.""Çok...hoş bir sürpriz fakat ne gerek var böyle şeylere? Hem konuşulacak bir şey yok." diyorum sıkılarak. Yaptıkları gerçekten çok tatlı geliyor fakat aynı zamanda biraz utandırıyor.
Arkada kalan Meltem teyze çenesindeki ellerini iki yana açarak,
"Benim fikrim değildi. Hepsi bu iki çılgının başının altından çıktı." diyor.Annemle babam tabak çatal getirmek için mutfağa gittiğinde Meltem teyze yanıma oturuyor.
"Beni kız arkadaşın olduğunu öğrendikleri günden beri ne yapmaları gerektiğiyle ilgili darlıyorlar. Ben de bu işin uzmanı sayılmam, benim ailemle ilişkim çok farklıydı. Ailemden düzgün bir muamele görmediğim için; tek yapmaları gerekenin desteklerini göstermek olduğunu, ekstra bir şey yapmalarına gerek olmadığını söyledim. Bu söylediğimden pastalı kutlama fikrini çıkardılar, işe bak. Bütün bunlar ne kadar şanslı olduğunu gösteriyor. "diyor."Farkındayım." diyorum pastaya bakarak.
***
Pastayı bitirdiğimde duygulanıp odama gidiyorum. Derin'i görüntülü arıyorum. Birkaç çalmada açıyor.
"Heyy bu surat ne? Kötü bir şey mi oldu?"
"Hayır. Kötü bir şey değil. Annem ve babam bana yönelimimle ilgili öğrendiklerinden sonra desteklerini göstermek için pasta yapmışlar." diyorum.
"Pasta mı? Vay canına Dalga... ailen cidden... gerçek ötesi."
"Biliyorum bazen bu kadar ilgili ve sevecen olmaları sinirimi bozuyor."
"Aaağhh nasıl böyle söyleyebilirsin, cidden? Nankörlük ediyorsun.
Her neyse ilk günün nasıl geçti?""Güzel. Bayağı özlemişim aslında okul ortamını. Konuşup durduk. Sen napıyorsun?"
"Ben de iyi haberler vermek isterdim ama babama bakmaktan ve ders çalışmaktan başka bir şey yapamıyorum."
Bu söylediği canımı sıkıyor.
Yüzünde bana söylemek istediği ve zorlandığı bir şeyler olduğunu görüyorum.
"Dahası var. Değil mi?" diyorum tepkisini ölçerek.
"Evet Dalga. Fakat bunları konuşmamız için bir sebep yok, şimdilik." diyor gülümsemeye çalışarak.
Ben de ona inanmayı seçiyorum ve gülümsüyorum.
"Her şey yoluna girecek." diyorum.
Hâlbuki hiçbirini düzeltmek elimde değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DALGA (G×G)
Romance#LGBTİQ+ (tamamlandı) Dalga, yabancı bir yerde geçireceği yazı unutulmaz kılan biriyle tanışıyor. İlk aşkının tüm tazeliğini ve yoğunluğunu hissettiren bu hikayede kahramanımızın anılarına ve duygularına eşlik edeceğiz.