Uyandığımda kanepede sızdığımı fark ediyorum. Saate baktığımda akşam olduğunu görüp şaşırıyorum. Tüm gün uyumuş olduğumu gerçeği canımı sıkıyor. Yine de düşünmeyi biraz olsun bırakabilmek iyi geliyor.
Yattığım kanepeden doğrulduğumda her yerimin ağrıdığını ve üzerime bir şey almadığımdan üşüdüğümü hissediyorum.
Karnım gurulduyor ve mutfağa gidiyorum. Evdeki sessizlikten Aylin'in henüz gelmediğini anlıyorum. Dolapta bir tek Aylin'in kahvaltılık gevreklerinden ve sütten başka bir şey bulamıyorum.
Üzerime bir şal alıp balkona geçiyorum ve elimdeki kaseden yemeye başlıyorum. Bitirdiğimde kaseyi göbeğimin üstüne bırakıp kollarımı iki yana açıyorum. O an kendimi şöyle bir dışarıdan bakıp çizdiğim depresyon görüntüsünden Aylin'in kendimi dağıtmak konusunda ne kadar haklı olduğunu fark ediyorum.Paketten bir sigara çıkartıp yakıyorum. Sabahki olaylar hakkında tek tek düşünmeye başlıyorum. En çok da Aylin'in dediklerini düşünüyorum. Son zamanlarda ona karşı bu kadar ilgisiz olduğum için kendimi suçlamadan edemiyorum.
Kapının açılma sesini duyunca bacaklarımı uzattığım sehpadan çekip sigaramı hızlıca söndürüyorum. Sonra elimle havadaki dumanı dağıtmaya çalışıyorum.
Aylin anahtarını anahtarlığa asıp montunu çıkarıyor.
Cebimden telefonumu çıkarıp siyah ekrandaki yansımamdan kendimi kontrol ediyorum. Aylin balkon kapısında belirince telefonu cebime atıp gülümsemeye çalışarak,
"Selam!"diyorum.Aylin'in yüzündeki yorgun ifade gitmese de sinirinin geçtiğini fark ediyorum. Gülümseyerek, " Selam." diyor.
Diğer sandalyeyi çekip kendini bırakıyor. Sehpaya bıraktığım paketten bir sigara çıkarıp dudaklarının arasına alıyor. Etrafına bakınıyor. Elimde oynadığım çakmağı aradığını fark edip sigarasını yakıyorum.
"Sözde bırakacaktık."diyorum çarpık bir gülümsemeyle.
Aylin eliyle "kim inanır?" der gibi bir hareket yapıyor."Ee günün nasıl geçti?" diye soruyorum aramızın normale dönmesine sevinerek.
Aylin eliyle başını ovuşturarak,
"Arda'yla uğraştım. Pişkin pişkin peşimde dolandı. Tüm gün görmezden geldim. Nafile anlamıyor.""Çok üstüne gidiyorsun."diyorum. Bir fırt çeker miyim diye uzattığı sigarayı reddediyorum.
"Bana utanmadan hâlâ Selin'ini anlatıyor. 'Üzümlü kekim...onu bugün bahçede gördüm. Galiba bakıştık biraz.' " diye Arda'nın aşık hâllerini taklit ediyor. Bu beni güldürüyor. Aylin'in siniri geçmişe benzemiyor. Bir an tekrar yükseliyor,
"Sabah buraya yanında Buket'i getiriyor, akşamına Selin'im diyor. Buket'le böyle oynaması doğru mu?"Onu sakinleştirmek için,
"Arda Buket'in duygularının farkında değil gibi duruyor."diyorum Arda'yı savunarak. "Hem sen ne zamandır Buket'in ne hissettiğini umursar oldun ki?"Aylin tedirginleşerek hemen kendini savunmaya geçiyor. "Onunla ilgili bir durum değil bu... Ben genel olarak insanların hisleriyle oynanmasına karşıyım. Yoksa Buket'ten bana ne?"
Beni ikna edip etmediğini anlamak için çaktırmadan bir bakış atıyor."Orası öyle canım."diyorum hak vererek.
"Neyse sen beni boş ver. Sen ne yaptın?"diyor ve önümdeki boş kaseye bakıyor. "Kellogg'sumu mu yedin?"
Tüm gün uyuduğumu söylemeye utanarak, "Markete gitmeye üşendim. Yenisini alırım." diye açıklama yapıyorum.
Bir sessizlik oluyor. Tam zamanı olduğunu düşünerek, "Aylin, ben sabahki tavrım için özür dilerim. Biraz fazla tepki verdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DALGA (G×G)
Lãng mạn#LGBTİQ+ (tamamlandı) Dalga, yabancı bir yerde geçireceği yazı unutulmaz kılan biriyle tanışıyor. İlk aşkının tüm tazeliğini ve yoğunluğunu hissettiren bu hikayede kahramanımızın anılarına ve duygularına eşlik edeceğiz.