32.Bölüm

779 33 0
                                    

Kısa bir sessizlik oluştu aramızda.Adeta çıt kesildiğimiz bu durum saniyeler geçtikçe can sıkıcı bir hal alıp gergin ortamı daha da dibe çekmişti.Bu kadar stres olmamın sebebi de yanı başımda duran Efe.Gergin tavırlarıyla beni de etkilemişti.Yahu azıcık sakin ol be çocuk!Sevdiğim adamı tanımasam durumun vahiminden endişeleneceğim.Ne ara yemeye başladığımı bilmediğim tırnağımı kendime kızarak bırakıp,büyük bir ritimle kulağıma dolan Efe'nin kalbine dikkat kesildim.Korku çanları çalmaya başlamıştı sanırım.Oysa kendisi istemiyor muydu Rüzgar'ın öğrenmesini?Sanırım istiyordu istemesine ama uygun bir zamanda karşısına geçip konuşarak.Bu şekilde kulaktan duyma değil.Duymama ihtimali ne bilmiyorum.Zira kapının pervazına yaslı Rüzgar'ın hafif çatık kaşları,gergin duran omuzları duyduğu ihtimalini daha üstte tutuyordu.

Ne ara tuttuğumu bilmediğim nefesimi bırakıp ellerimi iki yana açarak gülümsedim. "Ne için gelmiştin hayatım?"Tek ayağımın üzerine aldığım ağırlığımı diğerine de verip bize doğru adım atan Rüzgar'a yürüdüm. "Sana bakmak için gelmiştim."Bileğinden başlayarak gömleğinin üzerinden ellerimi gezdirip yakasını düzelttim.Geri çekilip ensemdeki saçımı kaşırken, "Biz de kardeşimle konuşuyorduk işte,"dedim.Yutkunan Efe, "Aynen öyle abi,"diyerek söylediğimi doğrularken boğazımda gıcık varmış gibi hafifçe öksürdüm.

"Öyle havadan sudan işte."Duydu mu diye anlamaya çalışsamda belli etmiyordu hiçbir şey. "Anladım.Ben içeriye geçeyim.Konuşmanız bittiyse siz de gelin beraber oturalım."Masanın üstünden suyu alıp, "Sen git,ben geliyorum,"dedim.Kafasını sallayıp mutfaktan çıktığı an kolumu tutan Efe önüme geçti.Bir adım gerileyip gözlerimi devirdim.

"Abla ne yapıp ne edip duymuş mu diye öğren.Bana haber etmeyi de unutma sakın."

"Bir sakin ol.Tamam,öğreneceğim.Sen Ece'ye bir şey belli etme.Kızı durduk yerde strese sokarsın."Alnını sıvazlayıp sandalyeye oturdu. "Hay ben böyle işin ağzına sıçayım.Bilsin diye konuşmayı beklerken ayak üstü duydu adam.Oysa ben karşısına geçip en olması gereken şekilde konuşacaktım.Ece konuşmaz benimle.Ya birde ayrılsa benden?"Kafasına vurup, "Merve gibi başlama yine felaket tellalına,"dediğimde çalan telefonumun ekranında Merve'nin adı belirdi.

Sanırım iyi insan lafın üstüne ararmış diye boşuna dememişler.Telefonu açıp kulağıma tuttuğumda geri geri adımladığım için sırtım tezgaha değdi. "Nasılmış bizim yeni gelin?"Hafif gülüp, "Gayet iyi,"dedim. "Sen nasılsın müstakbel gelin?"Telefonun diğer ucundan gelen kahkahalardan anladığıma göre Aslı'da orada olmalıydı. "İyiyim kız.Özledik seni kedicik.Malum yeni gelini fazla rahatsız etmeye gelmez.O yüzden gelmedik yanına."Muzip sesinin ardından gelen fesatlık çok net anlaşılıyordu. "Burada olsaydın çakardım ağzına bir tane.Uzun zamandır elimin tadını almıyorsun.Özlemişsindir sen de."

"Özledi.Ama merak etme,ben bir güzel dövdüm onu,"diyen Aslı'nın sesinden sonra, "Ben seni bir döverim bir de arkandaki duvar döver,"diyen Merve yine bir kavganın kapılarını araladı.Yine alışıldık bir durum olarak onları susturup,bağırmaktan acıyan boğazım yüzünden elimdeki suyu içtim.

"Sana bir şey soracağım.Ama eminim ki beni eline geçirdiğinde bir güzel benzeteceksin."Kim bilir beni sinir edecek ne soracaktı.Aksini Merve'den beklemek delilik olur zaten. "Madem döveceğimi biliyorsun,ne diye soruyorsun be kızım?"

"Kahvaltıda yürek yedim çünkü."

"Eceline susadın sen belli ki.E o zaman sor bakalım."

"Bak söylüyorum."

"Vazgeçmek üzereyim."

"Aman aman,dur.Düğün gecesi o malum şey acıttı mı kız?"

Telefonun diğer ucundan, "Yuh!"diyen Aslı'ya, "Ne yapayım?Düğün yaklaşıyor ister istemez merak ediyor insan,"dedi masumca.Utancımdan kızaran yanaklarıma elimi değdirdim.Sorulacak soru mu bu ya?Zamanı gelince öğren işte. "Kaybol Merve!"

Huzurum Sensin KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin