Piyon

203 29 85
                                    

"Hazır mısınız?" Diye soran kadına odaklandığım yerden gözlerimi alıp bakmıştım. Deniz ile bunu yapacağımıza inanmak zor gelse de gerçekleşecek olması yüzüme bir tebessüm yerleştirmişti.

"Buyurun bu taraftan." Demesiyle Deniz'in ayaklanması bir olmuştu. Bana doğru baktığında anlık olarak ayağa kalmıştım. Ona gülümseyerek baktığım sıra da kadının bize gösterdiği yöne doğru ilerlemiştim. Kadın önümüzden giderken konuşmaya başlamıştı.

"Konsepti biliyorsunuz, yine de size teyit edeyim. Evinde mutlu bir çift var, şöminenin eşliğinde evinin tadını çıkartıyor. İşiniz çok basit. Heyecana ve strese gerek yok. Güzel bir iş çıkaralım şimdiden başarılar." Dediğinde olduğumuz yere bakakalmıştım. Deniz'in projesi hayata geçmişti. Kahverengi deri koltuklar birbirlerine bakarken altında beyaz pamuktan bir halısı vardı. Halının hemen üzerindeki camdan sehbanın üzerindeki siyah biblolar, siyah olan duvarlarla uyum halindeydi. Hemen karşımızda duran dışı cam şöminenin üzerindeki raf baştan sona doğru eğri bir şekilde konulmuştu ve her birinin üzerinde beyaz biblolar vardı. Şöminenin olduğu kısımda kahverengi bir duvar kağıdı vardı ve ortam inanılmaz güzel duruyordu.

"Hazırlanmanız için şurada bir kaç kabin var kıyafetleriniz kabinin içinde birazdan ekip gelir." Dediğinde bize gülümsemişti ve elindeki evraklara bakarak olduğumuz ortamdan uzaklaşmıştı.

"Bu benim projem." Deniz'in bunu söylemesiyle gözlerim gözlerini buldu. İçindeki heyecan yüzüne yansımıştı. Bir şeyler başarmış olması ona mutluluk vermişti. Ona döndüğümde dudaklarımı büzüp gülümsedim.

"Senin başarın." Gözlerini sakince kapatıp açtığında derin bir nefes almıştı ve bana yavaşça yaklaşmıştı.

"Sizin sayenizde küçüklüğümden beri hayalim olan bu mesleğe adım attım." Dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Bu Deniz benim ezberimde yoktu. Onu olmadığı birine döndürmüşlerdi ve bu yalana o kadar çok inanmıştı ki. Ona şimdi her şeyi anlatsak, bu sen değilsin desek bize inanmayıp Kerem'in yanına gidecekti. Kerem bizden onu kaçıracaktı. Hatırlaması lazımdı, en ufak bir anı. Her şeyi hayata döndürebilirdi.

"Hazırlanalım mı?" Kelimeleri düşüncelerimi bir bıçak gibi kestiğinde yutkunmuştum. Gözlerimi kapatıp açarak onu onayladığım sıra da arkamızda olan kabinlere doğru yaklaştık. İki kabin yan yanayken içindeki kıyafetlere bakmak için bir kabinin içine girmişti Deniz. Kabinin içindeki kıyafetlerden anlamıştı ve önünde olduğu kabine sırtını dönerek konuşmasına başladı.

"Buradaki kıyafetler erkek kıyafetleri." Dediğinde kafamı onaylarcasına sallamıştım. Deniz arkasını dönerek perdeyi çektiğinde derin bir nefes alarak hemen yanındaki kabine girmiş ve ardımdan perdeyi çekmiştim. Karşımda duran beyaz kısa elbiseye bakmıştım, hemen yanında duran hırka elbiseyle aynı boydaydı. Hırkanın rengi krem tonlarındaydı ve elbise beyaz boğazlı dar bir elbiseydi. Gözlerim yerde duran ev ayakkabılarını görünce kırpılmıştı. Krem tonlarında olan bu ayakkabı, yanlarında küçük ponponlar bulunduruyordu. Derin bir nefes alarak askıda duran elbiselere uzandım. Yüzümdeki endişeyi yok etmeye çalışsam da başarılı olamıyordum. Doğru bir şey mi yapıyordum yoksa yanlışların içinde boğulacak mıydım? Merak konum buydu.

"Hazır mısın?" Diyen Deniz'in sesini duyduğumda ayakkabıları ve elbiseyi giymiştim bile. Askıdaki hırkayı alıp perdeyi açtığım sıra da Deniz'le karşılaştım. Gözleri gözlerimi bulduktan sonra üzerimde gezindi. Ayaklarıma geldiğinde tebessüm etti ve tekrar gözlerimiz buluştu.

"Çok şirin olmuşsunuz, olmuşsun sen şirin." Dediğinde bir eli ensesini buldu ve kaşıdı. Değişmeyen tek huyu utandığında bu hareketi yapmasıydı sanırım. Kolları uzun olan elbisenin kollarını biraz daha çekerek ellerimin içine sıkıştırdım. Onun bu sözleri benimde utanmama sebep olmuştu. Yüzümdeki tebessüm hayata olan minnettarlığımdandı. Onu benden almamıştı, dur demişti. Dur, onu da almayacağım senin elinden. İçimden hayata bir teşekkür ettim ve busem hemen ardından gelmişti.

Mavinin DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin