Zamanı Geldi

365 50 47
                                    

Deniz hızlı bir şekilde arabayı kullanıyordu çünkü Demir'e yetişmeye çalışıyordu. Demir sinirini bu şekilde belli etmişti. Bizi babasına götürecekti. Bora'nın zengin olduğunu biliyordum ve bu denli pislik bir adamın da illaki bir açığı olmuştur. Onu bulacaktım. Yaşattıklarının bir bedeli olacaktı.

Demir hızlı bir şekilde arabasını köşeye çekince Deniz'de ani fren yaptı ve durdu. Biz hemen inmedik. Demir, arabadan inip bir galeriye girdi. O girdikten sonra biz arabadan indik ve peşinden galeriye doğru gittik. Demir içeri girince yanında ki adamlara bir kaç bir şey söyledi ve adamlar kapıdan dışarı çıktı. Biz köşede camdan onları izliyorduk. Galeri camlarla kaplandığı için içeriden onları görebiliyorduk. Masasından kalkıp Demir'e yaklaşan adamla birlikte konuşmaya başladılar. Bu adamın Bora olduğunu umuyordum. Konuşma alevleşince el kol hareketleri hızlanmıştı, sinirli olduklarını burdan anlıyorduk. İçeriye doğru adım attım ve karşıma o iki adam geçti.

"Bora bey şuan müsait değil." Dedi. Ben derin bir nefes çektim içime.

"Bora bey beni tanıyor zaten çekilin önümden." Dedim ve içeriye doğru koştum. Deniz' de peşimden girdi. O sıra Demir, Bora'ya bir tane geçirince Deniz, Bora ve Demir'in ortalarına geçti.

"Sen nasıl yaparsın bunu lan? Annem o benim annem!" Diye bağırdı. Demir sinirlendiğinde damaları hemen kalınlaşıyor ve teninden bağımsız bir şekilde belli oluyordu. Bense olduğum yerde hâlâ onları izliyordum.

"Bu yüzdendi demi? Bu yüzden beni istemedin." Dedi ve ağlamaya başladı. Yere çöküp ağlamaya devam etti.

"Nasıl yaparsın baba." Dedi, Demir bunu sessiz bir şekilde söyledi. Gücü kalmamıştı. Onu çok yaralamıştım. Bildiğini sanıyordum, canını yakmak istiyordum ama onu bu denli yıkabileceğimi düşünemezdim. Yere çöken Demir'in yanına gidip kolunu tuttum ve gülümsedim.

"Güçlü ol." Dedim. Demir hala ağlıyor ve beni görmüyordu. Ben hala sırtınızı sıvazlıyordum.

"S-Sen Ezel'in kızı." Dedi Bora. Ben kafamı kaldırmadan dişlerimi sıkıyordum çünkü ona bir tane vurmamak için sakin duruyordum.

"Ne yani Demir, bizi 21 yıl önce terk edip giden bir kadının kızına, kardeşim diye sahip mi çıkacaksın?" Diye sordu. Bunu dediği an ayağa kalktım ve karşısına geçtim. Deniz, hala durmuş bizi izliyordu.

"Sakın, sakın annemin adını ağzına alma." Dedim. Bunu derken işaret parmağımı kaldırmıştım ve her kelimemde ona biraz daha nefret kusmuştum.

"Zavallı, seni öldürmek isteyen bir ağabeyin var." Dedi ve kahkaha attı. Pislik, kendini belli etmişti işte. Ucuzdu.

"Yaptıklarının bir bedeli olacak biliyorsun değil mi Bora?" Dedim. Ona meydan okuyordum. Çünkü evet bunların bedelini ödeyecekti.

"Annene çok benziyorsun Mavi. Onun gibi savunmasızsın." Dedi. Gözlerindeki nefreti görebilmek zor değildi. Demir, ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Beni bıraktığın sokaklarda çok şey öğrendim. Bunu yanına bırakmayacağım." Dedi. Elinde duran fotoğrafları alıp üstüne attı ve galeriden ayrıldı. Bense yere düşen annemin ve yanında olan küçük bir bebeğin fotoğrafını elime aldım. Ondan geriye farklı bir anı kalmıştı şimdi ellerimde...

"Sen bu kadına nasıl kıydın?" Diye sordum ve onu bir kere ittim. Bunu derken elimde duran fotoğrafı ona doğru çevirmiş ve elimle annemi göstermiştim.

"Hayatın boyunca yalnız kalacaksın, pislik herif." Dedim ve hızlanarak galeriyi terk ettim. Deniz hala susuyor ve yanımdan gelmeye devam ediyordu. Kelimelerini dile getirmenin şuan için bir faydası olmayacağını anlamış olmalıydı. Koşarak Demir'in arabasının önüne geçtim. Demir tam arabayı çalıştıracakt ki durdu. Bense hızlanarak oturduğu tarafın kapısını açtım ve inmesini söyledim. Demir olduğu yerde kaldı. Bense derin bir nefes daha aldım.

Mavinin DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin