🌹KIRKINCI BÖLÜM🌹

2.9K 246 132
                                    

9.04.2021

🌹 Sayfa sonundaki küçük yıldızı doldurmayı unutmayınız lütfen.

🌹 Bölüm ile ilgili duygularınızı bölün sonunda belirterek ufacık bir yorum bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz.

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

🌹KIRKINCI BÖLÜM 🌹

Esen hafif rüzgar usul usul saçlarımın geriye geriye savrulmasına neden olurken elimde tuttuğum büyük kahve kupası ile bakışlarım yağan eşsiz kar manzarasında geziyordu. Başım sevdiğim adamın omzunda yüksek damda otururken oldukça mutlu, huzurlu hissediyordum kendimi. Hava ne kadar soğuk olursa olsun beni öyle bir sarıyordu ki ne soğuk kalıyordu ne kopan fırtına.

Alnıma kapanan sıcak dudaklarla gülümseyen harelerim gözlerini bulmuş omzuma doladığı koluyla beni biraz daha kendine yaslamıştı.
"Rahatsız değilsin değil mi burada kalmak zorunda olmamızdan."
"Hayır iyiyim. Hatta oldukça memnunum bile diyebilirim. Şuraya baksana ne güzel her yer."
"Güzeldir."

İki elimle kavradığım çay bardağını dudaklarıma yaklaştırmış sıcak bir yudum bağazımdan kayıp geçmişti.
"Deniz. Buradaki insanlar seni çok iyi tanıyor. Çocuklar büyük bir heyecanla bahsediyorlar senden. Neden? Asker abi diyorlar ne oldu geçmişte burada."
"Askerlik yaptığım dönemde bana bağlı bir timle gelmiştik buraya. Poyraz timi..."

Uzaklara kayan bakışlarının dalıp gittiğini görürken elim eline uzamış yumuşakça okşamıştım.
"Yirmi sekiz kişiden şimdi sadece dokuz kişi kaldı. Sadece dokuz."
"Deniz'im." Gözlerime çevrilen gözleri ile ciğerlerinin kaba bir solukla dolduğunu anlamış konuşmuştu.
"Beş yıl önce karakola bir bilgi geldi. Diyordu ki köye teröristler yerleşmiş genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden işkenceye maruz bırakıyorlar yetinmeyip belli haplar yardımıyla gözüne kestirdiklerini dağa çıkartıyorlarmış. 28 askerim birde ben buraya adım attığımız andan itibaren sanki cehenneme düşmüş gibiydik. Mühimmatları sağlam, elleri doluydu.

Anlayacağın güzelim işimiz belki imkansız değil ama çok zordu. Bir hafta durmaksızın direndik. Beş şehit verdik kaldık 24 kişi. Sonunda geri püskürtmeyi başardık. Köylüler için büyük bir bayramdı. Her taraf bombalarla, kurşunlarla kaplı bir cehennem değildi artık. Herkes bir yandan kurtulduğu için sevinçten deliriyorlar, diğer yandan ise giden gencecik fidanlara hüzünle bakıyorlardı. Sonra orta yaşlı bir kadın feryad figan fırladı saklandığı o kuytu köşeden.

Ama görmen lazım Ezel. Nasıl bağırıyor, nasıl yardım istiyor canı çıkmış gibi sanki." Yanaklarıma yükselen avuçlarım usul damlalarımı yok etmiş kulak kabartmaya devam etmiştim.
"Aslan hani kahvede gördüğün genç delikanlı, kaçan vatan hainlerin peşinden gitmiş. Cesaret hapları ile kandırmışlar çocuğu canlı bomba yapacaklarmış. Yazık ne halde bulduk. Budur yani hikaye. Çok var bu topraklarda böye kan yüklü hikayeler. Oluk oluk şerefsiz kaynıyor bu dağlar. Vıcık vıcık hayin."
"Bitecek Deniz. İnşallah bir gün sonları kazanacak."
"İnşallah, inşallah bebeğim."

"Beyim yemek hazır olmak üzere. Buyurun hava bayağı soğuk. Allah korusun çarpılmayın."
"Geliyoruz Selman abi"
"Hadi inelim artık. Hem ben çok üşüdüm hemde ayıp alacak insanlara hazır sofraya oturdu demesinler." Kocaman gülümsediği dudakları ile oturduğumuz yüksek banktan doğrulmuş duvara çakılı uzun merdivenden inmeye başlamıştı.
"Ezel dikkat et kayıyor merdivenler bekle bir ben ineyim."
"Tamam." Kar dolu zemine bastığı ayakları ile bende yüksek damdan sıyrılmış ayaklarım tahta merdiveni bulmuştu.

HIRÇIN VE DENİZ |SUSKUN SERİSİ-IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin