🌹ON YEDİNCİ BÖLÜM🌹

5.4K 398 262
                                    

🌹 Sayfa sonundaki küçük yıldızı doldurmayı unutmayınız lütfen.

🌹 Bölüm ile ilgili duygularınızı bölün sonunda belirterek ufacık bir yorum bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz.

⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤

🌼ON YEDİNCİ BÖLÜM🌼

Ambulansın mekanik sesi sanki beynimin içinde öterken ellerimle sımsıkı sardığım elini tutuyor onun için ağlamaktan, feryad etmekten başka hiç bir şey yapamıyordum.

Kapalı gözlerine baktıkça içim öyle bir buruluyordu ki nefes almanın dahi bir anlamı kalmıyordu sanki. Şoka girmiş gibi sarsılan omuzlarımla birlikte sırtındaki mermi yarasına bakarken Ezra annenin gözünden yaş düşmeyen hallerini ise anlayamıyordum.

Yıkılmıştı. Peki ya nasıl dik duruyordu o omuzlar. Benim canım dahi bu kadar yanarken bir anne nasıl dayanabiliyordu. Bakışlarımı kalbinin ritmini gösteren alete çevirerek durmasından korkarak bakarken sarsılan ambulans durmuş ön kapıların kapanma sesi dolmuştu kulaklarıma.

Arka kapının açılması ile hızlı bir koşuşturmacaya girdiğimizde sedyeden sarkan elini sıkıca tutmuş bende koşuyordum can hıraş. Gitmesinden korkarak.

Tenimin arasından uzaklaşan eller ile ne yapacağımı bilemezken üst kattaki odasına doğru koşan Ezra annenin arkasından anlamsızca bakmış artık derman kalmayan bacaklarla şiddetle çökmüştüm buz gibi mermer zemine.

Hızlı ayak sesleri buraya doğru geldiğinde kulağıma bir yığın hıçkırık dolsa da hiç biri umrumda değildi. Yanıma çöken ağırlık ile Kenan babanın iri bedenini gördüğümde eli sırtıma uzanmış her daim olduğu sıvazlamıştı.
"Ezel. Gel kızım kalk. İyi olacak Karan. Gel."

Kalkmak için o dermanı bacaklarımda bulamazken dolu gözlerim gözlerine çevrilmiş yüksek bir hıçkırık eşliğinde başım güvenli omuzlarına yaslanmıştı
"İyi olacak değil mi baba. O uyanacak açacak okyanuslarını yine demi."

İlk kez yanağımdan süzülen yaşa şahit olurken ince parmaklarım darmadağın olan saçlarımın arasına karışmış hıçkırıklarım adeta koridoru inletiyor gelip geçen dönüp merakla buraya bakıyordu.

"Ezel!
Bana bak." Ezra annenin katı sesiyle birlikte ellerimi saçlarımın arasından çektiğimde bakışlarım yüzüne çevrilmiş üzzerindeki lacivert doktor kıyafetiyle önüme çökmüştü.

Yanaklarımı kavrayan ince elleri ile öylece gözlerine bakarken sözleri ile derince yutkunmuştum.
"Ağlama. Dik dur. Dik tut o başını. Karan'ım içerde canıyla imtihan olurken senin burada ağlamaya hakkın yok. Hiç birinizin yok."

Yanağımdan süzülen yaşa engel olamazken dağılan saçlarımı hafifçe okşamış devam etmişti sözlerine.
"Sen ağlamayacaksın güzel kızım. Güçlü olacaksın ki oğlum iyileştiği de yeniden tutabilesin ellerini. O senin hüznünü hisseder. Hadi sil gözünün yaşını kalk otur şuraya. Sevindirme kimseyi."

Önümden doğrulan zarif bedenle birlikte arkasını dönerek ameliyathaneye girdiğinde ince parmaklarım ile göz yaşlarımı silmeye başlamıştım. Zorlukla ayağa kaldırdığım cılız bedenimi arkamda duran koltuklara bırakmış, gözlerimi ameliyathanenin kapalı kapılarına çevirmiştim.

HIRÇIN VE DENİZ |SUSKUN SERİSİ-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin