20.Bölüm

1.2K 52 3
                                    

Bu saatte bölümü yayımladığım için kusura bakmayın.İnanın kaç saattir yazmak için uğraşıyorum anca şimdi bitirebildim.

Keyifli okumalar dilerim.
~~
Sırtımı sandalyeye yaslayıp restoranın içinde gözlerimi gezdirdim.Avizelerin şıklığı,masanın şıklığı ayrı bir zerafet içindeydi.Sanki herkes geleceğimiz günü biliyormuş gibi akın etmişlerdi içeriye.Yaklaşık bir ay kadar önce açılmıştı burası.Herkesten met edici kelimeler duymak ise gelmem için fırsat kollamama neden olmuştu.Kısmet bugüneymiş.Maşayla dalgalandırdığım saçlarımı omzumdan geriye bırakıp,elbisemin etek boyunu aşağı doğru çekiştirdim.Dizlerimin sadece bir karış üstünde biten boyu oturunca yukarıya doğru çekiliyordu.İlk defa bugün giydiğim bu elbisenin böyle olduğunu bilsem asla elime bile almazdım.

Rüzgar'ın sinirden kendini zor zapteden halini görüp gülmemek ise elde değildi.Kendimi sıkmaktan yanaklarım pembeleşmişti.Güldüğümü gördükçe de huysuzluğu artıyordu.Susuyordu sırf beni kırmamak için ama içinde kopan fırtınadan haberim vardı.Önündeki tabağa çatalı sert bir şekilde bırakıp ağzındaki eti çiğnemeye devam etti.Gözleri bir etrafa bir de benim elbisemin etek boyunda gidip geliyordu.Enes suyundan bir yudum alıp, "Ne bu sinir oğlum?"dedi.Tabi ardından gelen cevap ise net bir şekilde belliydi. "Yok bir şey!"

Derin nefes verip başımı hafif iki yana salladım.Sanırım Merve'nin kıskançlığı konusunda yaptığım tüm eleştiriler Rüzgar'da bir bütün olarak karşıma çıkmıştı.Gülme komşuna gelir başına dedikleri bu olsa gerekti.Gökhan ve Aslı,Rüzgar'ın bu haline gülmekle yetinirken,Merve'nin yüzündeki kurnazlık laftan geri kalmayacağını gösteriyordu."E yani haklı adam.Arkadaşım diye söylemiyorum bir içim su Vallahi.Ben Rüzgar'ın yerinden olsam kıskançlıktan ölürdüm."Elini havada sallayarak sözlerinin gerçekliğini doğrularken gözlerimi büyütüp,susması için parmağımı dudağıma bastırdım.Rüzgar'ın yerinde olmasına gerek yok ki.Bu haliyle bile kimse eline su dökemez.Anlamış olmalı ki yutkunup tabağıyla ilgilenmeye başladığında,Rüzgar'ın kısık sesli homurtuları kulağıma ulaşıyordu.Ah be adam,ne yapacağım ben seninle?

"Sakin ol ve bak etrafına.Hiç bana bakan birini görüyor musun?Herkes kendi halinde,yanındakiyle sohbet ediyor."Kısılan gözleri hızlı bir şekilde restoranın içini taradıktan sonra gözle görülür bir şekilde yüzüne rahatlama geldi.Elini oturduğum sandalyenin arkasına koyup bana doğru eğildi. "Rüya bu elbise sana hiç yakışmamış."Kaşlarım havalanırken kahkaha attım.Acaba yakışmadığı için mi yoksa kıskandığın için mi böyle diyorsun?Bana ikinci şık daha cazip geliyor. "Öyle mi?Bence çok yakıştı.Bundan sonraki günler de sıkça giyerim diye düşünüyordum."Kaşlarını çatıp, "Ya sabır!"dedi. "Allah'ım kesin katil olacağım."

"O nasıl bir laf?Tövbe tövbe."

"Ne?Hiç öyle mırıldanma bana.Ben senin için söylüyorum.Yakışmamış,emanet gibi duruyor üstünde.Nereden buldun bu paçavrayı?"

"Rüzgar!"

"Ne,Rüzgar?Yalan mı söylüyorum sanki?"Bacağına çimdik attığımda kısık sesle inledi. "Beni sinir etme!Gider nerede kısa elbise varsa onu alırım!"

"Hop hop,sakin olun.Rüzgar,yenge oldukça fazla ciddi duruyor.Yol yakınken vazgeç kardeşim.Bu uğurda kaybedeceğini bile bile savaşıyorsun."Merve,Gökhan'ın masadaki elini tutup, "Aralarına girme hayatım.Hatırlatırım,aynı şeyi sen de bana yapıyorsun,"dedi. "Rüya bak bu elbiseyi giydim diye yolda gelirken tartıştık.Oysaki ben bu elbiseyi alırken ne hayaller kurmuştum.Resmen tüm neşemi söndürdü bu hödük!"Enes rahat bir tavırla arkasına yaslanıp konuştu. "Valla benim kafam rahat şu an.Kız arkadaşım yok.Ne dert var ne tasa."Ellerini ensesinde bağlayıp güldü. "Gerçi olsaydı da fena olmazdı lan."

Huzurum Sensin KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin