26.Bölüm

1.4K 69 20
                                    

  "Yanlış geldik herhalde İngilizce'de bilmiyorum. Sorsanıza Burak Bey!"

Burak Bey kadınla ingilizce konuştuktan sonra bana baktı.

"Ne dedi?"

Burak Bey kafasını kaşırken gözlerini benden kaçırdı.

"Şey..."

Burak Bey'e bakarken Selim'in sesi kulaklarımı doldurdu.

Arkamı dönemedim. Allah'a Selim olmasın diye dua ederken gözümden yaşlar geldi.

Yavaş adımlarla arkamı döndüğümde Selim'in yarı çıplak olduğunu görünce başımdan aşşağı kaynar sular döküldü.

Selim beni görünce ne yapacağını şaşırmıştı.

On dakika boyunca sadece ona baktım. Aynı şekilde o da bana bakıyordu.

"Miray..."

Sesini tekrar duyunca kendime gelip üstüne yürüdüm.

"Neden...?"

Sesim kısılmıştı. Ve kalbim tarifsiz bir sancıyla ağrıyordu.

"Seni bu kadar severken neden...? Sana bu kadar aşıkken neden!? Cevap ver neden!? Sen nankör birisin. O paraları bu kadınla yedin değil mi!?"

Tansiyonum düşünce Burak Bey arkadan beni tuttu.

"Işsiz olmama rağmen annemden babamdan aldığım paraları sana gönderiyordum. Elime üç kuruş fazla geçince hemen sana gönderiyordum. Sen burada olunca kalbim hep yarımdı."

Selim ayaklarıma kapanıp açıklayabilirim diye yalvarıyordu.

"Beni sadece sana para gönderen gerizekalı olarak gördün değil mi!? Işsizken bana senin gibi beceriksizi kim alır deyip aşşağıladın. Işe girdiğimi söyleyince tebrik bile etmedin. Buraya geldikten bir zaman sonra sadece para için beni aradın! Param yok dediğimde ise hep hakaret ettin! Hakaretlerine rağmen ilgisizliğine rağmen hep seni sevmeye devam ettim. Ben seni sevmeyi sevdim! Bu... Bu mu karşılığı!? Hani sen burada okulu bitirdikten sonra evlenip mutlu bir hayatımız olacaktı!?"

Ayakta durmaya zorlanıyordum. Ayaklarıma kapanan Selim'i itip karnına tekme attım. Daha sonra yere düşünce hassas organına vurdum.

Yerde acıdan kıvranırken yanındaki kız korkudan kıpırdamadan bana bakıyordu.

"Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun demiyorum. Sana verdiğim emeklerin hepsi zehir zıkkım olsun. Annem hep şey derdi; Eğer birinin kalbini isteyerek kırarsan ve bilerek üzersen o sana yaşattığı üzüntü elbet bir yerden çıkar derdi. İşte bana yaşattığının ne azını ne fazlasını gör. Aynısını yaşa!"

Son kez sinirimi atmak için bir daha hassas organına vurup merdivenlerden indim.

Burak Bey arkamdan Selim'e tekme atıp geldi.

Ayaklarım bedenimi taşıyamaz hale gelince kaldırıma çöktüm.

Orada ağlamamak için kendimi zorlamıştım. Ama şimdi tutamamıştım.

Her göz yaşım aktığında kalbim sızlıyordu. Burak Bey yanıma çöküp kafasını eğip kaldırıma bakıyordu.

Hayatımda hiç bu kadar acı çekerek ağlamamıştım. Yoldan geçenler bana bakınca Burak Bey'i dürttüm.

"Yine yolun ortasında ağladığım için özür dilerim. Amacım sizi rezil etmek değil ama kalbim çok acıyor."

Burak Bey ne yapacağını şaşırıp bana sarıldı. Kafamı kalbinin üstüne koyup ağlarken saçımı okşadı. Nefesim kesiliyordu.

SEKRETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin