🌹YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM🌹

3.7K 300 211
                                    

07.10.2020


Selam güzellerim....

Size önemli bir duyuru ile geldim. Bir haftada iki kitaba dört bin kelime civarı bölüm yazmak, düzenlemek, paylaşmak beni bir hayli yoruyor. Kendimce çok yoruluyorum, ailemi bile ihmal ettiğimi düşünüyorum.

Kendimce bir çözüm önerisi ile geldim sizlere. Bundan sonra bir hafta Hırçın ve Deniz'e bir hafta İse Efsun'a bölüm atacağım. Umarım anlayış gösterirsiniz. Böylesi kurgularım içinde iyi olacak. Hem belki daha uzun ve daha anlamlı bölümler yazabilirim. Sizleri seviyorum. Anlayışınızı rica ediyorum.

🌹Sayfa sonundaki küçük yıldızı doldurmayı unutmayınız lütfen.

🌹 Bölüm ile ilgili duygularınızı bölün sonunda belirterek ufacık bir yorum bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz.

⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤

SINIRLAR KALKINCA YORUMLAR BİLE DÜŞTÜ. SİZCE BUNU HAK EDİYOR MU OKUDUĞUNUZ BU KURGULAR. TAKTİRİ SİZE BIRAKIYORUM. KEYİFLİ OKUMALAR....

🌼 YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM🌼


Elimde tuttuğum ince belli bardaktan ufak bir yudum aldığımda bakışlarım karşımdaki sonsuz mavilikle çevrili okyanuslara dönmüştü. Dudaklarımda yer eden tebessüm an ve an büyürken eliyle kavradığı börekleri afiyetle yiyor, çok keyifli görünüyordu.
"Deniz artık söylesene neden çağırdın beni sabah sabah."

"Gideceğiz yavrum bekle. Çok işimiz var çok." Göğsümde gizlenen titrek soluğum usulca dudaklarımdan firar ettiğinde ortada duran çeşit çeşit kahvaltılıktan tabağıma doldurmaya başlamış sızlanmalarımı umursamadan konuşmuştu.
"Ezel bitecek o tabağındakiler. Yemiyorsun bak yine."

Çekingen bakışlarım tabağıma çevrildiğinde tekrar çayına uzanmış bir kaç parça bir şeyler tırtıklamaya başlamışken yüzümde gezen bakışlarını hissedebiliyordum. İri eli elimin üzerine kapandığında bakışlarım gözlerini bulmuş tebessümüm gözlerine ulaşmıştı.
"Hadi ye. Geç kalmayalım."

Salladığım başım ile birlikte hareketlerim hızlandığında bakışlarım kolumdaki saate kaymış 10'a gelmek üzere olduğunu görmüştüm.
"Babanla konuştunuz mu? Nasıl olmuş annesi."
"Aynıymış. Değişen bir durum yok. Doktorlar iyi konuşmuyorlarmış."

"Geçmiş olsun iyileşir umarım." Umursamazca havalanan omuzlarıma engel olamazken konuşmuş gözlerindeki anlamlandıramadığım ifade canımı sıkmıştı.
"Bilmiyorum ki Deniz. Babaannem hep buz dağıydı bana karşı. Her hareketim batıyordu sanki ona. Akın'a karşı öyle değil ama annemle ben....

Hani bir şey olur. İğrenirsin, tiksinirsin ya öyleydi işte. Hep soğuk, hep gaddar. Galiba Akın erkek diye ona iyiydi bilmiyorum."
"Belki de. Doydun mu kalkalım hadi." Lafı geçiştirmesinden hiç bir şey anlayamazken başımı sallamış, ayaklanmıştım.
"Doydum kalkalım."

Üzerimdeki yeşil elbisemin dizlerimin üzerine kadar uzanan eteklerini düzeltmiş elime uzanan iri eline dolamıştım parmaklarımı. Kasanın önünü bulan adımlarımızla eli arka cebime uzandığında bakışlarım etrafta gezmiş herkesin kendi halinde olduğunu görm

O kadar alışmıştım ki etraftaki dinmek bilmeyen uğutulara. Herkesin kendi halinde olması tuhaf geliyordu. Omzuma dolanan iri kolu ile cafenin çıkışına doğru İlerlemeye başlamıştık. Çantamdan çıkardığım güneş gözlüğümü usulca gözüme iliştirdiğimde ilerlemeye başlamıştık kalabalıklar arasına doğru.

HIRÇIN VE DENİZ |SUSKUN SERİSİ-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin