Kapıyı kapatarak Anıl beyi geçirmiş oldum. İçime derin bir nefes alarak odama doğru ilerledim. Kapıyı açıp odama baktım. Yatağıma doğru ilerleyip üzerine oturdum. Cebimdeki sertliğin telefon olduğunu hatırlayarak telefonu elime aldım ve Deniz'i arayabileceğimi hatırladım. Arama yerine girip Deniz'i aramaya başladım. Derin bir nefes alıp telefonun açılmasını bekledim fakat telefonu kapalıydı.
Üzerimi değiştirmek için ayağa kalkarak dolaba doğru yürüdüm. Uzun beyaz tişört ve altıma tayt geçirdim. Yatağın üzerinde duran telefonu almaya karar verdim. Deniz arayabilirdi ve ben bunu duyup duymamaya bırakmak istemedim. Odadan çıkınca mutfağa girip kahve makinasına yöneldim ve kahveyi koyup bekledim. Tezgaha yaslanarak hem evi inceliyordum hem de kahvenin olmasını bekliyordum. Mutfağın bir tarafı salonu gösteriyordu. American mutfak tarzında değildi fakat normal salon mutfak tarzında da değildi. Karşımda duran kitaplığı gördüm ve kahve makinasının verdiği sesle arkamı dönerek kulplu bardaklardan birini çıkardım. Kahveyi içine boşaltarak iki elimde kahveyle mutfaktan çıktım.
Salona ilerleyerek karşıda duran kitaplığa yürüdüm. Elimde ki kahveden sıcak bir yudum aldım ve kahveyi yerine bıraktım. Kitaplığa biraz bakındım. Cemal Süreya-Can Yücel-Ahmet Hamdi Tanpınar gibi şairlerin şiirleri vardı. Raftan biraz çıkmış olan kitaba elimi attım. Kitabın ismi Özdemir Asaf'tan Lavinia'ydı. Bu adamın şiirleri mısralara yakışır düzeydeydi. Islak toprağın kokusunu hissettirir cinsten, kalbinin yandığını fark ettirirdi. Kitabı açınca içinde biraz gezindim ve en son sayfasında bir resim fark ettim. Bu resim de neydi böyle? Siması tıpkı bana benziyordu. Bunun Deniz'in çizdiği düşüncesi beni gülümsetti. Bana siniri geçene kadar bekleyebilirdim. Gülümsedim. Kitabı aldığım şekilde geri koydum ve sehpaya koyduğum kahveyi elime alarak bahçenin cam kapısına yöneldim. Burda iki tane tekli koltuk vardı ve ortasında küçük bir sehpa vardı. Sehpanın yanından cama doğru ilerledim ve gökyüzünü siyah tonunu beyazlarla aydınlatmış yıldızlara, akşam olduğundan yemyeşil çimlerin kendini koyu renge bırakmasına, şehrin ışıklarının sırasıyla dizilmesini izlemeye başladım. Kahvemden bir yudum daha alarak Deniz'in yolunu gözledim. Yanımda duran tekli koltuğa oturdum ve kahvemi sehpaya koyduktan sonra manzaramı izlemeye devam ettim. Aslında her insanın gördüğü şeylerdi bunlar. Çimen, yıldızlar ve sokak lambaları.
Siz eğer bunu manzara haline getirmek isterseniz, gözünüzde cennete yer verirsiniz. Ben baktığım her görüntüyü bir manzara haline getirdim çünkü yaşamak güzeldi, çok güzeldi.◇
Omzumun sızlaması, gözlerimi acıyla açmama sebep olmuştu. Kulaklarıma gelen rüzgar sesleriyle gözlerimi açtım. Sonbaharın gelmesine dayanamamış yapraklar havada uçuyordu. Gökyüzü maviliğini en soğuk rengine çevirmişti. Bense göğsümde olan bu baskıya dayanamamış ve derin bir nefes almıştım. Kolumda ki saate yüzümü çevirerek akrep ve yelkovana baktım.
Saat 8:37 idi. Hemen ayağa kalkarak koştum ve Deniz'in odasına ilerledim. Kapıyı bir hışımla açtım."Deniz geç kal.." diyerek girdiğim odaya cümlemi bitirerek çıkmak isterdim. Baktığım yatakta Deniz yoktu ve dağılmamıştı. Belki kalkmış ve gitmiştir diye düşündüm. Hemen koşarak odama gittim ve dolabıma yöneldim. Okul kıyafetlerini çıkarıp askıda duran bol siyah kot ceketi aldım. Havanın soğukluğundan içime giyeceğim bir gri hırka almaya karar verdim. Köşede duran siyah parlak kısalığı az olan botlarımı da aldım. Son olarak çekmeceden beyaz beremi çıkardım ve hepsini giydim. En sonda bordo renkte olan çantamı taktım ve evden çıkmaya hazırlandım. Odamın kapısını çekerek salonda duran telefonuma koştum. Telefonu alıp sehpada duran anahtarı ekledim ve çantamı tamamladım. Dış kapıya ilerlerken askının orda ki parayı fark ettim.
Telaşım bir anda son bulmuştu. Bu para dün demi burdaydı yoksa yenimi konuldu? Bunlar kafamda soru işareti oluşturdu fakat alıp almama konusunda kararsızdım. Param yoktu ve ben hala okulun yolunu pek bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Denizi
Teen Fiction18 yaşında bir genç kız hastalığı yüzünden tüm hayallerinden vazgeçmeyi planlarken tamda hayalleriyle karşılaşıyor. Mavi'nin ve Deniz'in aşkı. Bitmiş bir hikayeyi yeniden yazmaya karar verdiler. Yaşam bu kadar güzel olabilir miydi?