28.Bölüm

799 35 1
                                    

"Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği gibi,mutsuzluk da geçicidir..."

-Jose Saramago-

Erken gelen bir bölüm oldu.Keyifli okumalar.
~~~
Güneş tam tepende,terden sırılsıklam olmuş durumdasın.Yorulmuşsun,nefes nefese kalmışsın.Ayaklarındaki bağ çözülmüş, susuzluktan dudakların kurumuş.Kendini bıraksan yokuş aşağı yuvarlanacaksın.

Ama senin tükenmeyen bir umudun var!

Çıkacaksın o yokuşu.

Çıktın da!

Ne çaba sarfederek çıktığın o yokuşu sadece ayağının kaydı diye tekrar ve tekrardan yuvarlanarak başlangıçta buluyorsun kendini.İşte benim hayatım da tam bu.Bitti dediğim an başa sarıyorum.Ne zaman ki ben 'mutluyum' desem ya da bunu dile getirsem ardından gelecek olan 'mutsuzluk' yakamı bir türlü bırakmıyor.Hayatımız bu yokuşlardan ibaret değil mi zaten?

Ya pes edeceğiz ya da sabır...

Gözlerim aralandığında kendimi nerede olduğunu bilmediğim bir depoda buldum.Belki de saatlerce sürdü çırpınışlarım.Elim,kolum bağlı olup,elimden hiçbir şey gelmemesi beni deliye döndürürken çaresiz kalışıma gözyaşlarım eşlik etti.Kimseyi üzmeye hakkım yokken değer verdiğim insanlar yokluğumu hissedip belki de çoktan üzülmeye başlamışlardır.

Kaç defadır olduğu gibi tekrardan deponun içinde gezindi gözlerim.Aldığım derin nefesler göğsümün şiddetle inip kalkmasına neden olurken bulanan midemden dolayı yüzümü ekşittim.Feci şekilde ağrıyan başım da beni epey zorluyordu.Rüzgar nasıl acaba?Çaresiz midir beni bulamadığı için?Özür dilerim sevdiğim.Böyle olmasını hiç istemezdim.Belki de sana doyamadan gideceğim bu dünyadan. Bu düşünce dinen gözyaşlarıma yenisini eklerken yüzümün etrafına dağılan saçlarım ağzımda da bant olduğu için beni bunaltmıştı. Burnumdan derin nefes alıp verirken kafamı haraket ettirerek saçımın arkaya doğru gitmesini sağladım.

O an arkamdaki demir,sürgülü kapının açılma sesi kulaklarıma doldu.Aycan'ın beni bu halde görmesini istemediğim için kafamı yana eğip gözyaşlarımı omuzuma silmeye çalışırken ayakkabı tabanının yere bastıkça çıkardığı o tok ses daha yakından gelmeye başladı.Uzun boylu,esmer bir adam görüş alanıma girdiğinde çatılı kaşlarım olabilecekmiş gibi biraz daha çatıldı.Kimdi bu?!İfadesiz bakan siyah gözlerini bedenimde gezdirip gözlerimde durdurunca rahatsızca yerimde kıpırdandım.O gözlerini üzerimden çekmesi için çıkardığım sesler üzerine işaret parmağını yüzüme sallayıp,demir kapının olduğu tarafı kontrol etti hızlı bir şekilde.

"Kapa çeneni!"

Kenarda duran sandalyeyi alıp ters bir şekilde oturdu.Gözlerimi ondan çekip deponun içindeki camdan dışarıya baktığımda karanlık olduğu için hiçbir şey göremedim.Belki sabah olsaydı ne gibi bir yerde olduğumu anlayabilirdim.Gözlerimi kapatıp açtığımda bana baktığını gördüm.Bu şekilde savunmasızken dokunmaya çalışırsa eğer,bağlıyken kendimi nasıl savunabilirim bilmiyorum!Korkmuyor gibi görünmeye çalışsamda gözlerini üzerimden çekmediği için ürküyordum.

Deponun soğukluğu bedenimi titretmeye başladığında, "Beni dinle,"dedi.Eğdiğim kafamı kaldırmadım. " Benden korkmana gerek yok.Asıl korkman gereken kişi Aycan."Buradan bir kurtulursam o kadının eceli olacağım! "Seni öldürmeyi kafasına sokmuş.Uysal davran,fevri hareketlerine karşı.Sabah olduğunda seni buradan çıkaracağım."Önce kaçırıp,neden sonrasında beni bırakıyor?Amacı ne bilmiyorum ama tek isteğim buradan bir an önce kurtulmak.Gözlerine bakıp ağzımdaki bantı işaret ettim.Sandalyeye yasladığı kolunu indirip çenesini kaşıdı.

Huzurum Sensin KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin