Otele gelip odalarımıza gitmiştik. Yerde oturup çektiğimiz fotoğrafları bilgisayarıma yükleyip daha ayrıntılı bakarken kapı çaldı.
Kapıyı açıp Burak Bey'i içeri aldım. Takım elbise giyip süslenmişti.
"Ne yapıyorsun?"
Diz üstü bilgisayarımın başına tekrar oturup fotoğrafları düzenlemeye devam ettim.
"Çektiğimiz fotoğrafları düzenliyorum."
Burak Bey yanıma gelip oturarak fotoğraflara baktı.
"Yemeğe gidelim."
Bilgisayarımı yere bırakıp Burak Bey'e baktım.
"Benim için bugün yeterince çabalayıp yoruldunuz. Siz odanıza gidin ben size istediğiniz yemeği istettiririm."
Bilgisayarımı tekrar elime alırken Burak Bey elimden alıp kapağını kapatarak yatağın üstüne koydu.
"Senin için çabalamadım. Biraz eğlenmek istedim. Kendini nimetten sayma. Gidip güzel giyin. Pahalı bir yere gidiyoruz."
Burak Bey odadan çıkıp kapıyı kapattı.
"Öyle diyordu ama benim için yaptığı belliydi. Etrafa Sadece kötü biri gibi görünmeye çalışıyor. Ama başaramıyor."
Selim'e inat gezip eğleneceğim. Yerden kalkıp bavulu açtım.
Siyah iddialı bir elbise vardı. Dizin üstünde, vücudu saran ve yırtmaçlı bir elbiseydi.
Bu elbiseyi Burak Bey'in yanında giyemem. Ama başka o kadar güzel ve iddialı bir elbisem yoktu.
Elbiseyi elime alıp giyerken bile tereddüt içindeydim. Ama gerçekten yakıştığı için giydim. Siyah ucu sivri ayakkabılarımı bavuldan çıkarıp ayağıma giydim. Çanta olarak küçük siyah el çantası aldım.
Banyoya gidip yüzümü sildim. Burak Bey'in yaptığı makyaj yemeğe gitmelik makyaj değildi.
Biraz daha koyu tonlarla makyajımı yapıp saçımı taradım. Kakülümü yandan ayırıp Kerem'in aldığı kolyeyi taktım.
Aynadan kendime bakıp elbisemi değiştirsem mi diye düşünüyordum.
"New York'ta kaç kere pahalı bir yerde yemek yiyeceksin!? Bugün sadece güzel ol!"
Özgüvenimi toplayıp odadan çıktığımda bıkmış şekilde kapıda bekleyen Burak Bey'i gördüm.
Beni görünce ifadesizce beni baştan aşşağı süzdü.
"Kıyafetin hiç senlik değil."
Elimle kıyafetimi düzeltip yavru köpek bakışlarıyla Burak Bey'e baktım.
"Çirkin miyim?"
Burak Bey elini ensesine götürüp bir daha baştan aşşağı süzdü.
"Hayır... Evet... Hayır! Senden bana ne! ne giyersen giy!"
Burak Bey ani çıkışından sonra kafasına vurarak asansöre bindi.
Asansöre binip aynadan kendime bakıyordum.
Çirkin miyim? Değil miyim? Hiçbir şey anlamıyorum!
"Kendine bakmayı bırak. Şaş olacaksın."
Asansörden inip çıkışa doğru yürürken Burak Bey'e yetişmeye çalışıyordum.
Arabaya yürürken Selimle karşılaştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKRETER
Romantizm~Tüm hayatı değiştiren küçük tesadüfler...~ Patronunuz eski sekreteri tarafından dolandırılırsa ve bu eski sekreter manyak olursa sizin hayatınız tehlikeye girmiş sayılır mı? +18 yaş sınırı!! ~Yetişkin içerik~