19.Bölüm

1.5K 70 10
                                    

  Gözümü açtığımda Kerem tepemde dikilmiş yemek yiyordu.

"Sana kaç kere kapıyı tıklatıp gir dedim!"

Kerem ağzını sonuna kadar doldurmuş konuşuyordu.

"Çaldım, çaldım duymadın. Öldün sandım."

Baş ucumda duran saate bakıp aniden kalktım.

"Saat dokuz! Yedi de şirkette olmam gerekiyordu!"

Kerem umursamaz tavırla yemek yerken yataktan kalkıp odasının kapısında durdum.

"Bir dakika! Pazar gününe kadar istediğimi yapabilirim."

Yatağıma tekrar uzanıp tavana baktım.

"Ama parti yetişmezse işten kovulmakla kalmam üstüne dayak bile yiyebilirim."

Yataktan kalkıp tekrar banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Dişlerimi fırçalarken banyodan çıkıp tekrar odaya geldim.

Kerem hala odamda yemek yiyordu.

Bugün alışverişe çıkmam gerekiyordu. Parti malzemeleri almak için.

Dolabımın önüne geçip kıyafet seçimi yapıyordum.

Beyaz gömlek ve uzun siyah askılı elbisemi dolaptan aldım.

Ağzımı yıkamak için tekrar banyoya gidip ağzımı yıkadım.

Odama giderken Kerem mutfağa geçmiş sandviç yapıyordu.

Onu görmezden gelip odama gidip üstümü değiştirdim.

Saçımı tarayıp ensemden biraz yukarıda topuz yaptım. Kaküllerimi bu sefer ortadan ayırmadım. Tarayıp olduğu gibi bıraktım.

Göz altlarıma kapatıcı sürdüm. Maskara ve ruju sürdükten sonra küçük siyah bir çanta ve güneş gözlüğümü elime aldım.

Sıra ayakkabı seçmekte. Yine şeffaf bir topuklu ayakkabı elime aldım. Ama bu ayakkabı ayağımı sıkan şeffaf ayakkabı değildi. O ayakkabıdan bin kat daha rahat ve güzel bir ayakkabıydı.

Altı temiz olduğu için odada giyip çıktım.

"Kerem çıktım ben!"

Kapıyı açıp çıkarken Kerem arkamdan geldi.

"Bu sandviçi al. Yolda yersin."

Keremin elinden sandviçi alıp öpücük atarken merdivenlerden indim.

Merdivenin tırabzanına yaslanıp yukarı bakarak Kerem'e seslendim.

"Kum saatlerine kelebek çizmeyi unutma! Odamdaki komodinin üstünde ki kum saatine bakarak çiz!"

"Defolup git! Çocuk değilim! Sorumlu olduğum işleri biliyorum!"

Kerem beni azarlarken hızla merdivenlerden indim.

Binadan çıktığımda güneş gözlüğümü takıp durağa doğru yürüdüm.

Durağa geldiğimde oturup otobüs bekliyordum.

Telefonum çalınca hemen açtım.

"Alo sevgilim."

"Miray vaktim yok. Direk lafa gireceğim."

Tırnaklarıma bakarak lafını kestim.

"Paran bitti değil mi?"

"Evet. Gerçekten burada yaşamak çok zor."

SEKRETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin