Her attığım adımda birer birer özgürlüğüne kavuşuyor gözyaşlarım.Gidiyorum ama nereye?Acım da geliyor ardımdan.Bir gölge misali takip ediyor adımlarımı.Derin nefes alsam boğuluyorum sanki.Geçti desem geçmiyor,öldüm diyorum öldürmüyor.Süründürüyor sanki.Kollarımı açarak cennete koştuğumu sanırken bir anda cehennemim karşıladı beni.Çiçekleri birer birer ekti kalbime.Özenle büyüttü onları.Her gün aksatmadan suyunu verdi.Her şey oldukça normalken kendi eliyle ektiği çiçekleri,acıyan kalbimi umursamadan kökleriyle beraber yoldu.
Bir anda tepetaklak oldum ben!
Yine de öğrendiğim bu gerçeğe rağmen olumlu bakan tarafımı dinleyerek düşündüm biraz.Fazla mı tepki veriyorum dedim kendi kendime.Aycan'la tartışırken 'söylediğim yalanın ağırlığı altında eziliyorum,bugün anlatacağım her şeyi' demişti.Oysaki bunun için çok geç kalmamış mıydı?Sonra geçirdiğim şu birkaç hafta geldi aklıma.Adeta kendimle savaştığım şu günler...Allak bullak olan kafam,alt üst olan psikolojim,o kadının 'gerçek canını çok acıtacak, dediği gün...Kim ne derse desin konduramadığım adam;eski nişanlısını eski arkadaşı olarak tanıttı.Bu yalanı hak etmedim!Her ne olursa olsun yapmayacaktı bana bunu.Bu ilişkiye başladığımız gün anlatmalıydı her şeyi.Belki o zaman canım bu kadar yanmazdı.Elimde olmadan kıskanırdım ama geçmişiyle de yargılamazdım.Yapmazdım bunu.Sonuçta benim onun hayatında olmadığım bir zamanda gerçekleşen bir şey bu.Kabullenmem uzun sürebilirdi.Ama biz sonuç olarak bu yol ayrımına da girmiş olmazdık.
Ellerim kollarımda ileri geri giderek beni biraz olsun ısıtırken,üşüdüğümden dolayı birbirine çarpan dişlerim neredeyse kırılacaktı.Şimdi olsaydı yanımda,yalansız bir şekilde.Alsaydı kolları arasına beni anında gevşerdi bedenim.Kafam göğsüne sığınırdı,burnum kokusunu solurdu.Güvenli limanımdı o benim.Huzuru anımsadığım adamdı...Kim ne derse desin konduramadım.O kadın canın yanacak dediğinde bile Rüzgar'a güvendim ben.Kırdı kanadımı.Uçmayı severdim ben oysaki.Tutsak etti beni...
Ben affetsem,aşk affeder mi sevdiğim?
Kesik bir soluğu dudaklarım arasından saldığımda yukarı doğru kalkan göğsüm indi.Kalp atışlarım düzensizdi.Saatlerce koşup yorulmuş gibiydim.Yanaklarımın ısısı bu yüzden miydi yoksa ateşler içinde olduğum için mi?Bu zamana kadar güçlü duran ben,neden şimdi de öyle değildim?Kollarımı sıkıca sardım bedenime.Gözlerimi kapattığım an Rüzgar'la olan tüm güzel anılarım canlandı.Gözümden akan yaş,yanağımdan çeneme,oradan da ıslak kıyafetlerime doğru yol aldı.Ağlasam da geçmiyor acım,içimdeki feryadı dışarı bıraksam da.Hem ruhen hem bedenen bitik hissediyorum kendimi.Sanki ruhum çoktan pılını pırtını toparlamış koşarak uzaklaşıyor benden.Çaresizlik batağına düşmüşüm gibi uzaktan gidişini seyredebiliyorum sadece.
Burnumu çekip Aslı'nın oturduğu binanın önünde durdum.Ailesi bir süreliğine akrabalarının yanına gittiği için gelmiştim belki de buraya.Kimseye bir şey anlatacak gücüm yoktu.Uyumak istiyordum sadece.Bıraksınlar beni,hiçbir şey sormasınlar.
Attığım her adımda yer ayaklarımın altından kayıyordu sanki.Birkaç adımdan sonra başım döndü.Gözlerimi kapatıp olduğum yerde birkaç saniye bekledim.Birisi kolumdan tutunca gözlerimi açıp karşımdaki adama baktım.
"İyi misiniz?"
"İyiyim."
"Yardımcı olmamı ister misiniz?Bu binada oturuyorum."Tuttuğu kolumu çekip kaşlarımı çattım. "Gerek yok."
"Yanlış anladınız.Kötü gözüktüğünüz için yardımcı olmak istedim sadece.Evliyim ben."Derin nefes verip mahçupça gülümsedim. "Kusura bakmayın lütfen.Ben sadece...İyi hissetmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurum Sensin Kadın
Teen FictionÖylece karşıyı izlerken sessizlik aramızda hakimdi.Daha iki günlük tanıdığım adamla ne konuşabilirdim ki?Derin nefes alıp hırkanın omuz kısmından tutup çektim.Öne doğru uzatıp gözlerine minnetle baktım.Kimileri umursamazdı.Sadece kendini düşünürdü.O...