27.Bölüm

1.5K 64 28
                                    

  New York'un en çok ilgi gören yerine gelmiştik. Empire State binası. Hep filmlerde fotoğraflarda görmüştüm.

Ve en büyük hayallerimden biri burada fotoğraf çekmekti.

Arabadan inip binaya büyülü gözlerle baktım.

"Bugün sadece eğlen."

Fotoğraf makinemle binayı çekerken Burak Bey'e kafa salladım.

"En büyük hayallerimden birini gerçekleştiriyorum. Şu an üzgün olmam imkansız."

Böyle dememe rağmen hala kalbim çok acıyordu. Sadece güçlü durmaya çalışıyordum.

Burak Beyle binanın en üstüne çıktığımızda elimde olmadan korkuyordum. Yükseklik korkum vardı.

"Burak Bey beni bekleyin!"

Kalabalık ve sıcaktı.

Burak Bey durup beni bekledi. Yavaş adımlarla Burak Bey'e yaklaşıp koluna tutundum.

"Güzel bir yer değil mi?"

Etrafın fotoğrafını çekerken Burak Bey'i kafamla onayladım.

"Sizide çekmemi ister misiniz?"

"Gerek yok."

"Hadi Burak Bey. Elinize böyle fırsat geçer mi?"

Burak Bey'i zorlayıp fotoğraf çekmeye ikna ettim.

Onun fotoğrafını çekerken siyahi bir Adam omzuma dokundu.

İngilizce bir şeyler söyleyince anlamayıp Burak Bey'i çağırdım.

Adam bir şeyler söyledikten sonra Burak Bey çevirisini yaptı.

"Ikimizin fotoğrafını çekebilirmiş."

Adama gülerek dönüp kafamı sallayarak kamerayı uzattım.

Nasıl çekeceğini gösterirken 'I know.' (Biliyorum) Değince gülümseyip Burak Beyle gülümseyerek kameraya poz verdik.

Adam eliyle Burak Bey'e bana yaklaşması için hareket yapıyordu.

Burak Bey aramızdaki mesafeyi koruyarak yaklaştı.

Adam eliyle yine hareketler yapıyordu. Daha sonra yanındaki sanırım eşi olan kadının koluna girip onun gibi poz vermemizi istedi.

İlk önce ikimizde kabul etmedik. Ama adam bir anda sinirlenince Burak Bey'in koluna girip gülümsedim.

Başka bir fotoğraf için Burak Bey'in bir adım önüne geçtim. Burak Bey ise elini omzuma attı.

Üçüncü fotoğraf için adam yanındaki kadının beline elini koyup aynısını yapmamızı istedi.

Ben elimle kabul etmezken Burak Bey iki eliyle belimi kavrayıp kendine yaklaştırdı. Şok olmuş şekilde ona bakarken adam fotoğrafımızı çekiyordu.

"Bana değil kameraya bak."

Kendimi düzeltip bütün cesaretimu toplayarak belimdeki Burak Bey'in ellerini tutup gülerek poz verdim.

Ikimizinde kalbinin çıkacak gibi attığına yemin edebilirim.

Buna benzer bir kaç poz verip fotoğraf çektik.

Daha sonra adama teşekkür edip kamerayı aldık. Adamın çektiği fotoğraflara bakıp gülümsedim.

Biraz daha bu binada zaman geçirip fotoğraf çektikten sonra inip arabaya bindik.

Burak Bey emniyet kemerini takarken bana gülümsedi.

"Şimdi gideceğimiz yer New York'un en ünlü on kahvaltı salonunun ilk sırasında yer alıyor."

SEKRETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin