17

289 22 6
                                    

Yekta'dan

Merhaba değerli okuyucularım, iyi günler.

Bugün pastanede yoğun çalıştığımız bir gün oldu. Daha önce size pastanede bir günümüzü anlatmadığımız için bugün pastanede olanları size anlatmaya karar  verdim.

Başlayalım.

Sabah kahvaltı yaptıktan sonra pastaneyi açmaya gittik. Pastanemiz haftada dört gün açıktı. 

Sabah altı gibi pastaneyi açmaya indik. Ben önden giderek kapıyı açtım ve iki meleğimin içeri girmesini bekledikten sonra bende içeri girdim ve kapının içerideki kilidini kapattım. Bulut'la Çağıl çoktan mutfağa geçmiş poğaçaları ve simitleri fırına vermişlerdi.

Bende çay suyunu hızlıca kaynatıp çayı demledim, meyve sularını, bardakları ayarladım ve ayak üstü uğrayıp bir şeyler alıp gidecekler için cam tezgahı düzenledim, sildim ve yeni ürünler için hazırladım. En son olarak masa ve sandalyeleri düzenledim.

Buradaki işim bitince mutfağa gittim. Çağıl ve Bulut hem tatlı tatlı konuşuyor hem de fırından çıkardıklarını büyük servis tabaklarına koyuyordu. Şu an onlara sarılmayı çok istesemde işimiz vardı bu nedenle gidip tabaklamaya yardım ettim. Sohbete beni de dahil etmişlerdi hemen. Oysa onları dinlerken de çok mutluydum, sesleri bana huzur veriyor. Daha doğru ifade edersem varlıkları bana huzur veriyor.

İşimiz bitince tabakları cam tezgaha götürdük ve sıraladık. Bulut ve Çağıl küçük detaylarla ilgilenirken ben mutfağa geri döndüm ve hızla 10-15 tane sandviç hazırlayıp  streç filme sardım ve tabaklayarak içeri götürdüm. Cam tezgaha yerleştirdikten sonra Bulut ve Çağıl'ın yanına giderek pastaneyi açmadan sıkıca sarılıp saçlarına birer öpücük kondurdum.

Gün içinde işten birbirimize sevgimizi göstermeye fırsatımız kalmıyordu neredeyse. Gerçi fırsat olsa da ben onlara sarılmayı çok sevdiğim için pastaneyi açmadan şimdi olduğu gibi sarılırdım.

Bulut kapalı kapıya giderek ilk önce 'kapalı' yazısını 'açık' yazısıyla değiştirip kapıyı açtı. Şimdi sıra en heyecanlı kısımda yani misafirlerimizin gelmesini beklemekte. Çok beklememize gerek kalmıyor çünkü her gün bu saatlerde uğrayan yedi sekiz misafirimiz var.

İlk misafirimiz kapı açıldıktan birkaç dakika sonra geliyor. Yanlış hatırlamıyorsam adı Soner. Bulut misafirimizi karşılayarak hoş geldiniz diyor ve kenara çekiliyor. Misafirimizin kendi istediği masayı seçmesi önemli... Soner bey masasındaki çiçek desenli kartı kaldırıyor ve Bulut siparişi almak için yanına gidiyor.

Bulut siparişi alıp yanımıza geldi, bakalım Soner bey bugün ne sipariş etti. Günlere göre siparişleri değiyor Soner beyin. Pazartesileri farklı, salı günleri farklı,... diye devam ediyor. Bugün perşembe olduğuna göre simit ve meyve suyu sipariş etmiş olmalı ama farklı bir şeyde sipariş etmiş olabilir.

Bulut siparişi söylüyor: Simit ve açık çay. Üçümüzde farkındayız siparişteki farklılığın. Böyle küçük detayları incelemeyi seviyoruz. Ben çayı ayarlarken Çağıl simiti dörde bölerek tabağa yerleştirdi. Yanına üç küçük derin kaba zeytin, peynir ve reçel koyup tabağın kenarına dizdi. Tepsiye su, peçete ve çatalla birlikte bu hazırladıklarımızı da koyduk ve Bulut siparişi götürdü. Bu sırada iki arkadaş cam tezgaha yaklaşarak sipariş verdi, birini Bulut hazırladı diğerini ben. Siparişlerini vererek gülümsedik ve 
' Afiyet olsun ! ' dedik.

Sabah on kişi daha geldi ve arada yer değiştirerek misafirleri karşıladık, sipariş aldık ve siparişleri hazırladık. Öğleden sonra ise pasta almaya gelen kişiler oldu. Her birinin istediği pastayı bulmasına yardım ettik ve not yazdık. Başkasına pasta alanlar hemen bir şeyler söyledi ve biz de yazdık ama kendisine alanlar bir şey söylemek istemedi bu seferde biz içinde güzel dileklerin olduğu notlar yazarak pastanın üzerine koyup öyle paketledik.

İşte genel hatlarıyla pastanede bir günümüz bu şekilde geçiyor. 

Pastanemizi her zamanki gibi akşam sekizde kapattık, sonraki gün için hazırlıklarımızı halledip iç kapıdan geçerek merdivenlerden evimize ulaştık.

Tam kendimizi yatağa atacakken kapı çaldı. Bulut kapıyı açmaya giderken bizde ardından gittik. Bulut kapıyı kapatarak bize döndü elinde papatyalardan bir buket vardı ve üzerinde bir not. Bulut  baktı ve sonra Çağıl'a verdi. Notta ne yazıyordu merak etmiştim hemde onları gülümsetecek bir şeyken yazan. Çağıl buketi bana verdi. Çiçeklerin güzelliğine bakıp notu elime aldım. 

Notta yazanları sizinle paylaşayım.

Yarın sabah 6 da görüşmek üzere canlarım. - Yalçın

Bizim için uzun denecek bir süredir Yalçınları görmemiştik. Yalçınlar diyorum çünkü Yalçın gelecekse Hazar da gelecekti buna emindik. Yarını merakla bekliyorum.

Kendinize çokça iyi bakın.

BİS ~ bxbxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin