34. Bölüm "Kaçamak"

2K 94 46
                                    

Bölüme eklediğim parçayı belirttiğim yerde açarsanız, çok güzel olur :)

Aramıza yeni arkadaşlar katılıyor. Buradan hepsine sevgilerimi iletiyorum, gerçekten çok mutlu ediyor beni. Yorumlarda ve oylarda daha çok görmeyi dilerim ❤️

Yorumlarınızı merakla bekliyorum!🤗

Keyifli okumalar!

Boran'ın ev bulmasının üzerine keyifli ve yorucu geçen iki günün ardından hafta sonu nihayet gelmişti. Ev sahibiyle konuşup anlaşan Boran, anahtarını iki hafta sonra alacağını ve gördüğü kadarıyla pek inşaat gerektirmediğini söylediğinde, ertesi gün biz de gidip evi görmüştük. Ev gerçekten temizdi ve masraf gerektirecek pek bir şey yoktu. Eşyaları alıp yerleştirmek maddi anlamdan biraz zorlayacak olsa da, geldikler günden beri ikisinin de yüzü ilk defa gülüyordu. Keza Helin ve ben de en az onlar kadar mutlu olmuştuk.

Birkaç gündür anlamıştım ki Helin, Boran'a gerçekten çok düşkündü. Onunla konuşurken daha az çekingen davranıyordu ve gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Bu da bana Boran'ın aslında kötü bir insan olmadığını hatırlatıyordu. Ben de Helin'le yaşıtken, tıpkı onun gibi Boran'ı çok severdim. Aramızdaki yaş farkının azınlığından olsa gerek, onunla birçok şey paylaşmıştım. Onun kalbi temizdi. Ben evden çıkıp gittiğimde nerede olduğumu, sırf beni tanıdığı için bulabilmişti. Destek olmamıştı belki ama gelmişti yine de. Zaten temiz kalpli Boran'ı en son o zaman görmüştüm. Yıllar içinde iradesiz ve korkak bir adama dönüşmüş, ona olan saygımı yitirmişti.

Yine de onu seviyordum. O benim abimdi. Hamile karısına bakarken gözlerinde gördüğüm ışık, otuz yaşında bir adamın belki de ömründe ilk defa kendi için bir şeyler yapabildiğinin kanıtıydı. Dilan'la kaçıp bizi bu duruma soktuklarına kızsam da, yıllar sonra ailemle karşı karşıya gelmeme vesile oldukları için içten içe mutluydum.

Cuma günü, yani dün, yine alışveriş yaptığımız yoğun bir gündü. Boran işte olduğu için aramıza geç katılmış, ben yine kızlarla çıkıp aldığımız ölçülere göre ev için alışveriş yapmıştım. Boran'ın buraya gelirken getirdiği küçük birikimi ve aldığı avans bir evi dizmeye yetmese bile, mobilyalarını ve beyaz eşyalarını taksitle almış, ufak tefek olanları ise biraz da benim desteğimle alabilmiştik. Boran bana olan borcunu ödeyeceğini söylemişti ama çok da kulak asmamıştım. Ödemesi gereken birçok borcu vardı ve benim yardımım hiçbir şey değildi. Bu yüzden, özellikle de son zamanlarda, yalnız yaşamanın en büyük avantajı olan birikimime şükrediyordum.

Sonuç olarak sipariş ettiğimiz eşyalar birkaç hafta içinde tamamlanacaktı ve elbirliğiyle evlerini kuracaktık. Dünden sonra yorulmuştuk ama bu tatlı bir yorgunluktu. Hepimiz çok iyi biliyorduk, her şey çok güzel olacaktı.

Bugünse günüme "Bana bir haftasonunu ayırabilir misin,"diyen sevgilimle başlamıştım. Son zamanlarda sadece ailevi sorunlarım yüzünden bir araya geldiğimizi ve çoğunlukla bunları konuştuğumuzu düşününce hem ona hem kendime haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Onu yere göğe sığdıramayacağım kadar çok seviyordum ve her dakika özlüyordum. Teklifini kabul etmek için pek uygun bir dönemde değildim ama Dilan ve Helin'in ben olmadan da gayet iyi anlaştıklarını fark etmiştim ve hafta sonu abimle bir şeyler yapmak istediklerini öğrendiğimde onlara bu seferlik katılamayacağımı söyledim. İşe dönmeden önce güzel bir hafta sonu beni bekliyordu ki ömrümden en az beş yıl götüren bu haftadan sonra ihtiyacım olan şey tam olarak da buydu.

"Günaydın,"dedim neşeli bir sesle arabanın ön koltuğuna yerleşirken. Uzanıp şoför koltuğunda oturan Sinan'ın yanağına bir öpücük bıraktığımda o da beni aynı neşeyle karşıladı.

FUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin