Özel Bölüm 3

133 5 34
                                    

Yekta'dan

İyi günler değerli okuyucular. Uzun zaman sonra sizin için yazıyorum... Yazmayı özlemedim desem yalan olur. İyi ki varsınız ve iyi ki sizin için yazma şansına sahibiz.  Unutmadan... Bugün neler oldu neler. Daha fazla bekletmeden olanları anlatmaya başlayayım.

Keyifli okumalar.

Sabah boynumda gezen minik ellerle ne olduğunu anlayamadan uyandım. Gözlerimi açınca göğsüme yaslanıp uyuyan minik Alkım'ımızı gördüm. Emziği bırakması için çok çabalamıştık ve bırakmıştı minik Alkım ama emziğin eksikliğini henüz atlatamamıştı. Tabi bunda parmağını emmesine izin vermememizin payı olduğunu unutmamak gerek.

Yine de parmağını emmemeliydi tabi emziği de. Büyüyordu minik Alkım'ımız, artık oyuncaklarına sarılmayı da azaltmıştı hem. Onun yerine bazen yanımıza gelip bize sarılıyordu, bugünkü gibi.

Yataktan hiç ses gelmeyince kafamı çevirip baktım ve kocalarımın hala uyuduğunu gördüm. Onlarla olmak, Alkım'la olmak bir mucizeydi benim için. Canımdan birer parçaydı her biri.

Alkım'ın üzerinden hafifçe kaymış olan battaniyeyi düzeltirken minik Alkım'ımız 'Babaa' diye mırıldanmaya başladı. Henüz uyanmamıştı ama arada bizimle böyle uykudayken konuşuyordu, bu duruma alışmıştık o nedenle. 'Efendim oğlum.' diye yanıt verdiğimde 'Üçünüzü de çok seviyorum, Arda babayı da.' demesiyle duygulanmıştım. 'Bizde seni çok seviyoruz, tüm kalbimizle.' dedim.

Kollarını sıkılaştırarak tekrar uykuya geçti minik adam. Bir gün Arda'nın hamileyken çekildiği fotoğrafları görmüş ve 'Bu bebiş kim ?' diye sormuştu Arda'nın karnını göstererek. Arda dahil hepimiz evdeydik o gün ve Alkım'a gerçekleri söylemeye karar verdik. Sadece birkaç şey hariç.

O günden sonra 'Süper Arda' olan Arda'nın yeni adı 'Arda Baba' oldu Alkım'ın sözlüğünde. Öğrenmek için küçüktü ama en iyi bu zamanlarda öğreniyordu minikler. Ya büyüdüğünde başka bir sekilde öğrense ve hiç toparlayamasaydık... Böyle bir şeyi önlemek adına fotoğrafları bulduğu gün anlatmıştık Arda'nın da Alkım'ın babası olduğunu.

Alkım yarım saat daha göğsümde uyudu, bende o sırada hayatımı güzelleştiren üç meleğimi izledim uzun uzun. Gece gelmiş olmalı yanımıza yatmaya, iyi ki gelmişti. İyi ki gelmişti de ona sarılıp uyumuştum. Eminim ki benimle uyumadan önce Bulut babasına ve Çağıl babasına iyi geceler demiş ardından da yanaklarından öptürmüş öyle bana gelmişti.

Çok tatlı bir çocuktu ve sevgi yumağıydı. İçindeki sevgi o kadar fazlaydı ki... Peki ya yanaklarını öptürmeyi sevmesine ne demeli ? Gözlerindeki parıltılar ve mutluluk hiç bitmesin, hep mutlu olsun  istiyordum minik gökkuşağımız.

Ve unutmadan bize adının anlamını sorup, adının anlamının 'Gökkuşağı' olduğunu öğrendiği andan itibaren her yağmurdan sonra çıkacak gökkuşağını beklerdi. Gökkuşağı çıktığındaysa yüzünde oluşan o gülümseme.. İşte o gülümseme tüm dünyaya bedeldi.

'Yekta baba..' dediğinde daldığım düşüncelerden sıyrılarak yeni uyanmış  olan minik gökkuşağımıza baktım. 'Efendim oğlum' dedigimde yanağıma kocaman bir öpücük kondurup 'Günaydın' demişti. Bende günaydın diyerek yanağına burnumu sürttüm. Hemen kıkırdamaya başlayıp kafasını boynuma sakladı.

Yatakta doğrulacakken fısıltıyla 'Seninle konuşmak istiyorum. Babamlar sofrayı hazırlasa olur mu ?' demişti. Burak sağ olsun bize çok destek olmuştu ve onun sayesinde bebekliğinden itibaren Alkım'a güzel bir eğitim verebilmiştik. Alkım o kadar düzgün konuşuyordu ki daha üç yaşına girmeden...

'Olur tabi ki.' dedikten sonra az önce kalkan Bulut namıdeğer pofuduğumuz, Alkım'a ve bana kocaman bir öpücük verip günaydın demişti. Onun peşine de Çağıl civcivimiz uyanmıştı ve o da bizi öpücüklere boğmuştu. ÇağLut'a Alkım'la birazdan geleceğimizi söyledim ve ardından ikili mutfağa geçti.

BİS ~ bxbxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin