🌹 KIRK İKİNCİ BÖLÜM 🌹

2.6K 238 82
                                    


07.05.2021

🌹 Sayfa sonundaki küçük yıldızı doldurmayı unutmayınız lütfen.

🌹 Bölüm ile ilgili duygularınızı bölün sonunda belirterek ufacık bir yorum bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz.

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

🌹 KIRK İKİNCİ BÖLÜM🌹

Elimin üzerinde hissettiğim minik sancıyla kapalı kirpiklerim usul usul aralanmaya başlamış boğazımın derinliklerinden amansız sinsi bir inilti firar etmişti.
"An..... Anne" Parmaklarımın arasına karışan iri ellerin varlığı ile kirpiklerim tamamıyla aralanmış sevdiğim maviler karşılamıştı gözlerimi.
"Ezel... Duyuyor musun beni, anlıyor musun sevgilim?" Boğazımdan bir kez daha firar eden boğuk inilti ile parmaklarım şakağıma yükselmiş kaşlarım büyük bir sancıyla çatılmıştı.
"Ezel..... Karım duyuyor musun beni?"

"Du.... Duyuyorum, anlıyorum. Ne oldu bana" Avcumun içine yaslanan dudakları ile ciğerlerim kaba bir solukla dolmuş yatıştırıcı sesi dolmuştu kulaklarıma.
"Düştün. Başını çok sert çarptın hatırlamıyor musun?" Sertçe yumduğum gözlerim ile bedenim büyük irkilmeyle sarsılmış yattığım yerden doğrulmak istemiştim.
"Ezel! Ezel yat." Üzerimden sıyırdığım çarşaf ile elimin üzerindeki damar yolundan kurtulmuş kuvvetli bir inilti ile aralanmıştı dudaklarım.
"Ahhh."

"Güzelim kalkma! Başın dönecek yavrum yat."
"Annem, annem nasıl? Bir şey olmadı ona dimi?"
"Ezel'im."
"Annem nerede Deniz?" Soğuk mermerleri yaslanan çıplak ayaklarım ile doğrulmuş eli sahiplenircesine belime dolanmıştı.
"Otur. Ezel bir otur anlatacağım." Kalktığım yatağa zorlukla otutturduğu bedenim ile eğilmiş bakışlarımızı birleştirmişti
"Ezel..."
"Deniz annem. Yanıyordu..... Ateş vardı, çok sıcaktı Deniz annem nerede?"
"Ezel'im yoğ.... Yoğun bakımda. Doktorlar hayatı...."
"Devam et. Söyle ölecek mi?"

Yanaklarımdan süzülen oluk oluk yaş iri parmaklarının arasına kayboluyordu.
"Ben... Ben onu çıkardım ama..."
"Ama...."
"Yanıkları çok ileri derecedeymiş. Dumandan da çok etkilenmiş. Doktorlar çok fazla vakti yok, direnmek istemiyor dedi." Boğazımdan kopan derin hıçkırık ile başım omzuna yaslanmış sarsılıyordu omuzlarım. Gözümün önünde, bile isteye atmıştı kendini harlı alevlere. Yakmış bir kez daha kül etmişti kendini.

Yanaklarıma yükselen avuçlarım ile ayaklanmış sonsuz maviliklere endişeyle parıldıyordu.
"Görmek istiyorum. Ufacıkta olsa bir şans vardır. Ben biliyorum. O iyi olacak, o iyi olmak zorunda. O bizim annemiz olmak zorunda. Bu sefer..... Bu sefer ona inanmak istiyorum.... Ben bu sefer onun, bizim için savaşacağını biliyorum."
"Ezel."
"Götür beni..... Anneme götür Deniz."

Kaba bir solukla kabaran göğsü ile eli şakağıma yükselmiş beyaz sargıya değmişti teni.
"Tamam. Ağlamak yok ama tamam mı? Kendini hırpalamak yok."
"Ta.... T... Tamam." Köşede duran tekli koltuğun altında duran siyah spor ayakkabılarımı kavramış diz çökmüştü önümde.
"Giy bakalım.. Ezel.... Eminsin dimi?"
"E... Eminim Deniz."

HIRÇIN VE DENİZ |SUSKUN SERİSİ-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin