3 Hafta Sonra
Günler öyle hızlı geçiyor ki afallıyorum bazen.Ayak uyduramıyorum bu duruma.Sonra şöyle bir durup,derin nefes alıyorum.Diyorum ki kendi kendime; "Daha dün bugün gibi gözümün önünde."Oysa geçen günler,bir zaman diliminden ibaret değil mi?Kapatıyorsun gözlerini saatler geçtikten sonra açıyorsun.Sonra bir bakmışsın zaman su misali akıp gitmiş.Biz insanlar;sanki bir kağıt parçasıyız.Kuvvetli bir rüzgar esiyor,geçen zamanın hızıyla oradan oraya savruluyoruz.
İşaret parmağım ve orta parmağımın arasına koyduğum kalemi seri bir şekilde döndürürken düşüncelere dalmış durumdaydım.Bu yaşta bu kadar düşünmek sağlık açısından iyi değildi belki de ama kendimi durduracak gücü kendime bulamıyordum.Bir ok,sinsi bir şekilde en ummadığım anda kalbime saplanıp,bir yılan misali yaydı zehrini bedenime.Beklemediğim bu hamlesi karşısında afalladım.Ben kendimi alıştıramamışken bu duruma,bedenimin verdiği tepkilere uyum sağladığımı farkettim.Bu zehirli ok nasıl bir yandan içimi huzurla kaplattırırken,bir yandan da huzursuz edebiliyor?
Yoğun bir şekilde hissettiğim bu duygu korkutuyor beni.Ya alışırsam diyorum içimden.Ya birlikte olduktan sonra bırakırsa diye fısıldıyor bir yanlarım.Sonra korkum iyice yayılıyor bedenime.
Alıştıktan sonra kaybetmek kolay mıydı?
Peki,yarı yolda bırakılmak koyar mı insanın içine?
Günler önce konuşmasına kaldığı yerden devam etmek için çağırdığında gidemedim.Ama bu durumdan dolayı sıkmıyorum canımı.Merve benim canımdan öteyken,nasıl onun derdini bir kenara bırakıp kendim için giderdim?Konuşabilseydik ikimiz de her şey şu an için farklı olur muydu?Ne bileyim,bizden olur muydu bir şeyler?
Kalemi döndürmeyi bırakıp masaya bıraktım.Yönümü pencereye çevirip odasına doğru baktım.Belki bu yaptığım uygun değildi.Ama kalbim bana ihanet edip onu görmek için can atıyordu resmen.Dakikalarca çıkmasını bekledim ama çıkmadı.Gözlerime yansıyan hüzünle dudaklarımı büktüm.Neyi istediğimde hemen olmuştu ki?Kafamı çevireceğimde balkonuna çıktı.Deli gibi yerine sığmamacasına atan kalbime elimi koyup derin nefes aldım.Bir hoşlantı için bu kalp atışları gereğinden fazla değil miydi?Kollarını iki yana açıp gerindiğinde yeni uyandığını anladım.Uyku sersemi gözleri aşağı doğru bakarken bir anda burayı buldu.Bakışları burayı bulur bulmaz korkuyla kendimi sandalyeden aşağı attım.Çalışma masasının sivri yerine alnımı vurunca ağzımdan ufak çaplı bir inilti çıktı.Acısından yaşaran gözlerimi silip alnımı ovaladım.Elime bulaşan sıvıyı hissedince sinirle ofladım.Bana da müstahak ama.Ne diye adamı gözetliyorsam?!
Allah'ım inanamıyorum kendime.Yirmi beş yaşında genç bir kadın ve üstüne üstlük öğretmen olarak şu yaptığım şeylere inanamıyorum.Liseli aşıklar gibi adamı gözetlemem oldukça çocukça!Dizlerimin üstünde emekleyerek banyo kapısının önüne geldim.Ayağa kalkıp kapıyı açtıktan sonra içeriye girdim.Aynanın önüne geçip alnımı kontrol ettim.Ufak ama derin bir çizik olduğu için kanıyordu.Yara bandı bulma ümidiyle etrafa baktım ama bir tane bile yoktu.Zaten çarpmanın etkisiyle başım dönüyordu.Odama geri dönüp komididen aldığım peçeteyi kanayan yere bastırdım.Nasıl bu kadar ufak bir çizikten bu kadar kan çıkabiliyor?Yanıyorum yanıyorum da yaptığım şu oldukça komik sakarlıklarıma yanıyorum.Hâlâ balkonda mı diye merak ettiğimden oraya doğru baktım.Şükür ki gitmişti.Beni görmemiştir değil mi?Eğer gördüyse bu hiç iyi olmaz.Allah'ım resmen rezillik!
Sıkıntıyla oflayıp bahçeye çıktım.Gözlerimi kapatıp mis gibi havayı içime çektim. "Rüya iyi misin sen?"Rüzgar'ın sesine yansıyan endişeyi hissedince gözlerimi açtım.Evlerinin kapısının önündeydi.Dışarıya çıkıyor olmalıydı.Hızlı adımlarla bizim bahçeye girdi.O bana doğru geliyor,ben ise bir adım olduğum yerden kıpırdamıyordum.Tam önümde durup eliyle yaramı kontrol etti. "Ne oldu alnına?"Beni düşünmesi içimi ısıtsada mahalledeydik.Yanlış anlaşılabilirdik.Allah'tan bizim evde de kimse yoktu.Yaramın üstünde baş parmağını hafif dokunuşlarla gezdirip kontrol ederken,elimi uzatıp bileğinden tuttum.Gözleri gözlerime tutunduğunda sık sık aldığı nefesler çeneme vuruyordu.Bir şeyleri yeni farketmiş gibi geri çekilip kendini toparladı. "Alnını öyle görünce endişelendim."Dudağımı ısırıp kafamı salladım. "Nereye vurdun?"Seni izlerken yakalanacağım korkusuyla masaya vurdum diyemem sonuçta.E o zaman ne gibi bir bahane uyduracağım?Başımı arkaya çevirdiğimde gözüme kapı takıldı.Sonra ağzımdan sessiz bir mırıltı döküldü. "Kapıya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurum Sensin Kadın
Teen FictionÖylece karşıyı izlerken sessizlik aramızda hakimdi.Daha iki günlük tanıdığım adamla ne konuşabilirdim ki?Derin nefes alıp hırkanın omuz kısmından tutup çektim.Öne doğru uzatıp gözlerine minnetle baktım.Kimileri umursamazdı.Sadece kendini düşünürdü.O...