Dilim tutulmuş bir şekilde karşılarında dikiliyorum. Hayatta en güvendiğim iki insan arkamdan işler çeviriyor.
Midemin kasıldığını hissediyorum. Yüzümü buruşturup arkamı dönüyorum. Derhal oradan uzaklaşmak istiyorum. Yerden anahtarımı alıp hızla evden çıkıyorum. Merdivenleri uçarcasına iniyorum. Derin'in arkamdan seslendiğini ve koştuğunu hissediyorum. Sokağa çıktığımda sert adımlarla nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Dolan gözlerimi silerek önümü görmeye çalışıyorum.
Camı silmeyi bitiren teyze balkona geçmiş çiçeklerini suluyor. Beni görünce bir süre daha bakıyor. "Berbat bir gün." diye bağırıyorum kadına. Neye uğradığını şaşırıyor.
Biraz ilerlediğimde Derin'in ayak seslerini artık duymazdan gelemiyorum. Kolumdan tutup beni durduruyor. Hışımla ona dönüyorum. "Ne var? Başka bir yalan mı?"
Derin nefes nefese kalmış bir şekilde "İzin ver açıklayayım." diyor.
"Derin her şeyi duydum. Daha fazla dinlemek istemiyorum. N'olur beni yalnız bırak." diyorum.
Tam tekrar gidecekken beni geri çekiyor. "Dalga lütfen." diyor.
Kolumu kurtarıp onu hafifçe itiyorum. "Gelme." diyorum ve önümde duran minibüse biniyorum. Nerenin minibüsü olduğunu bile bilmiyorum. Aracın kapısı kapanıyor. Yavaşça uzaklaşırken Derin'le bakışıyoruz.**
Tüm gün ne yaptığımı bilmeden dolanıp duruyorum. Kapattığım telefonumu açmak ve gelen bildirimleri görüp canımı sıkmak istemiyorum ama günün sonunda mecbur kalıyorum.
Beklediğimin aksine çok az bildirim görüyorum. Bölüm arkadaşımdan gelen bir neredesin mesajı, Derin'den gelen aynı mesaj, annem bir iki kere aramış. Bu kadar...
Hava kararmaya başlıyor. İç çekerek oturduğum çimenlerden kalkıyorum üstümü silkeleyip uyuşan bacaklarıma ufak bir masaj yapıyorum.
Eve gitmeye karar veriyorum çünkü gidecek başka bir yerim yok. Tüm gün düşünmenin yarattığı baş ağrısına daha fazla dayanamıyorum. Ağrı kesiciye ihtiyacım var.
Eve yaklaştıkça kısa bir süre olsun aklıma gelmeyen olaylar tekrar beynime doluşmaya başlıyor. Hiçbirini görmek istemiyorum.
Kapıya kadar gelip anahtarı yavaşça çevirdiğimde kilitli olduğunu hissedince rahatlıyorum. Demek ki Aylin evde değil.
Boş eve girip etrafı dinliyorum. Kapıyı kapatıp bir süre ayakta dikiliyorum.Mutfağa girdiğimde masanın üstüne bırakılmış bir not görüyorum.
"Her şey için üzgünüm..."
Aylin'in veda notu olduğunu tahmin ettiğim kağıdı elimle buruşturup bir köşeye atıyorum.
Bir bardak su alıp evi kontrol ediyorum. Aylin'in dolabını belirli miktarda boşalttığını fark ediyorum. Telefonum cebimde titriyor ve görüntülü arayan babamın aramasına cevap vermek için kendimi aynadan kontrol ediyorum.
Telefonu açıyorum."Dalga neredesin niye telefonun kapalı?" diyor babamı kenara itip kafasını kenardan çıkaran annem.
"Evdeyim." diyorum.
"Aylin nerede?" diyor babam. "Ona da ulaşamadık"
"Bilmiyorum." diyorum.
Tartışmamızdan bahsetmeyi lüzumsuz buluyorum. Meraklandıklarını hissedip bir şekilde toparlıyorum ve görüşmeyi sonlandırıyorum.
Kendimi koltuğa bırakıp karanlık salonda bir süre oturuyorum.
**
Sonraki iki hafta finallere hazırlanmakla geçiyor. Derin'le apartmanda karşılaşmamak için tüm günü kütüphanede geçiriyorum. Sorulara maruz kalmamak için Arda dahil tüm ortak arkadaşlarımızdan kaçıyorum. Etrafta olmamasına sevinsem de Aylin'in nerede kaldığını merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DALGA (G×G)
Romansa#LGBTİQ+ (tamamlandı) Dalga, yabancı bir yerde geçireceği yazı unutulmaz kılan biriyle tanışıyor. İlk aşkının tüm tazeliğini ve yoğunluğunu hissettiren bu hikayede kahramanımızın anılarına ve duygularına eşlik edeceğiz.