11.Bölüm

1.7K 80 31
                                    

  Hastaneye gelip Keremin odasına girdim.

"Iyisin değil mi?"

Kerem baygın gözlerle bana baktı.

"Turp gibiyim."

Yatağa oturup omzuna vurdum.

"Dalga geçme çok korktum."

"Miray eve götür beni."

Keremin saçını okşayıp güldüm.

"Doktor bir kaç saat daha beklememizi söyledi. Yani gece üç ya da dörtte hastaneden çıkacağız."

Kerem gözlerini kapatıp ofladı.

"Uyu hadi. Ben uyandırırım seni."

Keremin üstünü örtüp koltuğa oturdum. Topuklu ayakkabılarımı çıkarıp biraz dinlemeye başladım.

************************************
  "Hanımefendi, hanımefendi."

Gözlerimi açıp karşıya baktığımda hemşire kadın beni uyandırırdı.

"Eve gidebilirsiniz."

Bileğimdeki saate baktığımda saat 03.43'dü.

Kanepeden kalkıp Keremi uyandırdım. Ceketini giydirip hastaneden çıktık.

Taksiye binip eve gelmiştik.

Kerem direk uyumuştu. Odama gidip üstümü çıkarırken telefonum çalınca hemen açıp kulağıma dayadım.

"Alo Burak Bey."

"Yarın seni ben almaya geliyorum. Saat 07.00'da hazır ol. Sahile gideceğiz, ona göre hazırlık yap. Benim için güneş kremi ve limonlu suyumu hazırla."

"Tamam Burak Bey."

Telefonu yüzüme kapatmıştı. Koyun can derdinde kasap et derdinde.

Ter koktuğum için direk üstümü çıkarıp banyoya girdim.

Ayaklarım çok ağrıdığı için uzun süre durmadan hemen çıkıp kendimi yatağa attım.

Saate baktığımda 05.37'ydi.

Yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Çünkü Burak Beyciğim daha kuşlar kahvaltı yapmadan beni almaya gelecek.

Saçlarımı kurutmak istiyordum ama Kerem rahatsız olmasın diye havluyla kuruttum.

Kıyafet dolabımın önüne geçip ne giysem diye bakınıyordum.

Tam sahilde giyilecek bir elbisem vardı. Ama giysem mi diye düşünüyordum.

Ayak bileğime kadar uzun ve geniş bir elbiseydi. Kendiliğinden belinden sıkmalı, dirseğime kadar geniş kolları olan bir elbiseydi. Kırık beyaz kumaşın üzerinde küçük küçük kahverengimsi çiçekleri olduğu için çok hoş bir hava yaratıyordu.

Onu giymeye karar verip elime alarak yatağımın üstüne koydum.

Sandaletlerime bakıp beyaz olanı aldım. Daha sonra plaj şapkasını alıp üstümü giydim.

Makyaj masasının önüne oturup Sadece güneş kremi ve dudak parlatıcısı sürüp nemli saçlarımı ensemin biraz yukarısında bağlayıp kaküllerimi elimle düzeltip ortadan ayırdım.

Selim'in bana aldığı kolyeyi takıp elimle kolyeyi okşayıp masadan kalktım.

Şapkamla takım olan büyük hasır çantamı alıp çantamın içine yedek havlu, güneş kremi, dün bende kalan Burak Bey'in dudak nemlendiricisini ve ajandamı içine koyup sandaletlerimi ellerime alıp parmak uçlarımda yürüyerek salona gittim. Cüzdanımdan çıkardığım parayı masanın üstüne koyup mutfağa gittim.

SEKRETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin