34

144 12 25
                                    

Yekta'dan

Değerli okuyucular iyi günler. Bugün size  Çağıl ve Burak'ın çaktırmadan yukarı çıktıklarını düşünmelerinden sonra olanları anlatacağım. Hadi bekletmeden anlatmaya başlayayım. 

Keyifli okumalar.

Yalçın, abisi Bulut ve Hazar'ın ortasında oturuyordu.  Hazar'ın elini tutuyordu ama kafasını abisinin boynuna yaslamıştı. Neredeyse bir haftadır Bulut yoktu onu çok özlemişti ama dün olanlardan sonra Hazar'dan bir saniye bile uzak kalmak istemiyordu.

Bulut Yalçın'ın saçını okşarken 'Hadi bugün bir şey yapalım yorgun değilseniz.' dedi. Yalçın 'Ama abi daha bugün geldin yoldan. İstersen dinlen bugün.' dedi. Bulutsa 'Bir şey olmaz hem seninde kafan dağılmış olur.' dedi. 

Pofuduk Bulut'umuzun sarılma zamanı gelmiş olacak ki kolumu kaldırarak göğsüme sokuldu ve kollarını belime sardı, saçlarına bir öpücük kondurdum. Bulut bunu görmüş olacak ki 'Hey burada sap olanlar var.' dedi.

Pofuduk Bulut'umuz bunu duyunca utandı ve iyice yapıştı bana sonra kafasını kaldırıp 'Ama Bulut abi niye her seferinde beni utandırmaya çalışıyorsun ki.' dedi. Bulut buna kahkaha atarak 'Ne yapayım hala utanıyor musun diye deniyorum ve sen her seferinde utanmaya devam ediyorsun.' dedi.

Bulut, pofuduğumuzdan 7 yaş büyüktü ama kendi isteğiyle abi diyordu pofuduk ona. Çağıl'dan 6 yaş büyük olmasına karşın Çağıl Bulut'a abi demiyordu.

Yalçın 'Çocukların yanına gidebilir miyiz ? Hem bu sefer burada yaparız bir şeyler olmaz mı ?' dedi. Hazar Yalçın'a bakmaya devam edince 'Anlamasan olmaz değil mi ? Mert Yusuf'un kafasına silah tutarak bir fotoğraf attı ve o fotoğrafla tehdit etti beni. Gidersek Yusuf'un iyi olup olmadığını da görürüz.' dedi. 'Bence iyi fikir, gidebiliriz.'  dedim. Bulut'ta kafasını göğsümden kaldırıp 'Evet çok güzel olur, gidelim.' dedi. 

Bulut ayağa kalkarak 'Ben Burak'ı getirmeye gidiyorum. Duyduğuma göre pastanede Çağıl ve bebekleriyle çalışmaya başlamışsın o yüzden Yalçın sen, Yekta sen ve minik Bulut sen bir şeyler hazırlamaya başlayın Çağıl'ı da yanınıza yollarım birazdan. Hazar, ben ve Burak'ta balon falan alırız oyuncak da olur herhalde. Siz daha önce gittiniz anladığım kadarıyla. Bu saydıklarımı götürebiliyoruz sıkıntı olmuyor değil mi ?' dedi.  Hazar 'Götürebiliyoruz bir sıkıntı çıkmıyor.' dedi. 

Yalçın hızla ayağa kalkarak 'Ne duruyorsunuz hadi hazırlanmaya başlayalım.' dedi ve Bulut'la beni çekiştirerek mutfağa götürdü. Yalçın daha önceden hazırladıkları böreklerden çıkararak ısıtmaya başladı bu sırada dolaptan çıkardığı haşlanmış buğdayla Buğday Salatası yapmamızı istedi.

Bulut otları yıkarken bende buğdayları genişçe bir kaba koydum üzerine mısır tanelerini boşalttım ve közlenmiş biberleri doğramaya başladım. Bulut'un önünde yığılı olan taze soğanlardan aldım, elindeki dere otlarını doğradıktan sonra çok az taze soğan doğrayacaktı. 

Bu sırada Çağıl geldi mutfağa çok mutlu görünüyordu. 'Demek çocukları ziyarete gideceğiz. Siz tuzluları hazırlamışsınız bende kek yapayım diyorum. Yalçın puding var mıydı ? ' dedi.  Yalçın 'Bekle hemen getiriyorum diyerek mutfaktan çıktı ve iki paket antep fıstıklı ve  çikolatalı puding getirdi. En sevdiğim pudingti bu. Gözlerimi zorla puding paketlerinden çekerken önümdeki taze soğanları doğramaya devam ettim. 

Bütün malzemeleri karıştırdıktan sonra tuz, zeytin yağı ve limondan hafif bir sos yaptım çocukların midesi bize göre hassastı çünkü. Sosu döküp her şeyi güzelce harmanladıktan sonra kabın kapağını oturtup kenarlarından güzelce kapattım (Şaka maka cidden Buğday Salatası tarifi verdim) . 'İşte salata hazır.' dedim.

Hazar börekler ılınınca kapalı bir kaba yerleştirdi. Çağıl'ın yaptığı kek de piştiğinde sadece üzerine pudingi dökmek kalmıştı. Kek ılınınca Bulut'un yardımıyla pudingi döküp güzelce yaydı Çağıl. 

Telefonum çalınca Hazar'ın aradığını görüp açtım. 'Geldik kapının önündeyiz işiniz bitti mi ?' dedi. 'Bitti hemen poşetleyip geliyoruz.' dedim. Hızlıca yaptıklarımızı poşetledik ve tüm eşyalarımızı alarak evden çıktık. Yalçın Bulut'un arabasına bindi bizde kendi arabamıza binip yola koyulduk.

Aslında yiyecekler olmasa Yalçın Hazar'ın kucağına otururdu Burak da Bulut'un. Tabi ki pofuduk olan değil. Pofuduğumuz ezilirdi öyle bir durumda. Yalçın'ın abisinden bahsediyorum.

Kırk dakika sonra vardık yurdun oraya. Biz getirdiklerimizi yüklenirken diğer arabadan sadece Yalçın'ın taşıdığı kapla inmeleri dikkatimi çekmişti. Demek ki farklı bir süpriz hazırlamışlardı çocuklar için.

Yurdun bahçesine girince etrafımıza her hafta uğramaya çalıştığımız dostlarımız geldi. Şu an hepsine sarılmak istiyordum ama ellerim doluydu. Çocuklarla şakalaşarak ilerlerken bahçenin kenarındaki süslemeleri gördüm ve bir köşede de balonlar vardı hatta içlerinde bir şeyler var gibiydi ama ayırt edemedim uzaktan. 

Masa ve sandalyelerin olduğu yeri görünce hızla oraya gittim ve elimdekileri bıraktım ardından Bulut ve Çağıl da bıraktı ellerindekileri. Arkamızı dönüp yere çökünce çocukların sesleri cıvıl cıvıl gelmeye başladı ve gelip üçümüze de sarıldılar. 

Etrafa göz atınca Yalçın'ın hızla koşup Yusuf'a sarıldığı ana denk geldim. Nasıl bizim ona bir şey olacak diye aklımız çıktıysa Yalçın'ın da Yusuf'a bir şey olacak diye aklı çıkmıştı. Sanki bir an herkes anlaşmışcasına çıt çıkmazken Yusuf 'Geldin, beni bırakmadın.' dedi. Yalçınsa Yusuf'u sarıp sarmalarken 'Seni bırakamam bebeğim.' dedi.

Hazarsa geçen sefer araba oynadığı Tarık'ı dizlerine oturtmuş sohbet ediyordu. Yalçın ve Hazar'ı Yusuf ve Tarık tamamlıyordu, yapboz parçaları gibiydiler. Bulut ve Burak 3-4 yaşında görünen bir miniğin yanına çimenliğe oturmuştu. Bu miniği daha önce görmemiştim sanırım yeni geldi...

Çağıl ve Bulut beni çağırarak yanımdaki dostlarımla hikaye dinlemek için minderlere gelmemizi istediler. Minderlere giderken Burak ve Bulut'un yanından geçiyorduk ama duyduklarım...

Duyduklarım çok komikti. Minik, Burak'ı göstererek 'Benimmm.' diyordu. Bulut ise 'İlk başta bana tatlı görünsen de Burak benim ona sarılamazsın.' dedi. Hadi be çocuktanda mı kıskandın diyecektim ama  Burak'a göz kırptığını gördüm.

Burak aklına bir fikir gelmiş gibi yapıp 'Aaa bak aklıma ne geldi sen bana sarıl bende ona sarılayım hep birlikte sarılalım olur mu ?' dedi. Evet yöntemleri işe yaramıştı geldiğimizden beri üzgün üzgün oturan minik gülümsedi.

'Olur ama en çok bana sarıl tamam mı ?' diyerek kollarını Burak'a uzattı. Burak 'Tamam en çok sana sarılacağım.' diyerek miniği kucağına alıp sarmaladı. Bulut'ta arkalarına geçerek bacaklarını Burak'ın bacaklarının yanına yerleştirdikten sonra ikisine de sarıldı uzun kollarıyla. 

O kadar güzel görünüyordular ki... Mutluluk gibi, aile gibi... Hemen telefonumu çıkararak anı ölümsüzleştirdim ve yanımdaki dostlarımdan en arkada kalanı kucaklayarak minderlerin olduğu yere ulaştım beş adımda. Miniği yere bırakınca hızla arkadaşlarının yanına gitti ve mindere oturdu. Ben de Çağıl ve Bulut'un yanına geçtim.

Bugünlük size anlatacaklarım bu kadardı sevgili dostlar, kendinize iyi bakın. 

Y.N: Çizim zamanı !

N: Çizim zamanı !

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
BİS ~ bxbxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin