21

914 60 0
                                    

Aşağıdaki tıkırtılar çoğalınca etrafıma son bir kez bakıyorum. Her şeyi aldığıma emin olduğumda kulaklığımı takıp sırtlandığım çantalarla merdivenleri iniyorum. Kimseye selam vermeden ve yüksek müzik sesi yardımıyla kimseyi duymadan çantalarımı arabaya yerleştirip arka koltuğa oturuyorum.

Anneannemin bana ters ters baktığını fark ediyorum. Yaklaşık on beş dakika sonra bavulları yerleştirdiklerine emin olduklarında son bir kez evin doğalgazını suyunu kontrol ediyorlar. Uyumaya çalışıyorum ama yapamıyorum.

Arabada annem sürücü koltuğuna, anneannem ise yanına oturmak zorunda kalıyor. Anneannem başta arka koltuğa oturmaya niyetlenip kapıyı açsa da koltuğa yayılırcasına koyduğum sırt çantam ve laptopumu görünce kapıyı geri kapatıyor.

Annem dikiz aynasından kaşları çatık bir şekilde çaktırmadan beni kesiyor. Ona yüz vermiyorum başka yerlere bakıyorum. Şu an ne eve gidince yapacağımız konuşmayı ne alacağım cezayı düşünüyorum. Aklımda Derin var. Şarjım bir saat kadar taksam da yol için az olduğundan bir süre elimdeki kitapla uğraşıyorum. Derin'den gittikçe uzaklaştığımı düşünmek beni son bir kez etrafıma bakmaya zorluyor. Her şeyi hafızama kazımaya, dün gece olanları tek tek hatırlamaya uğraşıyorum.

Sevişmemizi hatırlıyorum. Onun kahkahasını hatırlıyorum. 
Vücudunu ve giydiklerini... tüm detayları hatırlamaya çalışıyorum.
Üzerimi değiştirmediğim için gömleğimde hâlâ onun kokusunu alabiliyorum.

***

Uzun bir yolculuktan sonra sonunda eve varıyoruz. Evimizi ne kadar özlediğimi fark ediyorum. Doğruca odama koşup eşyalarımı bir kenara atıyorum. Odamı havalandırmak için camı açıyorum ve kendimi doğruca yatağa atıyorum.

O kadar çok uyumuşum ki uyandığımda gece olduğunu fark ediyorum.
Evden ses gelmiyor herkes yatmış olmalı. Karnım gurulduyor ve mutfağa gidip yiyecek bir şeyler bakınıyorum. Aynı zamanda telefonumu kontrol ederken Derin'den mesaj geldiğini görüyorum "vardınız mı?" . Yüzümde bir gülümsemeyle "Evet." yazıyorum.

Buzdolabının kapağını kapatıp arkamı dönüyorum. Karanlıkta karşımda dikilen annemi görünce korkup elimdeki meyve suyu kutusunu yere düşürüyorum ve son anda telefonumu düşmekten kurtarıyorum.

"Anne ne yapıyorsun orada dikilmiş? Korkuttun." diyerek karanlıkta düşen kutu meyve suyunu telefon ışığıyla aramaya başlıyorum. Bulup masaya koyuyorum. Annemin yüzünda çok daha sakin ve konuşulabilir bir ifade var.

Göz devirip sandalyeye oturuyorum. Bana bir şeyler söylemeye hazırlandığını görebiliyorum. Ondan önce davranıp,

"Özür dilerim. Seni endişelendirdim. Sorumsuzca bir hareketti, farkındayım."diyorum suyuna giderek.

Annem önce ağzını bir şey söylemek için açıyor ama cümlesini aklında toparlayamadığından bir süre kaşlarını çatıp susuyor. Onun konuşmasını beklerken sandviçimi ısırıyorum.

Sonunda ne söyleyeceğine karar verip sakin bir sesle konuşmaya başlıyor,

"Dalga hayatında neler oluyor bilmiyorum. Eskiden benimle konuşurdun."

"Anne, endişelenmen gereken bir şey yok."

"Bilmiyorum." diyor iç çekerek.

Sonra bir süre iştahla sandviçi yememi izliyor. Masanın diğer ucundan kalkıp yanıma geliyor ve kafamı tutup bağrına basarak sarılıyor.

"Bir daha öylece içip içip telefonlarına bakmayarak beni bu duruma sokma."

"Tamam... tamam söz."

"...ve o kızla da aranda ne varsa..."

"Derin." diyerek onu düzeltiyorum.

"Derin'le... aranda ne varsa bunu bilmek isterim." diyor kaşlarını kaldırarak.

"Bunları şu an konuşmasak." diyorum.

Konuşma havamda olmadığımı sezince vazgeçip buzdolabına yöneliyor.

"Makarna vardı, ısıtsaydın."

***

Ertesi sabah uyandığım hâlde yatakta dönerken kapının çaldığını duyunca babamın döndüğünü düşünüp hemen yatağımdan kalkıyorum. Koşarak kapıyı açıyorum.

"Süper kahraman."diyor kollarını açarak.

"Baba!"diye boynuna atlıyorum. "Hoş geldin!"diyorum.

"Ne var ne yok? Annen uyanmadı mı?"

"Hayır sanırım." diyorum omzumu silkerek.

Arka cebinden bir gül çıkarıp bana göz kırpıyor. Ben de gülümseyip elindeki gülü almaya yeltenirken kapıdan içeri girip beni es geçiyor,

"O zaman gidip uyandırayım da öyle vereyim bunu." diyor gülü elinde sallayarak. Beni bozmaya bayılıyor. İçten içe güldüğünü hissediyorum. Arkasından
"Bu yaşta bu romantizm fazla değil mi?" diye söyleniyorum kapıyı kapatırken.

Babamın tekrar evde olması harika hissettiriyor. Acaba bana da böyle bir ilişki nasip olur mu diye düşünürken kendim ve Derin'i evli hayal etmeye çalışıyorum. Kafamda yaşanması muhtemel olmayan tatlı senaryolar geçerken bu güzel duygularla Derin'e "Günaydın" mesajı atıyorum.

Ve içimi, onu ilişkimizin bu en güzel döneminde muhtemelen uzun süre göremeyeceğim ve aşkımızın harcanacağıyla ilgili bir karamsarlık kaplıyor. Kendime itiraf edemediğim bu olumsuzluk duygusu ve tam zamanıyken yaşanamayacak her şeyin yükü, bu ilişkiyi kirletmek ve yormak için iş birliği yapacak düşüncesi bir sis bulutu gibi etrafımı kaplıyor.

Attığım günaydın mesajına uzun uzun bakıyorum.

DERİN DALGA (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin