4. Bölüm "Kerime Hoca"

5.1K 192 194
                                    

Merhaba!

İki ve üçüncü bölümler biraz uzun galiba. Maksimum 3500 kelime yazıyordum. 1500-2000 aralığında yazmaya karar verdim. Uzun olması sıkıcı olabilir diye düşündüm. Hangisini tercih edersiniz , yorumlarda belirtin lütfen 🤗

Keyifli okumalar!

Kalbim yerinden çıkmak için can atarken, deli gibi koşmak istiyordum. Adını hiç bilmediğim, duymadığım bir his tüm bedenimi ele geçirmiş kafamı ve kalbimi hakimiyeti altına almış gibiydi. Gözyaşlarımın tadını Sinan'ın dudaklarında hissetmek... Bu çok garipti. Bu, kalbimin bu kadar çok duygu değişimi yaşamasına sebep olan bir adamın dudakları dudaklarımdayken ellerimi nereye koyacağımı bilememem kadar garipti.

Oturduğum koltukta biraz daha geriye doğru kaydığımda, Sinan'ın vücudumun üzerindeki baskısı biraz daha artmış, öpüşü hızlanmıştı. Ne yapacağımı bilmeyen ben, acemice dudaklarımı aralıyor ve ellerimi boynuna götürüp götürmemekte kararsızlık yaşıyordum. Ellerim boşlukta öylece kalmışken Sinan bunu hissetmiş gibi kendi ellerini benim ellerimle buluşturdu. Parmaklarımızı birbirine dolarken, karnımda uçuşan kelebekler hızlanmış, bu anın büyüsü tüm bedenimi sarmıştı.

Sinan'ın dudakları yavaşça benimkinden ayrıldığında çektiğim derin nefes, zaman kavramını daha soyut bir hale getirmişti benim için. Kaç saniye sürmüştü, sahi?

Kapalı olduğunu farkettiğim gözlerimi yavaşça aralarken nefesini boynumda hissettiğim Sinan'ın kokusunu derince çektim içime. Nefesimin tükendiğini o an farketmiştim. Gözlerim bana inat tekrar yavaşça kapanırken, kalbimin hızlı atışları arasında göğsümü zorlayan bir vicdan sızısı hissettiğimde, sıkıca kavradığım Sinan'ın parmaklarından ayırdım ellerimi. Ellerim onun göğsüne doğru giderken, onu tekrar öpme hissiyle baş etmeye çalışıyordum. Bu karşı koyma, geri durma, istekleri bastırma hissi gerçekten bu kadar zor muydu?

"Sinan..."diye mırıldandım hala aynı pozisyonda duran Sinan'a. Boynum ve başım arasındaki o noktada durmuş, derin nefesler soluyordu. Ellerimi göğsüne koyup onu yavaşça ittirdiğimde, kendine gelmiş gibi çekildi ve doğruldu.

"Özür dilerim,"diye mırıldandığında yüzüme değil, yere bakıyordu. Üzerimdeki baskısı azaldığından üşüyen bedenimi doğrulturken, deli gibi sarılmak istediğim bedeninden uzak durmam gerektiğini çok iyi biliyordum. Ama önüne engel koyamadığını iradem ona biraz daha yaklaşıp ellerimi omuzlarına koymama neden oldu. Ellerim yapılı omuzlarını sararken, kasılan vücudunun gevşediğini hissediyordum. Parmaklarımla ufak daireler çizmeye başladığımda, bir şeyler söylemem gerektiğini çok iyi biliyordum.

"Sinan ben yapamam,"diye fısıldadım sesimdeki çaresizliği anlamasından korkarak. Ona açıklayamadığım ve asla da açıklayamayacağım şeyler vardı.

Sinan yavaşça bana doğru döndüğünde, omuzlarından çekmek zorunda kaldığım ellerimi sıkıca kavradı. Gözlerine baktığımda, daha önce hiç bu kadar güzel bir kahverengi görmediğimi farkettim. Yeniden.

"Neden, Funda? Neden seni bu kadar sevdiğimi bilmene rağmen geri duruyorsun?"

Sorduğu soruya verebilecek bir sürü cevabım vardı. Korkuyorum, Sinan. Ailemin varlığından, üzerimde bitmek bilmeyen etkilerinden korkuyorum. Bir gün tekrar karşı karşıya gelmekten korkuyorum. Beni tekrar reddetmelerinden korkuyorum. Hiç affetmemelerinden korkuyorum. Diyemedim. Bunların hiçbirini Sinan'a söyleyemedim. Onu alıp geçmişime götüremedim, oradaki kirli anılarımla tanıştıramadım. Yapamadım çünkü buna cesaretim yoktu.

"Bilmiyorum,"demekle yetinmiştim. Sinan'ın gözlerindeki hayal kırıklığı, kalbimi parçalara ayırırken korkaklığıma, cesaretsizliğime ve en çok da bu adamın verdiği sevgiyi haketmediğime lanetler savurdum içimden.

FUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin