23.Bölüm

1.4K 69 21
                                    

  O kadar mutlulukla gaza gelip Bütün evi temizlemiştim.

Mutfaktan çıkıp salona geldiğimde Burak Bey kollarını göğsünde bağlayıp kafasını duvara yaslayarak uyuyordu.

Yanına gidip elimdeki telefonumla dürttüm.

Burak Bey gözlerini açıp bana ve telefonuma baktı.

"Bitirdin mi işini?"

Kafamı sallayıp yerden kalkmasına yardımcı oldum.

"Gidelim o zaman!"

Çantamı yerden alıp Burak Beyle evden çıktık.

Burak Bey evin kapısını kitleyip arabaya doğru yürüdü.

"Burak Bey yarın pazar. Armut koltuklar ve deniz kumu alıp bana getirmeniz lazım. Ben siz uyurken pasta siparişini verdim. Ve nasıl bir pasta olacağını tarif ettim. Ayrıca kardeşinizin hediyesi şirkete gelmiş. Yarın çok erken saatlerde burada olacağım. O yüzden armut koltukları ve deniz kumunu kesinlikle erkenden buraya getirmelisiniz."

Burak Bey beni dinlerken arabanın kilidini açtı.

Arabaya binip emniyet kemerimizi taktık.

"Dediklerini hallederim o kolay. Parti mağazasında sipariş ettiğin şey geldi mi?"

Burak Bey arabayı çalıştırıp sürerken sorusuna yanıt verdim.

"Bir gün önce gelecek dedi ama siparişler biraz çok olduğu için yarın kesin getirecekler."

Burak Bey kafasını sallarken yine bir soru sordu.

"Peki parti davetiyeleri dağıtıldı mı?"

"Evet efendim. O meseleyle Veronica Hanım bizzat ilgilendi. Aslında çok kişi çağırmayacaktı ama şirketteki tanıdıklarınızı ve birkaç akrabanızı davet etmiş."

Akraba kelimesini duyunca dişlerini sıkmaya başlamıştı Burak Bey.

"Neyse... Senin pasaportun var mı?"

Gülerek Burak Bey'e baktım.

"Tabiki var! Selim'i bir kere ziyaret etmek için yurt dışına giderken almıştım."

Burak Bey yavaşlayarak bana baktı.

"O kadar mutlu olmanın sebebi belli oldu."

İster istemez Burak Bey'e bakıp güldüm.

************************************
  Yol boyunca sırıtarak evime geldiğimiz için çenem ağrıyordu.

Arabadan inip Burak Bey'e teşekkür ederek el salladım.

Önümden hızla geçip giderken arkamı dönüp evime bakarak iç çektim.

"Sonunda bu eve bu kadar mutlu girecektim."

Koşarak merdivenleri çıkıp eve girdim.

Şimdi Selim'in tam adresini nereden bulacaktım.

Telefonumu tek elimle tutarken diğer elime yavaşça telefonla vuruyordum.

"Buldum! Kargo göndereceğim!"

Elimdeki telefonumla hemen Selim'i aradım.

"Selim hiç vaktim yok. Sana bir hediye aldım. Tam adresini bana ver. Evine göndereceğim."

"Hediye almana gerek yoktu."

"Selim başlatma nazına çabuk adresini mesaj olarak at! Olabildiğince çabuk!"

SEKRETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin