Anne karnında,dokuz ay boyunca geçirdiğimiz bir serüvenle başlar hayatımız.Doğarız ve bazılarına göre yükü ağır olan bu dünyaya gözlerimizi açarız.Zamanla emeklemeye,yürümeye ve bazı şeyleri algılamaya başlarız.Diğer bir tabirle olgunlaşırız.Bir zamanlar tek sorunumuz istemediğimiz oyuncağın alınmamasıyken büyüdükçe bu fikrimiz değişir.Ne garip değil mi?Küçükken istediğimiz bir şey yıllar sonra istemediğimiz bir şey haline geliyor.Aslında hayat bizi gerçek yanıyla karşı karşıya getirip, yüzleştiriyor.Bu sorumluluklar sayesinde bir yönden de kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğreniyoruz.
Kimsenin yardımı olmadan;dışarıya karşı dik duruşumuzla,sabrımızla,azmimizle,gayretimizle bir yerlere geliyoruz.Ama bazen yıldığın anlar gelebilir.Yorulduğunu,tükendiğini hissedebilirsin.Tam bitti dediğin an aslında hayat senin için yeniden başlar.Önemli olan bu durumla karşılaştığında isyan etmemek.Hayat bir şarkıya benzer;içinde hem neşe taşır,hem keder...Bırakın siz hayata değil,hayat size ayak uydursun.
Dolu gözleriyle önümden geçip giden kız,elinde çocuğuyla amansızca yolda yürüyen anne,telefonla konuşurken endişeyle koşan adam...Kim bilir ne dertleri var.Hayat herkese eşit davranmıyor.Huzurla yaşayan kimi insanların yanında dertlerinin içinde boğuşan insanlar da var.Bu yüzden her zaman yaşadığım hayata şükrederim.Ufak bir problemle karşı karşıya geldiğinizde 'bu böyle olmamalıydı' ya da 'neden bunlar sadece benim başıma geliyor' demek yerine, 'nasip buymuş' demek daha doğru değil mi?Bazıları çok istediği marka ayakkabıyı bulamadığı için dünyayı ayağa kaldırırken,bazıları da parasızlıktan kara kara nasıl ilaç alacağım diye düşünüyor.
Düşüncelerimi arkamdan yaklaşan topuk sesini duyunca tozlu bir rafa kaldırıp,göğsümde bağladığım kollarımı çözdüm.Yönümü Müzik öğretmeni Ada'ya doğru çevirdiğimde tatlı gülümsemesini gören gözlerim parlarken,dudaklarım gülümseme bulaşıcı gibi iki yana kıvrıldı.Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatıp, içinde nescafe olan kupa bardağı uzattığında kulaklarıma sinirli bir ses tonu ulaştı. "Lan ne yaptın?!"Kaşlarım eş zamanlı bir şekilde çatılırken havadan uçarak bize doğru gelen top gözlerimin endişeyle büyümesine sebep oldu.Ada'nın uzattığı kupayı boşverip havaya zıplayarak topu geri gönderdim.Sert vurmaktan sızlayan avuç içimden dolayı dişlerimi sıkıp,sinirli gözlerimi futbol oynayan çocuklarda gezdirdim. "Dikkatli olsanıza!Görmüyor musunuz hocanızın elinde sıcak içecek var.Sonucu kötü bir kazaya sebebiyet verecektiniz!"
Ada derin bir nefes alıp, "Allah korusun,"dedi.Ekrem az önce gönderdiğim topu Eren'in eline bırakıp yanımıza doğru geldi. "Hocam kusura bakmayın,inanın isteyerek olmadı."Gevşeyen omuzlarım bağırdığım için pişman olduğumu gösteriyordu.Top bana doğru gelse sıkıntı değildi,Ada'ya doğru gediği için yanmasından korktum.Elimi Ekrem'in omzuma koydum. "Bir dahakine dikkatli olun canım."Ekrem'in mahçup bakışlarını gören Ada gülümsedi. "Sorun yok Ekrem.Hadi siz oynamaya devam edin."Başını sallayıp yanımızdan ayrıldığında Ada tekrardan elindeki kupayı uzattı.Bekletmeden uzanıp aldım.
"Zahmet olmuş.Teşekkür ederim."
"O ne demek öyle?Zahmet falan olmadı.Ben seni görünce yanına geleyim dedim.Hem asıl ben teşekkür ederim.Sen olmasan yanabilirdim.Neyse,kapatalım bu konuyu.Nasılsın?"
"İyiyim,sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim canım benim."
Zil çalana kadar eşine yapacağı sürpriz doğum gününü anlattı.Hediye konusundaki kararsızlığını görünce birkaç seçenek sundum.İçinden biri hoşuna gitmiş olmalı ki defalarca teşekkür etti.Elimdeki bardağı çay ocağına bırakıp sınıfa doğru yol aldım.Telefonuna bakarken adeta gözlerinden kalpler fışkıran Merve'yi gördüm.Bakışları beni bulduğunda sırıtarak yanıma geldi. "Rüya Vallahi geliyor."Anlamayarak ona baktığımda kafama vurdu. "Ne yapıyorsun Merve?!"Gözlerini devirip omuzlarımdan tuttu. "Ya geliyor diyorum,Vallahi geliyor."Dudaklarımın arasından bıkkın bir nefes verip etrafımızı kontrol ettim.Çocuklar zil çaldığı için yavaş yavaş sınıflarına çekilirken,sadece koridorda birkaç öğretmen arkadaşım vardı. "Kim geliyor Allah aşkına?"Elini göğsüne koyup gözlerini kapattı. "Beklediğim an geliyor."Kaşlarımı çatıp elimi omzuna koydum. "Merve,canım sen iyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzurum Sensin Kadın
Ficção AdolescenteÖylece karşıyı izlerken sessizlik aramızda hakimdi.Daha iki günlük tanıdığım adamla ne konuşabilirdim ki?Derin nefes alıp hırkanın omuz kısmından tutup çektim.Öne doğru uzatıp gözlerine minnetle baktım.Kimileri umursamazdı.Sadece kendini düşünürdü.O...