Şiir

243 30 96
                                    

"Lütfen, biraz daha hızlı. O nikahı kaçırırsam... Kaçıramam. Lütfen." Dediğimde taksici adam aynadan dolan gözlerime bakmıştı. Kafasını onaylarcasına salladığında gaza basmış ve arabayı hızlandırmıştı. Ona gülümsediğimde bakışlarım cama dönmüş ve ellerim dudaklarıma değmişti.

Çalan telefonumu çantamdan aldığımda ellerimin titremesi telefonu düşürmeme sebep olmuştu. Eğilerek ayaklarıma düşen telefonu almış ve kimin aradığında bakmadan kulağıma yerleştirmiştim.

"Mavi, neredesin?" Diye soran Beril'e soluksuz bir şekilde cevap vermiştim.

"Yetişeceğim, Beril. Bunun olmasına izin veremem." Yutkunmuştum. Kaybetmek istemiyordum artık. Kaybeden olmayacaktım, o kadar çabam boşuna gitmiş olamazdı.

"Ne kadar kaldı?" Diye sorduğumda taksici aynadan gözlerime dönmüştü ve cevap vermişti.

"On dakikaya orada oluruz." Dediğinde kafamı onaylarcasına sallamıştım. Bir kaç korna sesinden sonra arabanın ani fren yaptığını işitir olmuştum. Arabanın hareketi benimde sarsılmama sebep olurken arabanın durmasıyla kafamı sağ tarafımdaki cama çarpış ve bilincimi kaybetmiştim.

---------------------------------------------------------

İki gün önce.

Elimi tutup kavrayan Kerem'e gülümseyerek bakıyordum. İçimin kan ağladığı kesindi, ölümden korkmayışım ilk defa burada işe yaramıştı. Kerem'in bu yolu seçmesini beklemiyordum. Bana gerçek bir test yapmıştı ve o test sayesinde güvenini kazanmıştım. Aslında karşısında bir düşmanı vardı fakat farkında değildi. Onun bu haline gülmeyi ertelemeye karar vermiştim. Bakışlarım yeri bulduğunda Kerem ellerini yüzüme koydu ve baş parmağıyla sevdi. Derin bir nefes alıp bana bakarken konuşmasına devam etti.

"Sen nasıl bir şeysin?" Dediğinde yüzüne gülümsemesini yerleştirdi ve ellerini yavaşça suratımdan çekti.

"Şirkettekileri bekletmeyelim." Dediğinde bir eli diğer elime kaymış ve tutmuştu. Canım yansa da bunu belli etmemiştim, ellerime değen sargı bezleri canımı yakıyordu fakat acı veren her şey şuan bana tatlı gelebilirdi. O önümden yürürken ben arkasından geliyordum. İçimde sabır dileyen o kız aynı zamanda küfür ediyordu. Arabanın sağ tarafına geldiğimiz de Kerem arabanın kapısını açmış ve binmemi beklemişti. Bakışlarım kısa bir süreliğine ona kaydığında bana baktığını görmüş ve onun gibi sırıtmıştım. Arabaya bindiğimde Kerem ardımdan kapıyı kapatmış ve yanıma oturmak için harekete geçmişti.

"Ruh hastası." Bunu demek içimi bir nebze olsun rahatlatmıştı. Belki beni duymuyordu ama yine de içimdekilerden birazda olsa kurtuluyordum. Kafasını kopartmak başka hayallerimdeydi.

Arabaya bindikten sonra yanıma oturmuş ve kısa süreliğine bana bakıp gülümsemişti. Ardından derin bir nefes almış ve kemerini takmıştı. Onun bu hareketinden sonra bende kemerimi takmıştım. Kerem arabayı çalıştırdığında kafasını arkaya çevirmiş ve çıkmaya hazırlanmıştı.

Sonunda şirkete gidecek olmanın mutluluğunu yaşar gibiydim. Bu olanlara anlam veremiyordum. Ne de çok şey yaşamıştım öyle, Kerim'in yaptıkları komikti ama havadan sudan bir sevgi için ağır şeylerdi. Onu kendime aşık mı etmiştim yoksa en başından var olan bir şeyi mi keşfetmiştim. Şey dediğin neydi Mavi Acar? Aşk mı?

"Ne zamandan berri bana karşı bu duyguları hissediyorsun?" Diye soruvermiştim. Dudaklarımdan dökülen bu şeyi sorduktan sonra gözlerim arabayı dikkatli şekilde kullanan Kerem'e kaymıştı. Evet, bu soruyu merak etmiştim. Onu ilk gördüğümde kinini gözlerinde görmüştüm, aşkı biliyordum. İliklerime kadar hissetmiştim, her zerresi bedenimi kaplamıştı. Seven insan nefret eder miydi sevdiğinden?

Mavinin DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin