26

701 49 2
                                    

Arabadan inip kalabalıkta gözümle Aylin'i arıyorum. Yaklaşık on dakika sonra yanaşan bir otobüsten iniyor.
Selamlaşıyoruz, sarılıyoruz. Daha onu ilk gördüğüm andan itibaren içimdeki sıkıntı kayboluyor.

"Selam naber?"

"İyiyim."diyor sırt çantasını sırtına takmaya çalışırken göz ucuyla bana bakıyor.

"Saçların uzamış."diyor.

Elimi saçıma götürüp "Evet."diyorum.
"Ne dersin bir el atar mısın?"diyorum ona çocukluğumuzda aramızda geçen bir olayı hatırlatarak. İlkokulda benim saçımı kesmeye çalışmasını ve bir faciayla sonuçlanmasını hatırlıyorum. İkimiz de gülüyoruz.
Kahkaha atıyor,

"Berbat olmasına rağmen beni üzmemek için güzel bir kesim demiştin. Sonra düzeltmek için annen seni kuaföre götürmek zorunda kalmıştı. Sen de ben beğendim ama annemin hoşuna gitmedi diye bana açıklama yapmaya çalışmıştın.Aaah Dalga ne kadar iyi bir çocuktun." diyor iç çekerek.

"Kuaförüm sensin."diyorum göz kırparak.

Elini omzuma koyuyor beraber yürüyoruz.

Arabaya geldiğimizde babam telefonundan candy crush oynamayı bırakıp Aylin'in eşyalarını arabaya yerleştirmeye başlıyor.

Sonunda arabayı çalıştırıp evin yolunu tuttuğumuzda,
"Aylin geldiğin iyi oldu haftalardır Dalga'nın moralini düzeltmeye çalışıyoruz. Sen geldin, hemen etki ettin." diyor dikiz aynasından bakarak.

Aylin biraz utanıyor. Göz ucuyla bana bakıyor sonra bana dönerek,
"Neden moralin bozuk?"diyor. Yüzünü buruşturuyor.

"Konuşuruz."diyorum.

***

Akşam odama bir yer yatağını hazırladıktan sonra sonunda yalnız kalıp konuşabilecek fırsatımız oluyor. Karşılıklı oturup eskilerden birlikte çok dinlediğimiz bir şarkı açıyoruz. Cips dolu kaseyi onun önüne sürüyorum.

"Yemez misin?"diyorum.

"Dalga...bırak dalgayı. Hadi dökül neyin var böyle?"

Yapmaya çalıştığı bayat espriye karşı yüzümü ekşitiyorum.

"Derin'le mi ilgili?"diyor cips kasesinden bir tane alarak. İlgisiz davranmaya çalışsa da kritik bir soru sorduğunun farkında. Bunu davranışlarındaki yavaşlıktan hemen anlıyorum.

"Benden ayrıldı."

Bunu söylediğimde direkt yüzüme bakıyor.

"Bu...kötü olmuş."

"Yo önemli değil.
Yani artık önemli değil ."diyorum.

"Pek ısınmamıştım zaten ona."

"Aylin yapma lütfen."diyorum gözümü devirerek.

"Tamam bir şey demiyorum. Hala onu savunmaya devam et."diyor.

"Savunmuyorum sadece ön yargılı yaklaştığını düşünüyorum."

"Dalga ön yargısı arka yargısı mı kalmış? Şu haline bak. Sana neler yapmış?"

"Evet biraz zorlu bir süreçti ama istemediğim bir şey yoktu." diyorum.

Derin bir iç çekiyor. Umutsuzca yüzüme bakıyor.

"Hey, bak ne diyeceğim? Konuşmamız gereken daha başka konular var."

Yüzündeki heyecan bana da geçiyor.

"Neymiş?"diyorum yaklaşarak.

"Biliyorsun çok az kaldı ortak bir şehirde ikimiz de üniversite okuyabiliriz. Hayal etsene."diyor koluma dokunarak.

Onun bu söylediği yüzümü güldürüyor.

"Yaa... olur mu dersin?"diyorum.

Aylin'in gözlerindeki ışıltıdan bunu uzun süredir kararlı bir şekilde düşündüğünü seziyorum.

"Neden olmasın? Hem ailen bana güveniyor. Birlikte gitmemize neden izin vermesinler."

"Yani haklısın. Ama ben bunu henüz düşünmemiştim. Sonuçta uzun bir süre var değil mi?" Aklımdan hangi ayda olduğumuzu hatırlamaya çalışıyorum.

"Aslında o kadar da çok değil. Bir buçuk sene çok değil." diyor.

Düşünmeye başlıyorum. Söyledikleri kafama yatıyor.

"Ben henüz ne okuyacağımı bilmiyorum."

"Kimse bilmiyor. Acele etme."diyor gülümseyerek. "Düşünmek için çok vaktimiz var. Bak ne getirdim." diyor çantasından birkaç dosya kağıdı çıkararak.

"Bunu çözüyorsun ve yatkın olduğun meslekleri gösteriyor."

"Hmm." gösterdiği testi incelemeye başlıyorum. O an aklıma gelen bir şey kağıda odaklanmamı engelliyor.

"Biliyor musun? Şimdi hatırladım. Derin bana bu planından bahsetmişti. Hatta o zaman bana söylemediğini anımsıyorum."

"Öyle mi?" diyor. Loş ışıkta geriye yaslandığında bakışları gölgede kalıyor. Yüzünün ifadesini göremiyorum.

"Unutmuşumdur."

"Aylin, sana bir şey sorabilir miyim?"

Aylin oturduğu yerden biraz doğruluyor. Tedirgin bir şekilde,
"Elbette."diyor.

"Seninle son konuşmamızda biraz sarhoştun." diyorum.

Aylin elini havada sallayarak beni susturmaya çalışıyor.

"Dalga, evet üzgünüm. Saçmaladım. Ne söylediysem ciddiye alma lüten. Her şey eskiden nasılsa öyle. Bu durumu böyle kabul et."diyor. Geriye doğru yaslanıp kollarıyla kendini sarıyor.

"...tamam." diyorum. "Sadece emin olmak istedim." Koluna dokunup gülümsüyorum.

Sonra havayı dağıtmak için kafasını yavaşça sallıyor,
"Hadi çözsene."deyip yanıma geliyor.

Bir daha bu konu hakkında konuşmuyoruz.

DERİN DALGA (G×G)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin