5

1.6K 66 25
                                    

Çağıl'dan

Güzel bir günden merhaba dostlarım. Yorgun olduğum için yazma sıramı Bulutla değiştirdim. Hem üçümüzün arasında böyle şeylerin lafı olmaz.

Hadi size Bulut'un anlattığının sonrasında olanları anlatayım.

Duştan sonra hep beraber kahvaltıyı hazırlamaya başladık. Yekta kahvaltılıkları dolaptan çıkarıp mutfak masasına dizerken, ben  domates, salatalık doğruyordum birazdan da ekmeği kesecektim, Bulut ise tavada 2 yufka ile yapılan klasik böreğini yapıyordu.

Bulut böreği pişirip servis kabına aldı ve soğuması gerektiğini söyledi. Bu sırada dolaptan dün yaptığımız erik suyunu çıkarttı, evet çay yapmıyorduk genelde sadece akşamları tatlı yiyeceksek yanında içiyorduk çayı. Bu özellik Bulut'tan aldığımız bir özellik. Ne güzel değil mi, her geçen gün birbirimize farklı özellikler katıyoruz.

Kahvaltıdan sonra odaları dolaşarak dağınıklık olan şeyleri düzelttik, zaten pek bir şey yoktu o yüzden 5 dakikaya işimiz bitti ve hazırlanmak için giysi dolabının önüne geldik. Dolap üç kısma ayrılmıştı: Yekta'nın eşyaları, benim eşyalarım ve Bulut'un eşyaları.

Yekta üzerini giyerken bir yandan da bizim giyeceğimiz kıyafetleri göz ucuyla inceliyordu. Hatta sadece Hazarla  görüşecek olmasak Bulut'un pantolonunu çok dar olduğu gerekçesiyle çıkartması için ikna etmeye çalışacağına eminim.

Ah şu an Bulut'a ve Yekta'ya bakmayı kesmem gerek yoksa ikisini de dolaba itip öpmeye başlamam an meselesi. Çok güzel görünüyor. Tamam sakin, Bulut'u düşün ve Hazarla konuşurken rahat hissetmesi için böyle şeyler yapma yoksa utanır ve utanırsa da kendini kapatabilir.

Bu sırada mini çantamı da alıp kendimi dudak koruyucuma odakladım ve güzelce sürdüm. Yekta ve Bulut'ta hazır olunca bana seslendiler ve gerekli eşyalarımızı alıp alt kata yani pastanemize indik.

Bulut kapıdaki kilidi açtı ve çıkan çan sesiyle içeriye geçtik. Yekta masaları kontrol edip düzenlerken Bulutla birlikte mutfak kısmına geçtik. Bulut heyecanla dün yaptığım cheesecake'e bakıp bakamayacağımızı sordu, bende dudaklarına yapışmamak için kendimi tutarken ufak bir baş hareketiyle buzdolabını gösterip açması için işaret verdim.

Bu kadar küçük bir şeye bile o kadar çok mutlu oluyordu ki teşekkür edip bana sıkıca sarıldı ve hemen buzdolabının kapağını açıp cheesecake'e baktı. Dudaklarını iştahla yaladıktan sonra yüzünü yan çevirip ' Hazar'a servis edecek miyiz? Ona göre dışarı çıkaralım istersen. ' dedi. Bende olur dolaptan çıkarabilirsin dedim ve Yekta'ya seslenmek için kapıya kadar ilerledim ve ' Yekta buraya gelsene ' dedim.

Bulut bana tatlıyı kesebilir misin bende servis ederim sen yorulma dedi. Bende gülümseyip olur dedikten sonra tatlıyı eş parçalara böldüm. Parçaların eş olmamasının beni metal olarak çok yoracağını ve aklımın bu olayda takılı kalacağını bildiği için bana yardımcı olmuştu tatlıyı kesmemi isteyerek.

Gerçi o kadar takmıyorum onlarlayken ama bu seferde onlar  eşit kesemedik diyerek kendilerini kahrediyorlardı ve ben bu durumda daha kötü oluyordum. Ben dolaptan içecekleri ısınmaları için çıkarırken  Yekta ' Bir sorun mu var ÇağLut ? ' diyerek kapıda durdu. Bende ' Yok yok hadi gel yanımıza. ' dedim.

İkisi de merakla suratıma bakarken onları o kadar çok öpmek istiyordum ki... Suratımı ellerimle tamamen kapatıp arkamı dönünce merakla ne olduğunu sordular ve bana iki yandan sarıldılar. Ah azdım sizi öpmek istiyorum diyemezdim misafirimiz gelecekken.

Bende bunu daha masumca ifade etmeye karar vererek ' Dudaklarınızı istiyorum ama çok utandım. '  dedim ve ellerimi yüzümden indirdim.

Bana böyle aşkla bakıp gülümseyen iki adam olunca tabi ki dudaklarını istiyorum. Bulut ' Yaa ama sen ne tatlı utanıyorsun öyle. Çok tatlı görünmüyor mu Yekta ? ' dedi.  Yekta da ' Evet çok tatlı. ' dedikten sonra ' O zaman Öpücük Zamanı ! ' diyerek bana doğru yaklaşmaya başladılar bir yandan o bir yandan Bulut.

Yekta ilk önce Bulut'u bana yönlendirerek ilerlemeye başladı bende istemsizce geri geri giderek buzdolabına yapıştım. Bulut beni öpmeye başlarken Yekta'da ona arkadan sarılıp boynu öpmeye başladı ama iz bırakmadan. Birkaç dakika sonra Yekta beni öpmeye başlarken Bulut arkasına geçip sırtına öpücükler kondurmaya başladı. 

Yekta beni öperken izlendiğime dair bir his doldu içime ve hemen kafamı kapıya çevirdim. Hazar bizi ilk defa bu şekilde bastığı için şokla gözleri kocaman açılmış bize bakıyordu. Yektayı durdurup kapıya çevirdim bu sırada Bulutta benim gibi utanıp yanıma geçti ve boynuma kafasını sakladı bende usul usul saçını okşadım.

Bulutla ben ne kadar utanmışsak ve panik halindeysek Yekta da o kadar sakin bir şekilde Hazar'ın yanına gitti ve ' Özledim nerelerdesin Bulut abini tanıyınca bizi unuttun hayırsız.' diyerek sarıldı.

Hazar da ' Ne unutması oğlum, asıl ben aramasam öldün mü kaldın mı haberimiz olmayacak. ' dedi omzuna vurdu hafifçe. Sonrasında bize dönerek  ' Niye orada duruyorsunuz gelsenize, utanmayın artık benden  kaç yıllık tanışıklığımız var. ' dedi. 

Bunun ardından Bulutla birlikte Hazar'ın yanına gidip dördümüz toplu sarılma yaptık. Bulut bizi kibarca içeri yollayıp tatlıları ve içecekleri getireceğini söyledi. Bizde hep beraber Hazar'ın en sevdiği masaya ilerlerken masada tanımadığım biri oturuyordu, acaba kimdi ki bu adam ?

Yektaya baktığımda onunda masadakini tanımadığını bakışlarından anladım. O anda Yekta beni kolunun altına doğru çekti ve saçıma minik bir öpücük kondurdu. Biliyordu ki yabancı kişilerden korkuyordum geçmişim yüzünden. Ben Yekta'nın dokunuşlarıyla rahatlarken masaya varmıştık.

Hazar masada oturan adamın arkasına geçip ' Sizi tanıştırayım, bu gördüğünüz yakışıklı Yalçın ve kendisi sevgilim olur.' dedi. Yalçın Hazar'a tatlı tatlı kızarken ben durumu algılamaya çalıştım.

Durun durun, 30 yıllık bekarlık hayatını öve öve bitiremeyen Hazar'ın sevgilisi mi olmuş!? Bu süper bir şey, umarım mutlu olurlar ve birbirlerini incitmezler.

Hemen Bulut'a mesaj atarak bir misafirimiz daha olduğunu bu nedenle ona da bir servis hazırlamasını rica ettim.

BİS ~ bxbxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin