25

199 18 46
                                    

Yalçın'dan

Canlarım iyi günler nasılsınız, neler yapıyorsunuz ? Ben sabahtan beri abime ulaşamadığım için üzgünüm. En çok da Hazar ben üzgün hissettiğim için üzülüyor, buna üzgünüm.  Koltuğumuzda dizlerimi göğsüme çekip kollarımla  bacaklarıma sarılmış öylece oturuyorum.

Hadi sonrasında olanları anlatayım size.

YekÇağLut pikniğe gidecekmiş bizi de davet ettiler Hazar bana sorduktan sonra onayladı, bizde pikniğe gidecektik.  Koltuktan kalkıp  yatak odamıza gittim, mavi bir tişört ve siyah kot pantolon giyindim. Ben saçlarımla uğraşırken Hazar odaya girdi.

Yanaklarımdan tutarak gözlerine bakmamı sağladı. Alnını alnıma yasladı ve ' Sen gülmeyince nefessiz kaldım, kendini üzme kafa dinlemeye gitmiştir abin. Söz, geri gelince bizde kalması için ikna ederim birlikte vakit geçirirsiniz.' dedi.

Dudaklarım mutlulukla yukarı kıvrılırken sevdiğim adama bir kez daha hayran oldum. Boynuna ellerimi dolayıp daha da yakınıma çektim ve dudaklarına tatlı tatlı eziyet ettim.

Ben dudaklarını sömürürken Hazar belimi sıkıca kavrayarak aramızda hiç boşluk kalmamasını sağladı. Birkaç dakika daha öpüştükten sonra dudaklarımızı ayırdık.

Elimin tersiyle yanağını okşayarak 'Dolaptan birkaç şey alalım yanımıza pikniğe götürmek için. Sen üzerini değiş ben de götüreceklerimizi ayarlayayım. ' dedim.

Hazar gelince hazırladıklarımızı ve hırkalarımızı, minderlerimizi alarak arabaya indik. Eşyaları ve yiyecekleri bagaja koyarak YekÇağLut'un evine doğru yola çıktık. Yaklaşınca Bulut'a mesaj attım.

Bulut üzüntümü fark edip yanıma gelirken onu inceleme imkanım oldu. Gözlerinin altı şişmişti ve gözlerinde hafif bir kızarıklık vardı. Biraz konuştuktan sonra arabaya yerleştik.

Sanki üzerimden tır geçmiş gibiydi, çok yorgun hissediyordum. Yan dönerek Hazar'a sarıldım ve kafamı omzuna koydum. Konuşma sesleri geliyordu ama gözümü açmaya halim yoktu.  Kafamın altına bir şey yerleştirilmesi ve Hazar'ın dokunuşlarıyla iyice rahatladım ve kendimi uykuya bıraktım. 

Gözümü açınca bana sımsıkı sarılmış  Hazar'ı fark ettim. Dudaklarıyla oynadım birkaç dakika. Birden parmaklarımdan birini ağzına hapsetmesiyle  kıkırdadım. Parmağıma minik bir öpücük  kondurdu. Hazar daha rahat otursun diye yan döndüm.  Kafamı yana çevirince  Bulut'un boynu yana kaymış kulaklığından biri kulağında düşmüş bir şekilde uyuyakaldığını gördüm.

Kafamın altındaki minderi alarak dizlerime yerleştirdim, kulaklığını çıkararak müziği durdurdum ve Bulut'un kafasını dizlerime yerleştirdim. Hazar elimle oynayıp arada öpücük kondururken ben de Bulut'un saçlarıyla oynuyordum. 

Bulut kısa bir süre için uyansa da tekrar uyuyakaldı. Piknik alanına varınca Yekta ve Çağıl arkaya geldi ve ben kalkınca Yekta Bulut'un arkasına oturarak sırtına yaslandı, Çağıl da önüne geçti. 

Hazarla birlikte getirdiklerimizi ve birkaç minderi alarak piknik alanında yürümeye başladık. Salıncaklara çok yakın bir masa görünce hızla oraya gittik ve minderleri oturaklara yerleştirdik. Birkaç dakika sonra YekÇağLut geldi ve masaya örtüsünü serdikten sonra oturaklara yerleştik.

Biraz oturduktan sonra Bulut salıncakları göstererek 'Sallanmaya gidelim mi ? Önce seni sallarım sonra ben sallanırım.' dedi. Bende 'Olur sallanalım.' diyerek ayağa kalktım ve Hazar'ın yanağına öpücük kondurduktan sonra Bulut'la beraber salıncaklara gittik. 

Önce Bulut'u oturtarak salladım. Biraz sonra salıncağı durdurarak beni oturttu. Sallanmaya başlamıştım çok mutlu hissediyordum ki bize yakın bir masada Burak'ı gördüm. Salıncağı durdurarak hızla Burak'ın yanına gittim. 'Selam Burak.' diyerek masaya yaklaştığımda beni gören Burak şaşırdı.

'Selam Yalçın. Bayadır görüşemedik nasılsın, neler yapıyorsun ?' dedi. Bende 'Evet, öyle oldu. Artık çalışmaya başladım iş-ev arasında geçiyor günlerim. Sen nasılsın, neler yapıyorsun; bayadır görüşemedik ?' dedim. Burak ' İyiyim bende sağ ol. İş güç herkes gibi koşturuyoruz. Bulut'un yanında mı çalışmaya başladın ?' diye sordu. 'Yok abimin şirketinde çalışmıyorum. Üç arkadaşımızın bir pastanesi var orada çalışıyorum.' dedim. 

Biz konuşurken Hazar yanımıza geldi ve belime kolunu sardı. Bu yanındayım demekti bizim dilimizde. Acaba olayı farklı mı anladı diye düşünürken karşımda utanıp sıkılan bir Burak gördüm.

'Bir şey söyleyeceksin sanırım, çekinmene gerek yok biliyorsun  Hazar benim sevgilim.' dedim. Burak gülümseyerek 'Çok mutluyum sizin adınıza.' dedikten sonra ekledi ' Bulut nasıl ? Bir ara hep yan yanaydık ama bayadır ulaşamadım, o iyi değil mi ?' dedi. Abim için endişelenmişti... Eski sevgilisiydi ama abimin onu, onun abimi ne kadar  çok sevdiğini biliyordum.

Hazar, abim hakkında üzgün olduğumu bildiği için benim yerime 'Bulut iyi, bir sıkıntı yok. Bu ara fazla çalıştık o yüzden iki hafta ara verdik. Sabah bizde ulaşmaya çalıştık ama iyi olduğunu bir haftaya geleceğini söyleyen bir nottan başka bir bilgimiz yok malesef.' diye açıkladı. 

Burak anladım anlamında kafasını salladıktan sonra 'Dönünce bana da haber verir misiniz ?' dedi. 'Olur, haber veririz.' dedi Hazar. 

Bu sırada YekÇağLut yanımıza geldi. Yekta 'Bir sorun yok değil mi ?' dedi. Bir sorun olmadığını söyleyerek Burak'ı tanıştırdım. 'Burak'la tanışın, abimin arkadaşı.' dedim, abim vesilesiyle tanışmıştık sonuçta.

Burak sitemle 'Abinin arkadaşıyım ama senin arkadaşın değil miyim ?' dedi. 'Benim de arkadaşımsın tabi ki.' dedim. Yekta, Çağıl ve Bulut sırasıyla tanıştı Burak'la. Sonrasında Çağıl
' İstersen bizim masaya gelebilirsin. Kafa dinlemek istiyorsan başka...' dedi. 

Burak bu habere sevinmişti. Tahminimde yanılmak istesem de söyledikleri tahminimi doğruluyordu. ' Çok sağ olun sanırım her seferinde arkadaşlarım tarafından ekilmeye mahkumum... Her seferinde de geleceklerine inanıyorum.' dedi hüzünle.

Bu çocuğun arkadaşları neden hep böyle yapıyordu ki ? Yekta bir koluna Hazar bir koluna girdi ve masamıza doğru ilerlemeye başladılar bizde arkalarından gidiyorduk. 

Oturaklara yerleştiğimizde  Bulut
' Bence sen o arkadaşlarını arkanda bırak. Hem burada beş kişiyiz bence biz senin arkadaşların olabiliriz ne dersin ?' dedi. Ah güzel kalpli arkadaşım benim... Yekta ve Çağıl Bulut'a sımsıkı sarılmıştı dediğinden sonra. Bulut çok mutlu görünüyordu.

Burak şaşkınlığını atınca 'Gerçekten arkadaşım olur musunuz ? ' dedi. Benden üç yaş büyük olsada en az benim kadar duygusaldı Burak. Hem bu yaş değil karakter meselesiydi. Hazar'ın elinden tutup kaldırırken Bulut'a göz kırptım o da Yekta ve Çağıl'ı kaldırarak Burak'ın yanına geçtik ve ona sarılarak 'Oluruz tabi.' dedik. 

Burak'ın boğulmasını istemediğimizden Burak'tan ayrıldık ve hemen ardından Hazar ' Hadi mangalı ayarlayalım, bir kısmımızda sofrayı hazırlasın.' dedi. Hazar ve Burak mangalı ayarlamaya başlarken Çağıl, Bulut ve ben getirdiklerimizi masaya dizmeye başladık. 

Size anlatacaklarım  bu kadardı, kendinize iyi bakın canlarım.

BİS ~ bxbxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin