72. Bölüm "Misafir"

1.1K 83 12
                                    

Merhaba, ben geldim. Yine.

Maalesef artık kendime ya da bir başkasına söz vermeme kararı aldım çünkü en son her hafta bölüm gelecek dedim ve son bölümü paylaştıktan iki gün sonra eniştem vefat etti. Benim için, ailemiz için çok önemli biriydi ve ben hala öldüğüne inanmıyorum. Aradan o kadar zaman geçmiş olmasına bile şok oldum.

Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim keyifli okumalar.

Uykuya dalalı pek olmamıştı ki omzumu dürten Helin'in sesiyle uyandım. Başımda dikilmiş "Birkan Abi geldi, uyan!"diye tekrar edip duruyordu.

"Ne?"diyerek doğrulmaya çalıştım lakin üzerimdeki ağırlık bana engel oluyordu. Kafam adeta yarısı dolu bir su şişesi misali ağırlık yapan noktaya düşüyordu. Öylesine midem bulanıyor, başım dönüyordu ki bunu tam kendime gelemediğim halde hissediyordum.

"Ta-tamam,"dedim doğrulmaya yeltenerek. Fakat yeniden başarısız olmuştum. Kafam gerisin geri yastığa düşerken sızlanarak elimi mideme bastırdım. Taşlı yolda rahatsız bir yolculuk yapıyormuşçasına ve hareket halindeymişçesine bir tatsızlık vardı bedenimde.

"Helin midem, başım çok kötü."dedim diğer elimi de başıma bastırarak. "Su getir bana, lütfen,"dedim inlemeyi andırır bir tonla.

"Tansiyonun mu düştü acaba?"diye sordu telaşla. Bense meselenin ne olduğunu biliyor fakat bu kadar ağırlaşacağını tahmin edemiyordum. "Hemen geliyorum,"diye devam eden Helin'in yanımdaki varlığı uzaklaşırken ben olabildiğince hareket etmemeye çalışıyordum. Kafamı nereye çevirsem beynim o yöne dökülüyormuş gibiydi ve ben hareket ettikçe de mide bulantım artıyordu. Lakin kusmamam gerekiyordu bu yüzden kendimi sıkıyordum.

Tüm bunlar akılsız başımın cefasıydı. Ne diye içiyordum ki ben? Her seferinde biraz daha mutsuz olabilmek için miydi? Gecenin Birkan'a dair her anını hatırlayacak kadar ayık olmama rağmen tüm bunların sebebinin sarhoşluğum olduğunu biliyordum. O duruma gelmemizi ben sağlamıştım ve şimdi de... Katlanamayacağım bir sancı çekiyordum? Daha ne kadar sürecekti ki bu?

Birkaç saniye sonra geri dönen Helin, zorlukla doğrulmama yardım etti ve yer yatağının ardında kalan alçak koltuğa yaslanmama yardımcı oldu. Bense hala kafamı dik tutamıyor ve arkama koyduğu yastığa doğru kaykılıyordum. "Kusacağım sanırım,"dedim gelen öğürme isteğini zorlukla bastırarak. Helin'in getirdiği soğuk sudan yudumlarken o da bana keskin bir limon kolonyası koklatma peşindeydi fakat bu hiç yardımcı olmuyordu.

"Birkan Abi avluda bekliyor, gidip ona haber vereyim. Hastaneye gideriz!"

Helin hızla yanımdan kalkıp gittiğinde içimdeki sıkıntı daha da büyümüştü. Şimdi Birkan'la yüz yüze gelecektim ve durumum hiç iyi değildi. Ayrıca ilaç aldığımı söylemeliydim, okuduğum reçeteye göre anormal bir durum yoktu yalnızca yan etkiydi fakat Helin'in bunu bilmesini istemiyordum. Hatta sadece Helin değil, kimse bunu bilmemeliydi. Zira kendime dillendirmeye dahi yeteri kadar cesaretim yoktu.

Kolumu kaldırmaya mecalim kalmamış bir halde gözlerimi yummuş, hareketsiz yatarken duyduğum sesle kafamı o yöne çevirmek istedim fakat yapamadım.

"Seyran,"diye zikretti ismimi odaya girdiğinde. Birazdan o da yanıma çöktüğünde kendimi ölüm döşeğinde gibi hissetmiştim. Endişeyle bana bakıyor, bir şey dememi bekliyordu fakat tek kelime edesim yoktu. Elimden gelse kafamı çevirip yüzüne bile bakmayacaktım fakat hareket edemiyordum.

"Helin sen ablanın çantasını falan al, hastaneye gidelim. Böyle olmaz, tansiyonu falan düşmüş olmalı... Ya da yediği bir şey dokundu belki."

FUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin