Soru

566 73 13
                                    

Deniz mutfağa gidip bir şeyler getirmişti ve yaralarımı sarıyordu. Evet, Deniz benim hep yaralarımı sarıyordu. Tentürdiyot ve sargı bezi getirmişti. Dizime tentürdiyotu sürünce biraz inledim. Deniz bana bakıp yüzünü buruşturdu. Canımın yanması onu üzüyordu, bu çok belliydi. Elimin üzerine bir krem sürüp sardı. Benim üzerim hala sırımsıklamdı. Ayağa kalkıp odaya doğru ilerlerken Deniz sessizliği bozdu ve sordu.

"Neredeydin Mavi?" Dedi. Arkamı döndüm ve gözlerinin içine baktım. Yaren, onun arkadaşıydı ve ben kavga edip küsmelerine sebebiyet vermek istemiyordum. Sustum. Deniz ayağa kalktı ve televizyonun masasına ilerledi. Çekmeceden telefon çıkardı. Bana doğru döndü ve telefonu bana uzattı.

"Bu senin." Dedi. Ben telefona baktım. Daha sonra ona baktım.

"İhtiyacım yok." Dedim.

"Var. Bir dahakine nereye gittiysen bana haber vereceksin." Dedi ve elimi kaldırıp telefonu avcuma bıraktı. Merdivenin arkasında ki kapıyı açıp odasına girdi. Bende telefonu alıp odaya ilerledim. Üzerimi hemen değiştirdim. Bağışıklığım zayıftı ve hasta olmaya çok müsaittim. Daha sonra kendimi yatağa attım. Düşüncelere kendimi bıraktım.

Yaren gerçekten nasıl Kuzey'i sevebiliyordu? Tamam, Kuzey iyi bir çocuk ama sevgisi gözünü kör edebilecek kadar da sorumsuzdu. Benden nefret eden tek kişi Yaren değildi. Bu zamana kadar beni seven çok kişi olmamıştı. Neden bilmiyorum ama insanlara uzak olmak bana iyi geliyordu. Akşam eve gittiğimde dedikodu yapmak zorunda kalmıyordum veya arkadaşlarıma dışarı çıkmak istemediğimde yalan söylememe gerek yoktu. Çünkü bunları yapacak bir arkadaş edinemedim. Kendime zihnimde bir köşe kurmuştum. Deniz, gökyüzü, yıldızlar benim arkadaşımdı ve dertlerimi hiç bıkmadan dinliyorlardı. Şimdi dönüp baktığımda her başımı belaya soktuğumda, bana zarar gelecek her anımda elimi tutan biri vardı. Deniz...

Ona hissettiklerim çok farklıydı. Tıpta bir ismi olan his, benim için çok farklı bir anlam taşıyordu. İçimden taşanları toparlamakta güçlük çekiyordum. Kalbimde bir taraf babasından uzaklaşmak için simsiyah bir köşeye ayrılan Mavi'yle doluydu. Diğer köşe Deniz'le çiçek açmış hoş bir yuvaydı. Ben siyahın içinde kalmaktan çok yorulmuştum. Şimdi ne yapmam gerektiğini biliyordum işte...

Ayağa kalktım ve odadan yavaşca çıktım. Üzerimde pijamalarım vardı ve çıplak ayaklaydım. Yavaşca Deniz'in odasına ilerledim. Kapı kulpunu indirirken Deniz'in uyanmamasına dua ediyordum içten içe. Kapı kulpunu indirip Deniz'in uyuduğu yere doğru ilerledim. Tam yanına gidecekken resim aklıma geldi. Karşısında duran resim galerisine ilerledim. Adımlarım parmak ucundaydı. Resmin ucunu yavaşca açtım.

Bu-Bu resim. Ben bu resmi daha önce görmüştüm. Oğuz Atay'ın kitabında gördüğüm resime benziyordu ama o resim yırtıktı. Bu tamamlanmış. Karşımda uzun boylu, kumral saçlı ve mavi gözlü bir kadın ve yanında Deniz'in olduğunu düşündüğüm bir resim duruyordu. Bunu gerçekten Deniz mi çizmişti? Örtüyü yavaşca eski yerine yerleştim. Altımda kısa pembe şort ve onun takımı olan, pembe pijamalarımla çok komik göründüğümün farkındaydım. Deniz yatağın sağ tarafında yatıyordu. Onun sol tarafına geçip uzandım. Kolumu yastığa koyarak yüzünü izliyordum ki.

Deniz bir anda kolumu aşağı çekip üstüme çıktı. Benim gözlerim kapalıydı fakat tuttu elim incinen elim olduğundan derin bir nefes aldım. Deniz sinirli gözüküyordu ve bir eli yumruk şeklinde duruyordu. Elini indirdi.

"Mavi?" Dedi. Bense diğer elimi kaldırıp selam işareti yaptım ve gülümsedim. Deniz aldığı nefesi bıraktı ve geri çekildi. Yüz üstü yattığı yerde tavana bakıyordu. Bense hala durduğum gibiydim. Bana bakan Deniz'e dönüp baktığımda gözlerimizin maviliği birbirinde bütünleşti. Deniz'in bana arkasını dönmesiyle irkildim. Gözlerinin en güzel tonunu izlememe izin vermemişti. Yataktan kalkmaya karar verdim. Sevdiğim adamın yüzünde ki ifadeyi tanımıyordum. Ayaklarımı yataktan aşağı bıraktım. Tam kalkacakken Deniz bileğimi tuttu.

Mavinin DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin