🌹ATMIŞ ALTINCI BÖLÜM🌹

2K 185 18
                                    


🌹 Sayfa sonundaki küçük yıldızı doldurmayı unutmayınız lütfen.

🌹 Bölüm ile ilgili duygularınızı bölün sonunda belirterek ufacık bir yorum bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz.

🌹ATMIŞ ALTINCI BÖLÜM🌹

Derin sabırsız bir solukla kabaran omuzlarım ile bir aşağı bir yukarı geniş avluda ilerlerken titreyen avuçlarımı göğsüme yaslamış önüne geçemiyordum endişemin.
"Offf... Beni neden götürmediniz ki sanki..." Sabırsız bir solukla kabaran omuzlarım ile duraksayan adımlarım tekrar hareketlenmiş geçen bir kaç saniyenin ardından bakışlarım tekrar bileğimdeki ince metalli saate çevrilmişti.
"Endişe etme kuzum. Hastahaneyle konuştum ben beş on dakikaya gelirler."
"Beni neden götürmediler? Efe'm ağlar şimdi. Karnıda acıkmıştır..."

Mutsuzca kıvrılan dudaklarlarımla yüzünde oluşan kıymetli tebessüme şahit olmuş verandaya doğru mırıldanarak ilerlemişti.
'Hiç bir şey olmaz şimdi alırsın kucağına doyar karnı."
"Çok ozledim ama..." Kulağıma dolan araba sesi ile duraksayan adımlarım hareketlenmiş kapalı konak kapısını hızla açarak korumaların arasından sıyrılmıştım.
"Deniz."
'Shh. Sakin ol prenses. İyiyiz biz." Babasının kucağında mışıl mışıl uyuyan oğlum dikkatle kollarım arasına geçmiş kızaran yanaklarına dudaklarım yaslanmıştı.
"Çok mu ağladı?"

Tereddütle ışıldayan harelerim sevdiğim adamın mavilerine çevrilmiş eli anlayışla sırtıma yaslanmıştı.
"Hiç ağlamadı. Korkma hissetmedi bile."
"Ağlamış ama bak kıpkır..."
"Erkek oldu aslan parçam olacak o kadar değil mi?"
"Deniz..." Beraberce adımladığımız konak avlusu ile dudaklarını alnımda hissetmiş büzülen dudaklarımla bakışlarım oğluma çevrilmişti.
"İyi. Çok iyi korkma. Doktor bir kaç gün daha canı yanabilir dedi ama geçecek korkma. Bezli olduğu için normale göre daha çabuk iyileşir dedi."
"Tamam. Karnı açıkmıştır ben odamıza.."

"Tamam fıstığım bende babama bakıp gelirim olur mu?" Usulca salladığım başım ile seri adımlarımla direk odamıza çıkan merdivenlere yönelmiş bakışlarımı alamıyordum kusursuz sinesinden. Boynuna sürdüğüm dudaklarımla essiz cennet kokusunu solumuş dikkatle yatağa bırakmıştım bedenimi. Yani başıma aldığım temiz kiyafetlerin ardından narin bedenindeki giysilerini tek tek sökmeye başlamış önce huysuz mırıltısını duymuş hemen ardından kısık mavilikleri aralanmaya, günüme gökyüzünü sermeye başlamıştı yenidem ömrüme.
"Bebeğim...."

Yüzümü bulan bakışları ile yüzünü buruşturmuş büktuğü dudakları ile sert boğuk hıçkırıkları duyuluyor, yüreğim bin bir parçaya ayrılıp milyon köşeye saçılıyordu sanki....
"Şhhh. Tamam tamam anneciğim. Tamam bebeğim yok bir sey." Göğsüme bastırdığım yüzü ile için için ağlamaları kesilmezken yanağımdan süzülen ince damla kuruyan dudaklarım arasına karışmış açığa çıkardığım göğsümü dudaklarına uzatmıştım.
"Tamam. Tamam benim güzel bebeğim. Hadi annecim. Hadi benim güzel bebeğim. Tut afferim sana. Afferim benim güzel oğluma."

Göğsümün ucunu kavrayan dudakları ile hıçkırıkları yerini ince iç çekişlere bırakmış mavilerinde sanki kocaman şikayetler vardı. Öyle güzel, öyle kıymetli, öyle derin anlamlar vardı ki...
"Annem... Meleğim." İştahlı hamleleri ile göğsümde var olan süt mucicevi bir yaratılışla kıymetlime ulaşırken minik ellerinin şefkatli dokunuşarı göğsümün üzerinde geziniyordu. Sesizce aralanan oda kapısı ile bakışlarım o tarafa yükselmiş elimde tuttuğu geniş torbalarla içeriye adımlayan Deniz'i görmuştüm.
"Canım."
"Geliyorum hemen."

HIRÇIN VE DENİZ |SUSKUN SERİSİ-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin