Düğün Günü Memleket
Yaz sıcağının hafiften bir rüzgarla tenimi yalayıp geçtiği güne günaydın derken, tüm bedenimi ve ruhumu kasıp kavuran bir heyecanla yataktan fırladım. Bugün büyük gündü. Günlerdir onun sapı bunun çöpü derken bir sürü hazırlık yapmıştık ve adeta yorgunluktan bayılacak kıvama gelmişken sonunda düğün günü gelip çatmıştı. Zaten tüm geceyi heyecanla bitirmiştim. Bu akşam düğünden sonra resmen kendi evimize taşınıyorduk. A'dan Z'ye tüm eşyalarımız taşınmıştı, geriye düğün kıyafetlerimiz kalmıştı. Aylardır paylaştığımız, kavgalar ettiğimiz, kimi zaman hiç konuşmadığımız, kimi zamansa geceyi sabaha bağlayacak kadar uzun sohbetler ettiğimiz odamıza veda ediyorduk. Buruk bir veda değildi bu, bilakis çok mutluyduk. Artık kendimize ait bir dünyamız olacaktı. Bizim bugün çıktığımız bu oda temizlenecek ve Bursa'ya dönene dek kalmaları için Elif ve Uygar için hazırlanacaktı. Şimdilik Elif annesi ve babasıyla oteldeydi.
Sabah kurduğumuz alarmlar çalarken biz çoktan ayaklamış hazırlanıyorduk. Birkan, Uygar'la beraber berbere gidecekti. Bense Elif ve Kiraz'la kuaföre. Dış çekimler için daha sonra buluşacakatık.
"Sen de heyecanlı mısın? Ben kendim evleniyormuş gibiyim resmen!" dedim Birkan'a gülümseyerek. Kalbim bir çocuğun bayram sevinci kadar hızlıydı.
"Vallahi hiç sorma, sabahı zor ettim! Yıllar sonra bir kardeşim evleniyor!"
İkimiz de aceleyle hazırlanıp odadan çıkarken Birkan beni durdurup yanaklarımı sulu öpücüklere boğdu.
"Birkan!" dedim kıkırdayarak. Huylanmıştım. "Geç kalıyoruz, hadi!"
"Bugün bizim için de çok özel, unuttum sanma! Sen, ben, bebeğimiz... Çok mutlu olacağız bundan sonra."
Hayat, bugüne dek yakaladığım tüm mutlulukları benden çalmıştı. Bu defa da hayal kırıklığı yaşamak istemesem de galiba önümüzde gerçekten bir engel yoktu. Artık biz de normal insanlar gibi hayatın akışına kapılabilir, bir şeyler için endişe etmeden yaşayabilirdik.
Eşyalarımızı da alarak odadan çıktığımızda bir defteri kapatıyor, yenisine merhaba diyorduk.
***
Taksiyle önce babamgilin kapısına gidip Kiraz'ı almıştım. Onlar için de zor bir dönemdi zira evlendiklerinden beri ilk defa ailemle yüzleşmişlerdi. O, arabaya binerken ben derin bir iç çektim. Aylardır beni yok sayan, benim de artık düşünmemeye çalıştığım sevgili ailem. Onları elbette pek hoşnut karşılamamışlardı ama hatayı yapan bir erkek olduğu için kabullenmeleri daha kısa sürmüştü. Nasıl olsa uzakta yaşayacakları için kısa vadede olanlar pek de önemli değildi.
"Heyecandan sabaha kadar uyuyamadım," dedi Kiraz, gözündeki güneş gözlüğünü hafifçe indirip şişen gözaltlarını göstererek. Aynı torbalardan bende de vardı.
"Heyecan mı gerginlik mi?" dedim evdekileri kastederek. Onlar da düğüne gelecek, aylar sonra ilk defa yüz yüze gelecektik. Herkes bir yana, annemle görüşmemek canımı yakıyordu ancak onunla da anlaşamıyordum. Bu yüzden ne zaman ayaklarım ona gitmek istese kendimi Gizem'in yanında buluyor, bu isteğimi bastırıyordum.
"Funda alınma ama Şahin abin gerçekten... Nasıl desem, patavatsızlık mı bilmiyorum ama ne annen ne de baban onun kadar tepki vermedi. Levent de acayip sinir oldu, kavga ettiler."
Bilmiş bir gülümsemeyle "Bana mı diyorsun bunu?"dedim. Şahin... Yorum bulamıyordum."Şu an yaşadığımız iyi kötü ne varsa hepsinin sebebi o. Sanki elinde bir yular var, o nereye istese oraya çekiyor hepimizi. Üzüldüğünüze değmez, boş ver,"dedim. Artık neler söylediyse kızın morali epey bozuk görünüyordu. Onu canlandırmaya çalışırken taksi bu defa kuaföre varmıştı. Elif'le burada buluşuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUNDA
Narrativa generale"Kaç yaşına gelirseniz gelin kendi özgürlüğünüz için savaşmıyorsanız asla büyümüş sayılmazsınız!" *** Küçük bir kız çocuğuydu; abisinin yaptığı hatanın bedelini ödemek için. Küçük bir kız çocuğuydu; beyazlar içinde karanlığa gömülmek ve adına töre d...